Doğum Günüm

Bugün doğum günüm, haberim yok. Kimse uğramadı kapıma... Zilim çalmadı, kapım tıklatılmadı, telefonum aranmadı, bib sesi bugün kapalı, sağ köşeden e-kart alınmadı, kimse duvarıma yazmadı, postacı mektupta bırakmadı...

Suskunluklar da çığlıklarımı dinler oldum. Feryat ediyordu yalnızlığım. Hele de bugün de. İsyan edemiyordu belki ama isyana değer sitemleri dilleniyordu...
Bugün herkes uyuyor mu?
Kimse benim sesimi duymuyor mu?
Azda olsa hatırlamadınız mı?

Üzüyorsunuz ama beni... Haydi, gelin pastam sizin istediğiniz gibi... Gelin de beraber keselim...

Kimse gelmedi. Kola bardaklarını gözyaşlarımla dolduruyorum, peçetelerle de masanın üstüne sıçrayanları siliyorum. Çatalları alabildiğince hızla pastaya batırıyorum. Bir tane ağzıma götürdüm sadece onu biliyorum. Gerisini sadece bembeyaz duvarlara yedirdim. Onlar söylediler kakaolusunu bizde severiz diye. Her karesine ayrı bir çatalla verdim. Evde çatal da kalmamıi komşuya gittim.
Sordu,

?Ne yapacaksın o kadar çatalı.
Bugün ev kalabalıkta. Özel bir gün benim için.

?Ama kapı önünde hiç ayakkabı felan yok ki.
Onlar ayakkabısız geldiler.

?Nasıl yani...
Hep bizdeydiler onlar.

Şaşkınlıkla, bir de deli mi ne dercesine.
?Peki buyrun

Teşekkürler...

Getirdim, doyasıya yedirdim. Hatta küçücük prizin ağzına bile verdim. Layıkıyla ağırladım her odayı. Evin içi birazcık karardı. Olsun daha rahat haykırabiliyorum artık. Anı karelendiriyordum resimlerle. Azda olsa yatıştı hıçkırıklar ya da kurudu, kalmadı, aktı gözden kırmızı boyacıklar. Nerdesin güvercin kardeş. Seni bekliyorduk bizde. Dur bir tabakta sana getireyim. Bekle kaybolma bir yere. Al doya doya ye. Afiyet olsun.

Durun bugün için size seçtiğim şarkımı açayım. Bakalım beğenecek misiniz zevkimi?
Duvarlar ilk anda başladı eşliğe. Yankılanıyordu sesler. Güvercin ritim bile tutuyordu müziğe. Hiç olmadığım kadar duygulanıyordum yine. Yalnız değildim işte. Gelmeyin artık sizde. İhtiyacım kalmadı artık sizin gibilerine. Artık iki dostum var benim için. Kakaolu duvarlarım ve evde göze çarpan tek kremalı ak güvercinim... Artık sevgilim dahi silindi yüreğimden.

Tek tek haberleri geldi sonradan. Dershanedeki bir arkadaşının da doğum günüymüş, oraya gittiklerini söyledi. Benim doğum günümüm olduğunu bile hatırlamadı. Ayrıca sen niye gelmedin gibi sorular yöneltti. Artık çokta uzatmamak için yakınımızdan birisinin hasta olduğunu söyledim. Anlayışla karşılayıp telefonu kapattı. O günden sonra benden hiç kimse haber alamadı...

Geride kakaolu duvarları da bırakarak yanıma tek bir ak güvercini aldım. Çok çok uzaklara vardım. İki gün ortalıkta gözükmeyip, ulaşamayınca eve gelmişler zili çalıp ta açan da olmayınca kapıyı bir çilingirciye açtırmışlar. İlk başta kakaolu duvarlara anlam veremeyen arkadaşlar, birkaç dakika sonra eski sevgilinin telefonun sesini duyarlar. Kimse aramamış, mesajda atmamış ne de çalar saatmiş... Peki, neymiş bu ses, Hatırlatmalara kaydettiği bir tarih, ?'16 Ocak'' Hatırlatma metninde de karşısına aynen ?'Aşkım gözlerini dünyaya yeniden açtı'' çıkıvermiş. Fakat bunu duyan arkadaşlarının ağzından çıkan şu sözle her şeyin farkına varmışlar ?' Ama bugün 18 Ocak''


16.01.2009

19 Ocak 2010 3-4 dakika 2 öyküsü var.
Yorumlar