Eşeğe Odun Yüklemesini Bilmek Gerek

Eşeğe Odun Yüklemesini Bilmek Gerek

Kurban bayramını köyde geçiriyorduk. Bizim en yakın akrabamız, babamın bacanağı eşi Fadime ablayı alarak ıhlamur sıyırmaya gitmişlerdi. Dedem gilin tarlası vardı köyde ki evden yedi sekiz dakika yürüme, yakın yerdi. Sonra peşlerinden annem ve benim çocuklar da gittiler. Babam parkinson hastası olduğundan gidememiş, evde kalmıştı. 

Öğle ezanı daha okunmadan gitmişler, ikindi vakti olmuş gelmemişlerdi. Artık hanıma dedim :

-Nerde kaldılar bunlar ? Ihlamur sıyırmak ağacın dallarından bu kadar sürer mi ?

Hanım da :

-Biz de gidelim bari. Yardım da ederiz bakarsın.  Demlediğim çayı termosa doldurayım. Sen de şu çekirdeği al.

Dedi ve çayı orda içeriz düşüncesiyle tarlaya vardık. Bir de ne görelim, kocaman ıhlamur ağacının o iri dört beş dallarını kesmişler, oturup getirdikleri çuvallara sıyırdıkları ıhlamurları dolduruyorlardı. Ama ekip kalabalıklaşmıştı. Bekir eniştenin kızı ordaydı. Kaymak abla dediğimiz o da annemin dayısının eşi ordaydı. Neyse lafı fazla uzatmadan çayımızı içtik, somun ekmek de varmış, bir güzel yedik domatesle. Sonra çalışmaya koyulduk. Çorbada bizim de tuzumuz bulunsun değil mi ? Herkes ıhlamur sıyırırken bana sıyrılan irice dalları kesip odun yapmamı söylediler. Hay Allah hiç de böyle şeylere alışkın değilim ama, bir deneyelim dedim. Hiç çobancılığım yok ki odun nasıl kesilir bileyim. Bekir enişte bana öğretti ama, şöyle nacak vuracaksın, yapraklarını böyle ayıracaksın diye. Çocuklar da gelip yardım ettiler. Neyse aradan iki saat daha çalışıp işi bitirmiştik. Bir kenara dizdiğim odunlar da bayağı olmuştu. Nerdeyse bir eşek yükü odun vardı. Herkesin eline üç beş odun versek yine de eve hepsini götüremezdik. Annem :

-O zaman Yusuf abinin eşeğiyle getirirsiniz bir ara.

Zaten topladığımız ıhlamurları anca götürürdük. Odunları bırakmıştık o tarlada. Aradan üç gün geçmişti. Odunları ne getiren vardı, ne de soran. Yine annem :

- Şu odunları alan olur oğlum. Kaç gündür oradalar. Ya Yusuf abinin eşeğine yükleyip getirin, ya da çocuklarla iki tur yapıp azar azar getirin. Bu arada Yusuf abi, babamın amcasının oğludur. Babam ona hep emmo der.

Günlerden cuma idi. Cuma namazından dönüşte Yusuf abiyi yolda yakaladım. Ona böyle böyle işimiz var, eşek lazım, odun getireceğiz dedim. O da kabul etti eşeği verdi bizlere. Ama bir sorun vardı. Eşeğe odun yüklemesini bilmiyorduk. Neyse ki oğlu izine köye gelmişti. O bu işi biliyordu. Oğlu geldi yanımızla gittik odunu eşeğe yükleyip evin kapısının önüne yığdık. 

Vesselâm bir şey daha öğrendim. Köyde eşeğe odun nasıl yüklenilir ? Köyde yetişmemişiz ki... Mal, davar gütmemişiz ki... Köyde doğdum ama, hemen İstanbul'a gelmişiz.


11 Ağustos 2022 2-3 dakika 93 öyküsü var.
Beğenenler (4)
Yorumlar (7)
  • 2 yıl önce

    Basit gibi görünen köy işleri aslında bir sanattır.Yazıyla anlatılamayan tırpan dişeme ekin biçme annat dirgen tırmık kullanmak tecrübeyle öğrenilen sanat dallarıdır.Gerçekte makinalarla yapılmaya başlanan tarla işleri bu sanatın pabucunu dama attı. Sabahın erken saatlerinde kalkıp temiz havada tarlaya girmek insanların vücut sağlığını geliştirmek demektir.Ne yazıkki geçmişteki sağlığımız daha iyiydi.Dogal yiyeceklerimiz hormonsuz bitkilerimiz çok azaldı.Gençliğimi hatırlattığınız için çok teşekkür ederim.İyi günler.

  • 2 yıl önce

    Benim bugün seçilen öyküm için sonsuz teşekkürlerimi bildiririm.

  • 2 yıl önce

    Kutlarım Enes güne düşen değerli denemeni,nicelerine...

  • 2 yıl önce

    İnsan hangi yaşta olursa olsun mutlaka bir şeyler öğrenir Kutlarım Enes bey