Dürüstlüğün Korkunçluğu Bizim Hayallerimizin Ötesinde
Kimin kiminle çiftleştiğinin bilinmediği bu saatlerde, hayatın içine sıçmak geliyor içimden.
Bu beyinsiz hayatın dalaverelerine bir son vermek, belki anlamsız olabilir. Biliyorum.
Aynı zamanda hayatın bir anlamının olmadığını da biliyorum.
Tanrısal güçlerin yardımıma gelmediği bir saatteyim ve yalnızım. Avuçlarıma kırmızı çizgiler çiziyorum. Yaradanın bile görmediğini siz nereden göreceksiniz.
Siktir ediyorum insanlığınızı. Beni anlıyormuş gibi yapma yalakalığınızdan vazgeçin. İnsanların kendilerini iyi hissetmeleri için, başkalarının kötü hikayelerine ihtiyacı var,
Kendinizi iyi hissedin, ne hissettiğiniz umrumda olmasa da.
Kimse kendi beyninin içinde takla atamıyor. Boşuna uğraşma, zaten bu boşa çaba değil mi, hepimizi delirten.
İnsan olmaktan çıktık, yapamayacağımız şeyleri yapmaya uğraşmaktan. Kabullenememek beceriksizliğimizi, çirkinliğimizi, çaresizliğimizi, ödlekliğimizi. Bizi kendimize küstüren yine biz değilmiyiz?
Bu saate bana, benim söylediklerimin aksini söyleyeni yeminle vurur öldürürüm.
İnsancıl bir şeyler yazmak isterken, bütün kötü gerçeklerin yüzüne iyimser bakabiliyor olmam, sakın seni cesaretlendirmesin.
Ben lağım kuyularında dolanırken, senin bana gökyüzünden bahsetmeni de iyimser bir bakış olarak algılamayı yeğliyorum. Senin de benim gibi her bokluğu gördüğünü biliyorum. Istediğin hayale sığınabilirsin, kendini kandırmak senin işin. Ne bok yersen ye.
Benim hayatımı zorlaştıranlar senin gibileri aslında.
Dünyayı güzel gösterme delileri. İlla ki güzel olacak, bu siktiğimin zamanı. Küfürlere tahammülün olmadığını da biliyorum. Zatınızın edebi inceliğine ters düşüyor ama ne var ki sen benden daha küfürbazsın aslında. Asfaltladığın yolunun altında yatan pislikleri unutmamanı tavsiye ederim sana. Bu saatte umrumda değil beğenilerin, takmıyorum anlıyorsun değil mi? İnsancılım ve gerçekten iyimser bakıyorum.
İçinden ne kadar bok aksa da, tiksinmeden içinden geçebileceğin lağımlar var.
Rengarenk lambalarla donatılmış bir bulvar olmadığını biliyor.
Kötü zamanları ve kötü insanları anlatmaya uğraşırken, sözlerime incik boncuk takacak değilim. Pislikleri başka türlü kavramıyoruz maalesef. Benim de pis bir zamanıma denk geldin diyelim.
Neyse!
İyi zamanlara ve iyi insanlara içiyorum.
Benim onlara rasgelmediğimi varsayalım. Ben kötüyüm ve bu yüzden kötülükleri yazıyorum. Pislik olan benim. Anlaştık.
Ne de olsa, kendimizi iyi sanmamız için bir kötüye hepimizin ihtiyacı var.
Hayatın içine sıçmasak iyi olurdu ama bunun sorumlusu bir tek ben değilim.
Benden öncekilere saygılarımla. Telafuzu yanlış olabilir ama dürüst düşüncelerin ifade edilme hakkı var.
Yüreğini kanatarak aşk şiirleri yazan bir şair, ben sabahları lavobaya balgam tüküren pis adamın biriyim diyobiliyorsa, bizim onun şiirlerine tükürmememiz gerekiyor.
Dürüstlüğün korkunçluğu bizim hayallerimizin ötesinde.
Gerçekleri kabullenmemek bir delilik sanatıdır. Beynini kemiren kurtçuklar pembe renkli olsa da yine de kemirmeye devam edecekler. Maddenin rengi yok.Düşünceye sınır koyabilecek güçte yaratılmamışısız.
Ben bu dünyada nasıl başkalarının pislikleriyle yaşamaya mecbur bırakılıyorsam, siz de benim küfürlerime maruz kalınız biraz. Ölmezsiniz. Sapasağlam ahlakınıza da zeval gelmez ayrıca.
Hayatın sınama dersinden çıkıyorum artık, bana en kötü notu verebilirsiniz. Vicdanınız sızlamasın diye size yardımcı bile oluyorum.
Bıktım saçma sapan sorularınızdan, ben gidince belki bu soruları kendinize sorarsınız, gerçi ihtimal vermiyorum. Başkalarına soru sormak her zaman en kolayıdır.
Neden yaşar insan ve neden hatalar yapar? Yaşayın öğrenin.
Bu dünyada dürüst yaşayamamanın sorumlusu ben değilim. Herkes kendi ilk yalanından başlasın bence. Çıkmazımızda bize açılan o küçük kapı, kimler geçmedi?
İyilik yaptığına inanarak, hayrına söylenen yalanlar. Kimsye bir zararı olmaz denilerek söylenen yalanlar.
Yalan bile olmadığına inanarak söylenen yalanlar. İnsanın kendisi yalan.
Büyük hayaller, adelet yalanı, eşitlik yalanı, tarihi yalanlar. Yalanın emzirildiği bir çocuğum ben. Hangi gerçeği beklemeye hakkın var?
Yalanlarla büyütülmüş bir çocuk. Belki de yalandan büyütülmüş, en büyük yalanı kendisine söylüyor, büyüdüm diyerek.
Bizimkisi de bir dürüstlük işte, korkunç bir dürüstlük!