Dramatizasyon
Şimdilerde var mı bilmiyorum ama bizim zamanımızda dramatizasyon diye bir ders vardı ortaokuldayken.Her hafta bir piyes seçer diğer hafta canlandırırdık yani oyunculuk dersiydi aslında hepimiz ya başrol oyuncu olurduk ya da yan oyuncu.Sinema ve tiyatroya ilgi duyanlar için kaçırılmayacak fırsatlar sunuyordu bu ders hem özgüvenimiz gelişiyordu hem ezber yeteneğimiz hem de Namık Kemal,Haldun Taner gibi usta yazarların eserlerini araştırıp okuma imkanı sağlıyordu.Öğretmenimiz yönetmen gibiydi,sınıfın ortası sahnemiz,sıralarda oturan diğer arkadaşlar ise seyircimiz olurdu.
Öldü ise Allah'tan rahmet, hayatta ise sağlıklı ömürler diliyorum,sınıf öğretmeni Mustafa Güvenç vardı,dramatizasyon ve beden eğitimi dersimize o girerdi.Disiplinli,kural koyucu,otoriter ver sert bir karaktere sahipti, ondan korkmuyorduk dersem yalan söylemiş olurum.
Köylü çocuğuyuz,beden eğitimi dersimizde giyebileceğimiz ne spor ayakkabımız var ne eşofmanımız,ilçe bizim köye yaklaşık 25-30 kilometre uzaklıkta.Çeketlerimizi ve kravatlarımızı çıkartır,gömleklerimizi dirseklerimize kadar sıvar,pantonumuzun paçalarını ise çoraplarımızın içine sokarak kundura ayakkabılar ile maç yapardık yıllardır ama Mustafa öğretmen dedi ki:
"Eşofmansız derse girmeyin!"
Aradan iki hafta geçmişti eşofmanı olmayan üç beş arkadaşı milletin önünde öyle bir tokatladı ki yazarken bile acısını hala hissediyorum,keşke o dersten bıraksaydı da arkadaşlarımız arasında bizleri rezil etmeseydi.Zengin çocuklar karşısında fakir çocuklarının asla bir olamayacağını ta o yıllardan anlamıştım,yazmak ise bugünlere nasip oldu.
Bizlere Osmanlı tokadı atarak çok güzel bir dramatizasyon dersi vermiş oldunuz Mustafa hocam, sabah akşam her eşofman giyip çıkardığımda kulaklarınızı çınlatıyorum(!)