Emine Olmasaydı Ne Yapardık

Emine okuma yazma öğrendiğinden beri okumayı çok seviyordu. Nerede bir parça gazete görse, nerede bir kitap görse, bulduğu her şeyi son satırına kadar okurdu. Emine'nin bir de erkek kardeşi vardı onun adı Hüseyin. Emine kardeşini çok severdi elbette ama annesi babası, Hüseyin'e başka, Emine'ye başka davranırdı her zaman. Emine çok üzülüyordu bu duruma ama çaresiz katlanmak zorundaydı. "Kız olmak zor" diyordu.
-Hüseyin gelsene bak, şu öykü çok güzel kardeşim. Sen de okusana.
-Emine abla işim olmaz benim öyküyle, hikayeyle, ben şimdi sevgilim Nermin'le konuşuyorum.
-Hüseyin çok boş şeylerle uğraşıyorsun kardeşim, biraz sen de oku, ders çalış.
-Aman abla! Sen okuyon ya ne oldun, yarın seni kocaya verecekler. Artık kocana bu okuduğun, kitapları okursun. Hah hah hah!
Emine'nin annesi oradan seslenir.
-Hadi Emine kalk sofrayı kur, babanın karnı açtır.
-Babası oradan seslenir,
Gene mi elinde kitap var bu kızın. Ayşe ben sana demiyom mu bu kız bu kadar çok kitap okumasın demiyom mu, ahlakı bozulacak bu kızın. Ne okuyon sen ver bakayım onları bana.
-Baba yapma. Ahlak bozucu bir şey yok inan bana.
-Ver ver dedim sana. Hadi git mutfağa sofrayı kur. Sana harçlık yok, bundan sonra, para falan vermeyecen Ayşe bu kıza. Gidip bu kitapları alıyor bak bu kız.
Emine ağlayarak mutfağa gider. Bir de mutfakta annesi Ayşe Emine'yi bir güzel paylar.
Hüseyin'de orada kıs kıs sırıtır. Ben sana dedim der gibi bakar ablasına.
Emine'yi ilk okuldan sonra okula göndermez ailesi ama Emine komşuları olan Neriman ablasının yardımlarıyla dışarıdan hem orta okulu, hem de liseyi gizlice bitirir. Neriman'ın çocuğu yoktur. Kocası da çok iyi insandır. Emine'nin halinden, okuma aşkından haberdardır. Ona gizli gizli kitaplar alır verir. Emine geceleri annesi babası uyuyunca gizlice kiler de kendine yaptığı bir yer minderi üzerinde, çok az bir ampül ışığına, hatta soğuğa bile aldırmadan gecelerce ders çalışır, kitaplarını bucak bucak saklar. Neriman ablasına götürür gizlice. Kimselere duyurmadan liseyi bitirmeyi başarır.
Ama gelin görün ki Babası Emine'yi evlendirmek ister. Emine her ne kadar evlenmeyeceğim ben. O adamı istemiyorum desede, hatta üniversite sınavlarına girme hayalleri kursa da, babasına karşı koyamaz evlenmek zorunda kalır.
Emine'nin şansına kocası iyi biri çıkar. Okumayı seven biridir. Ona kitaplar alır. Hatta üniversite sınavına girmesini teşvik eder.Emine dışarıdan Açık Öğretim Fakültesini bitirir. O ara hamile kalır. Güzel mi güzel bir kız çocuğu dünyaya getirir.
Bu arada kardeşi Hüseyin'i babası ne kadar uğraşsa da okutamamıştır. Hüseyin babasının işinde çalışmaya devam eder. Çok da haylaz biri olmuştur. Evlenmiştir ama karısına kötü davrandığı için, alkole meyli olduğu için karısı evi terk etmiştir. Hüseyin ister istemez ailesiyle oturmaktadır.
Bir gün Hüseyin, babası, ve Emine'nin kocası da olmak üzere Emine'lere giderken, bindikleri arabayla bir kamyonun altında kalarak ezilirler. Bu kazada, Emine'nin kocası oracıkta ölür. Emine'nin babası ve Hüseyin kazayı ağır yaralarla atlatırlar. Babası bu kazadan sonra felç olur. Tekerlekli sandalyeye mahkum olarak yaşamak zorunda kalır. Hüseyin'e de bu kazadan sonra plastik bir kol takarlar. O da yarım bir insan olmuştur artık. Babası çalışamaz, anne zaten çalışmaz, Hüseyin desen sağlamken bile çalışmazken şimdi hiç çalışmıyordur artık. Emine'nin kocası da ölmüştür. Emine düşünür taşınır. 'İş başa düştü 'der. Kızını annesine bırakır, her gün dükkanın yolunu tutar. Canla başla çalışır, babasının bütün borçlarını öder, dükkanın bütün hesap kitap işleriyle birebir kendisi ilgilenir, siparişleri yerine zamanında teslim eder. Dükkan kısa zamanda gelişir, hatta ikinci şubesini açarlar. Emine kazandıklarıyla hem babasının bağkurunu öder, hem ağbisininkini öder, ikisininde emekli olmasını sağlar. Kendini ve kızını da güvenceye alır.
Annesi ve babası kızlarına karşı çok mahcup olmuşlardır. Onun nasıl bu kadar çok hesap kitap işinden anladığına akıl sır erdiremezler. Bir cahil kızın bu işlerin nasıl üstesinden geldiğine hayret ederler.
Bir gün Neriman Emine'nin annesine babasına uğrar. 'Gördünüz mü kızınızı. O sizin ağzınıza baksaydı, şimdi bunların hiç birini yapamazdı. O sizi dinlemedi, kendi kendine sizden habersiz sınavlara girdi, ben onun bütün masraflarını karşıladım, evlenince de kocası destek verdi. Üniversiteyi okudu. Siz kızınız cahil mi sanıyorsunuz. Üniversite bitirdi kızınız. Hem de kendi gayretiyle, size rağmen.'
Diyerek onları bir güzel paylar. Emine'nin annesi babası, kızlarına yıllarca yaptıkları yüzünden çok pişman olurlar. Kızları okumak istedikçe ona zulüm yaptıkları için çok utanırlar. Neriman'a, 'Allah senden de Emine'den de Razı olsun 'derler.
Emine'yi de karşılarına alıp, ona da pişmanlıklarını dile getiren laflar ederler. Emine sonunda anne ve babasının ona hak verdiğini görünce çok mutlu olmuştur ama çektikleriyle kalmıştır. Emine kendi kızının okuması için elinden ne gelirse yapar. Sonunda kızını doktor olarak yetiştirir. Torunları doktor olunca Emine'nin annesi babası onun kep törenine giderler. Gözyaşları içinde torunlarını öpüp, Emine'den bir kez daha özür dileyip göz yaşı dökerler.
Kız çocuklarımızı okutmalıyız. Erkekler sokakta da yatabilir, her işte çalışabilir ama kız çocuklarımız narindir, her işi yapamaz, sokaklarda kalırsa kötü yola düşer. Kız çocuklarımız kendi ayakları üzerinde durmaları için, iyi evlatlar yetiştirmeleri için okumalılar. Ülkemizin kalkınması için, torunlarımızın geleceği için kız çocuklarınızı okutunuz.

26 Ağustos 2015 5-6 dakika 92 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (1)
  • 9 yıl önce

    İbretlik bir hikaye. Kız çocuklarının okuyup da meslek sahibi olması erkeklerden daha önemli olsa gerek. Okumaktan ne kıza ne de zarar gelmez. Tebrikler içtenlikle Sıdıka hanım...👍