Farag Samir -8
Merdi esir alamazsın ama gönlünü esir alırsın.
Bir Mayikan atasözü
Talut gözlerini açınca biraz ileride başka bir ağaca oturmuş küçük şirin Mayikanlı çocukların kendisine baktığını gördü. Doğrulup etrafına biraz daha dikkatli bakınca kendisine doğrulmuş on civarında oku fark etti. Her biri örgülü saçlı okçu Mayikanlı gençlerden yalnız bir tanesi kendisine çok yakındı. Onu halledip bedenini kendisine siper yapabilir ve bu durumdan kurtulabilirdi ama hem riskliydi hem de henüz kendisine kötülük yapmamış olan bu gençleri öldürüp eline ne geçecekti. Üstelik onları rahatsız eden Talut'tu. Büyük ihtimalle kendi topraklarını korumak istiyorlardı. Kendisine an itibariyle korku dolu gözlerle bakan şirin çocuklara bir kez daha baktı. O gence saldırmaması için başka hiçbir sebep olmasaydı sadece bu çocuklar yeter bir sebepti.
Yaralı ayağına baktı. Gömlek kumaşı tamamen yaraya yapışmıştı. Ellerini yarasına uzattı. O sırada kendisine en yakın Mayikanlı okçu
'Kıpırdama, okları salarız dedi.'
Talut elleriyle sakin olmalarını işaret ederek
'Sakin ol genç. Sadece yarama bakacağım.' dedi.
Talut yavaş hareketlerle kumaşın bağını çözdü, hızlı bir şekilde çekti. Yara acıdı elbette ama Talut'u bağırttıracak bir acı değildi. Derin bir yara değildi ama kabuğunun yırtılmasıyla kanamaya başlamıştı.. Tam gömleğinin sol kolundan bir parça alıp tekrar sarayım diye düşünürken en yakın Mayikanlının uzattığı kumaş parçasını gördü. Şalvarını bağladığı bez parçasını uzatmıştı. Talut tam anlamıyla şoktaydı. Şu an tam askeri kıyafetteydi Talut. Gömleği üzerinde yeleği vardı ve yeleğin arkasına yerleştirdiği kılıç, ok ve yay omuzlarından görünüyordu. İşte böyle bir durumda bu çıtkırıldım Mayikan genci bir pazusu onun ayağından büyük olan esirine elini uzatıyordu. 'Bunlardan bir zarar gelmez.' dedi kendi kendine. Elbette gence gülümseyip teşekkür etmeyi de ihmal etmedi.
Talut yarasını bağladıktan sonra gençlerin direktifleri doğrultusunda ormanda ilerlemeye başladı. Ona ne yapılacağına reisleri karar verecekti. Biraz sonra yerden yüksekte kurulmuş ağaç evlerden oluşan küçük bir şehir görünce gerçekten şaşırdı. Böyle bir şeyi asla beklemiyordu. Şehir de onu beklemiyor olacak ki bir anda etrafında meraklı kalabalık toplanıp hayretler içinde bu dev adama bakmaya başladılar.
Mayikanlı gençler Talut'u reisin evinin aşağısına kadar götürdüler. Ne yapılması gerektiği konusunda hiçbir fikirleri yoktu. Reis karar verir diye düşünüyorlardı. Önden giden bir tanesi reise haber verdiğinden reis aşağı inmiş ve esiri karşılamıştı. Gençlere Mayikanca bir şeyler söyledi. Çok kızdığı belliydi. Büyük ihtimalle neden şehre getirdikleri, gördükleri anda öldürmedikleri için kızgındı.
Reis Talut'a döndü
'Buralarda ne işin var, buraya nasıl geldin, bizi nasıl buldun?'
Talut bir binbaşıya yakışır şekilde başı dik cevap verdi
'Sizinle bir alıp veremediğim yok. Yoluma gidiyordum, dinlenmek için bir ağaca kondum, sabah sizin gençleri karşımda buldum. Şimdi beni bırakın yoluma devam edeyim.'
Reis aynı fikirde değildi
'Buna izin veremeyiz.Yerimizi bilen bir Faragalon askerini bırakamayız. Sonra kendimizi nasıl güvende hissederiz?'
Talut şehre şöyle bir baktı. Onu hapsedebilecekleri bir yer olması zor ihtimaldi. Reise döndü
'Bak reis, beni hayatımın sonuna kadar hapsedemezsiniz. Size söz veriyorum, kimseye sizden bahsetmem ve ben asla yalan söylemem. Şimdi tercih senin, ister bana inanır beni serbest bırakırsın, istersen şu an öldürürsün.'
'Borcunu ödemeden bir yere gidemezsin.'
Ses arkadan geliyordu. Talut arkasına döndü, tam 'Hangi borcu?' diyecekti ki karşısında prens Samir'i görünce derhal başını öne eğip selamladı
'Prensim.' dedi. Çok şaşırmıştı. Prens Samir'in kaybolduğu ve her yerde arandığını duymuştu duymasına ama burada ve üstelik bu şekilde karşılaşacağını hiç ummamıştı. Prens Samir karşısında gayet dinç bir şekilde duruyor ve ona gülümsüyordu. Hiç tutsak hali yoktu. Talut'un yanına kadar geldi Samir ve okçu gençleri göstererek
'Bu gençler seni ilk gördükleri an öldürebilirlerdi. Onlara borçlusun binbaşı Talut.'
Talut hazır ol vaziyetinde cevap verdi
'Borcundur dediğiniz borcumdur prensim. Ne emrederseniz yaparım.'
Samir reis Duhan'a döndü.
'Bu Allah'ın size bir lütfu reis. Binbaşı Talut'a ben kefilim.'
Duhan rahatladı
'Peki genç prens, senin kefil olduğuna biz de kefiliz.'
Oklar indi. Okların inmesi ve atmosferin yumuşamasıyla Talut'u uzaktan seyreden çocuklar derhal etrafını sardı. Talut beline kadar gelmeyen şirin çocuklara baktı. Çocuklardan biri dayanamadı
'Nasıl bu kadar büyük oldun?' diye sordu.
Talut gülümsedi
'Annemin sözünü dinleyip yemeklerimi güzelce yedim.'
Bu cevap üzerine küçük bir kız çocuğu
'Annem Faragalonlu çocukların annelerini hiç dinlemediklerini söyler.'
Talut ne diyeceğini bilemedi. Kız çocuğunu kaldırıp yanağından öptü, yere koydu ve
'Demek annenin bilmediği Faragalonlular da varmış. Çünkü ben annemi dinlerdim.' dedi.
Çocukların yanına gelen genç bir Mayikanlı çocukları Mayikanca azarlayınca çocuklar dağıldı. Talut Samir ile baş başa kaldı. Hazır ol vaziyetine geçti. Samir gülümsedi.
'İlk emrim şu binbaşı Talut. Beni görünce hazır ola geçmeyeceksin ve benim yanımda rahat hareket edeceksin. Burada epey birlikte olacağız. Bu resmiyetle zor gider.'
Talut bu emir üzerine rahatladı. Merak ettiği çok şey vardı. Rahat hareket edeceğine göre bunları sorabilirdi.
'Bir soru sorabilir miyim prensim?' dedi.
Prens Samir soruyu tahmin edebiliyordu. O yüzden hemen cevabı verdi
'O gün Mayikanlılar beni kaçırdılar. Daha sonra onlarla bir şekilde anlaştık. Beni sevdiler. Hatta beni tedavi bile ettiler. Şu an rahatlıkla uçabiliyorum.'
Talut çok sevinmişti. Prens Samir sevilen biriydi. Daha küçük yaşlardayken dövüş derslerini daha çok Talut'tan alıyordu. Yaralar başlayınca dersler gittikçe zorlaşmaya başladı, bir müddet sonra da bitti. Çocuğun üzüntüsü Talut'u da derinden üzmüştü. Bu yüzden emin olmak için bir kez daha sordu.
'Şu an uçabiliyor musunuz prensim?'
'Evet, uçabiliyorum.'
Talut bir soru daha sormak üzereyken gözü reisin evinin penceresinden onlara bakan kıza takıldı. Gözlerine inanamadı. Bu kız Meyira'ya çok benziyordu. Talut'un dikkatli bakışları Samir'in dikaktini çekti. O da Talut'un baktığı yere yani reisin penceresine bakınca Meyira içeri girdi. Samir gülümseyerek Talut'a sordu
'Bir şey mi gördün binbaşım.'
Talut şaşkındı
'O kız Meyira'ya ne kadar benziyordu.'
Samir gerçeği saklamadı
'O kız Meyira binbaşım. Meyira reis Duhan'ın kızıymış.'
Artık Talut'un soru sormasına gerek yoktu. Bu her şeyi açıklıyordu. Sormak isteyip soramayacağı soruyu da, sormayı planladığı soruyu da. Mayikanlılar nasıl oluyor da hiçbir şey almadan onu bu derece rahat bırakıyorlar ve hatta adeta daha rahat gidebilmesini sağlamak için onu tedavi ediyorlardı. Prens Samir'in iyi bir insan olduğu ortadaydıi, ama sadece iyi bir insan olmak bu derece ihsanı açıklayamıyordu. İşte bu soruyu sormak istemişti ama soramadı. Sonra madem bu kadar rahattı, neden artık saraya dönmüyordu. Bu sağlıklı haliyle dönüp tahtı garanti altına almıyordu. Bu soruyu da sormayı planlıyordu. Bu iki sorunun da cevabını bulmuştu artık: Meyira buradaydı.
Samir Talut'un üzerindeki kıyafete ve özellikle yırtık pantolona baktı ve yarasını gördü
'Binbaşım yaralanmışsın.' dedi.
Talut ayağına baktı ve cevap verdi
'Evet prensim. Keşif sırasında tuzağa düştük.'
'Ne keşfi?'
'Tasal kalesi prensim.'
Samir çok şaşırdı.
'Tasal kalesi mi? Tasal kalesine mi saldıracağız.'
Talut olumladı
'Evet prensim.'
Samir buna bir anlam veremedi
'Peki ama neden. Babam kendi inandığı dine inanan Maloryalılara hiçbir zaman saldırmazdı.'
Talut gerçeği anlatmalıydı
'Düğün hediyesi diyorlar prensim.'
Samir şaşkın bakışlarla dinlemeye devam etti. Talut hikayenin tamamını ayrıntılarıyla anlattı. Talut anlatmayı bitirince Samir
'Benim öldüğümü düşününce yeni bir varis bulmaları gerekiyordu tabii.' dedi kendi kendine. Sonra Talut'a döndü
'Neyse binbaşım. Bu yaran iyileşinceye kadar üç dört gün dinlen, bu arada ben sana yeni kıyafetler diktireyim. Faragalondakiler kadar olmaz ama Mayikanlı terziler de fana değiller.'
Samir bunları söylerken üzerindeki şalvara kayan mavi pantolonu ve epey şık beyaz gömleği gösteriyordu. Samir sözlerine kaldığı yerden devam etti:
'Sonra borcu ödemeye başlayacağız.'
Talut bu borç ödeme işinin nasıl olacağını çok merak ediyordu. Samir merakını giderdi
'Mayikanlı gençlere savaşmasını öğreteceksin Talut. Bana çok iyilik yaptılar. Benim borcumu sen ödeyeceksin.'
Talut saraya dönmeyi tercih ederdi ama emir büyük yerdendi
'Emredersiniz prensim.'
Devam edecek...