Duba
...Kendi içime kıvrıldığım bir hafta sonu nereye elimi atsam isteksizce davranıyorum tv. yi açıyorum nefret ediyorum sanki mecburmuşum gibi bu makinaya .Teknoloji ürünü sanal sorumsuz insanı kendisine tutsak eden bu modern tuzağa bile bile düşmeyi kendime yakıştıramıyorum kapatıp bilgisayara yöneliyorum bir müddet gezindikten sonra buradaki zaman kaybı için kendime öfkeleniyorum pc. yi kapatıp elime bir kitap alıyorum ' delilik ülkesinden notlar ' isimli kitap Ayşe Şasa'ya ait ilk kitabı beni çok etkilemişti ' bir ruh macerası ' elimden düşürememiş bir solukta okumuştum neden bu ve benzeri kitapları ilginç bulduğumu ben de bilemiyorum yazarın yaşadığı bizzat özel ve genel dünü ve bugünü hayat hikayesi olarak gerçeği hiç saklamadan olduğu gibi aktarması açısından çok sürükleyici bulmuştum .Bu ikinci kitabı birincisi kadar sürükleyici olmasa da birincinin devamı açısından okumaya çalışıyorum beş sayfa okudum bıraktım bir türlü bitiremedim bu yedinci kez oluyordu neyse mutfağa yöneliyorum soğuk süt içmek istedim süt yarım kutu dolapta bile tazeliğini kaybetmiş kediye döküyorum kuruyemiş için sınırı aştığımı düşünüyor ondan da vazgeçiyorum en iyisi üsküdar'a gideyim bir tanıdık yüz veya birkaç kitapcı dolaşayım istedim. İskeleyi geçince sağda duba üzerinde yeni açıldığını gördüğüm kitapçı ve yanında bir cafe olduğunu fark edince önce kitap sergisine girdim tam aradığım yer burasıydı işte dedim bir başladım kapı girişinden kitapları her birini elime alıyor sayfalarını çeviriyor ilgi ve bilgi merakımı gideriyorum .Her çeşit kitap mevcut çocuk kitaplarından dini la dini roman makale siyasi sosyal tarihi kitaplar roman ve hikaye türlerine rastladım iyi ki yanımda üç kitap şiirlerimi de getirmiştim raflara bırakmamı şiir bölümüne koyabileceğimi söylediler ah çok sevindim memnun kalmıştım .Üsküdar'a her gelişimde çanta içinde kitaplarımı getiriyor kimi tanış insanlara kimi de kitapcılara bırakıyordum bu kez farklı bir duygu yaşadım ne güzeldi yan yana şiir kitaplarımı görmek neyse gezinmeye devam beğendiğim bir iki kitabı hemen aldım biri Mustafa Kutlu'nun hikayelerinden iki kitap ' beyhude ömrüm....kapıları açmak..' ve Elif Şafak'tan ' Siyah süt ' fakat başım dönüyor nedense hafif ince baş dönmesi geldiğimden beri vardı ama üzerinde durmamıştım.Sendeliyorum birden kendimi toparlıyor düzeltiyorum duruşumu tekrar tuhaf bir baş dönmesi hafif fakat kayıp giden bir şeyler var ayaklarımın altından yer yürüyor sanki bir sağa bir sola ince bir yalpalama sanki yere kapaklanacağım tuhaf zor bela kasaya gelip ücretini ödüyor dışarıya kendimi atmak istiyorum ohh açık hava mavi temiz gökyüzü kuşlar cami insanlar gemiler iskele simitçi büfe otobüs taksi ağaçlar balık ekmek kokusu iyi her şeyin farkındayım Hher şey yerli yerinde yan tarafta cafe vardı hemen bir kahve ve yan masadan bir sigara rica ettim ( gereksiz ve ilk kez saçma ve anlamsızdı ) kendimi yokluyorum zihin-şuur-akıl-göz-kulak..vb..her şey yolunda ama neden devam ediyordu hafif sallanmam kahveden üçüncü yudumu çekerken beynimde şimşek çakmıştı her şeyi anlamaya başlamıştım tabi yaa durduğum zemin dubaydı ve gemi iskeleye yaklaştığında ya da hareket ettiğinde dalgaların şiddetinden her şeyi sallıyor etkiliyordu .İlk kez buraya geldiğimden bunu düşünmeyi bu tecrübeyi hesaba katmamıştım hemen yerimden fırlayıp caddeye çıkınca hayat normale dönmüştü tüm dengeler yerli yerinde o hissettiğim sallanma sağa sola gidip gelme her şeyi dönüyor görme hissi kaybolmuştu minibüste bunları düşünürken tebessüm ediyormuşum tanıyan bir dost hayırdır kendi kendine hangi mutluluk düşleri yazıyorsun takılmasıyla '..sinirden..sinirden herhal bir bahane bularak yakıp yıkan tahrip eden sokak olaylarının dehşet görüntüleri saçma bir çaresizlik durumuna devleti düşüren kumpaslara gülüyorum ..' diyerek asıl meseleyi anlatmayı istemedim eve geldiğimde akşam ezanları okunuyordu ..
25.11.2011 / çengelköy