Dünya Ahlağı
Soruyor insan kendine gecenin bir vakti yıldızlar doluşmuş gökyüzüne doğru '' ne olacak bu insanların kavgası? '' uzun uzun iç geçirip, kapatıyor gözlerini hissiyatsız.
İnsanlar gariptir. Şurada sizi severler şurada arkanızdan küfür ederler. Politikacılar en güzel örneğidir. O kadar hakaretler ederler birbirlerine, ailelerine bir seçim dönemi eller sıkıştırılır saçma bir gülümseme takılır suretlere halka bütünleştik imajı verilir. Ardından meydanlara çıkılır, ahlak denen şey biter bir anda onlarda. Gariptir, halk bunu sever. İnsanlar bunu sever, ahlaksızlığı.
Bana dokunmayan yılan bin yaşasın diye boşa dememişler ve yine boşa dememiş âlim edep ya hu! Nerede edep? Öyle uzun zaman oldu ki kaybedeli. Bir bebeğin gözlerinde artık edep. Kirli avuç içlerimiz, hasetle dolu kalp kapakçıklarımız, dünya ahlakı yok artık dünya insanlığının olmadığı gibi.
- Çok ilginç biliyor musun? O kadar pisliğine, ahlaksızlığına rağmen insanların seni sevmesi.
- İnsanlar öylelerini severler canımın içi, yüzüne gülümseyip alnının ortasına tükürenleri. Ben sadece insanlara davranılması gerektiği gibi davranıyorum, onlar bundan hoşlanıyorlar, pislikten, ahlaksızlıktan.
Haklıydı Elvan, insanlar öylelerini severdi. Baş tacı ederler, kral ederler, padişah ederlerdi. Cem'in şaşkınlığıydı garip olan. İnsanları tanımamıştı, herkesi kendi gibi saf sanmıştı, temiz, kirlenmemiş. Oysaki Elvan öyle değildi, bataklıktaki zambaktı o. binlerce kalp değiştirmişti. Acımadan fırlatıp atmıştı birçok kalbi. Hiç kimseye yalan söylememişti. AK'a siyah siyaha da gri dememişti. Kandırmamıştı siyahı gönlünü hoş etmek için. Birçok insan yadırgadı onu ama her yadırgayan insan alıştı zamanla ona. Alışmak değildi aslında bu insanların özünde vardı mazoşistçe bir aşağılanmayı sevmek. Bir insana gönlü kırılmasın diye bir kere yalan söylediğinizde kullanacaktır sizi, mutlak. Hep aynı yalanı bekleyecektir sizden. Çünkü o masum, beyaz yalandan hoşlanmıştır mutlu olmuştur. Bu gücüde siz bahşettiniz ona. Ama bazen doğrucu davutluk iyi değildir. Hele âşıksanız ve avuçlarınız kirden görünmüyorsa. Dudaklarınıza başka dudakların tat kalıntıları kalmışsa. Bazen iyi değildir kötü olmak, bir melekle karşılaştığınızda. Tanrı yüreğinize düştüğünde kötüdür kötü olmak bazen. Tanrı soracaktır çünkü elbet '' ne geçti eline bir kaç insanın sevgisini kazanmak için onlarla çamura saplanarak? '' susarsın işte o zaman. Her şey susar. Bedenin, ruhun, beynin, ar'ı kalmamış olan vicdanın, elvan susar o zaman. Sustu da.
Ellerini tuttu Cem, avuçlarını çevirdi. Hayat çizgisini gösterdi.
- Bir yudum insan için avuçlarını bu kadar kirletmişken, hala hayat çizginin belirgin olması şaşırtıcı. Tanrı seni seviyor Elvan ve bu insanlardan daha önemli.
- Bir gün konuşmayı planlıyorum onunla, bir çocuk samimiyetiyle, çünkü çocuklara tanrı bile kızmaz. İlk diyeceğim cümle şu olacak ona '' bir gün seninle bir film izleyelim ve uzun uzun tartışalım, dünden bugüne dünya olsun. Tartışalım seninle .''
Masalın sonu bellidir ve kötülük veba gibi bulaşıcıdır.