Evliya Mezarı
Güzel yurdumun güzel insanları; her anları hikaye,her anları macera, her anları mizah,her anları film gibi hayatlar...Nerde görsem böyle insanları gidip sarılmak,hoş sohbetlerini dinlemek isterim çünkü bu gibi insanların sizlere zararı dokunmaz,faydası dokunur.
Durakta bekliyoruz yedi-sekiz kişi,nereye gittiklerini ve nereden geldiklerini bilmediğim iki kişi var habire bir şeyler anlatıyorlar birbirlerine,o kadar samimi, içten ve doğal konuşuyorlar ki hayran kalmamak elde değil.Birisi cılız diğeri biraz kilolu,zaten sohbetin tatlı olması bundan kaynaklanıyor,cılız olan kilolu olanı makaraya sarıyor.
-Sen dolmuşa binme!
-Neden,ben insan değil miyim?
-İnsansın ama sen yine de binme dolmuşa!
-Binersem ne olurmuş?
-Bu halinle dolmuşa binersen taşar.(Gülüyorlar,karşıki caddenin duvarına doğru bakarak.)
-Taksi neden çağır mıyorsun?
-Deli miyim,taksici benden iki kişi parası alıyor çift koltuğa oturduğum için ayrıca koltuk sakın kırılmasın diye de tembihliyor iyice yaramaz çocukmuşum gibi.
-Misafirlikte ya da lokantada suyu bardakla mı istiyorsun?
-Yok kovayla,inek miyim?
-En çok hangi havaları seviyorsun?
-Fırtınalı havaları çünkü o günlerde korkusundan kimse dışarı çıkamaz,bense salına salına dolaşırım,fırtına beni yerimden kımıldatamaz.
-Gassal seni nasıl yıkayacak acaba?
-Oto fırçasıyla.(Kahkaha atıyorlar)Mezarı kepçe kazar,cesetimi kamyonete yüklerler doğru mezarlığa zaten benim mezar diğerlerinden tümsek olur,gelen geçen hep dua okur "evliya mezarı" diye.
-Bir baksana saatine,dolmuşu kaçırmış olmayalım.
-Merak etme ya altımıza kaçıracağız ya da keçileri kaçıracağız bu gidişle.