Film Gibi Hayatlar
Siyah beyaz televizyonların moda olduğu dönemler,bu kadar kanal yoktu ama olan üç-beş kanalda da insana yararlı ne varsa,her şey vardı.Gündüzleri tarlalarda çalıştığımızdan genellikle akşamleyin açılırdı televizyon,bir iki saat izler izlemez yorgunluktan uyuyakalırdık.Ailede bulunan her bireyin ayrı bir zevki vardı,kiminin spor kiminin müzik kiminin siyaset kiminin sinema ve babamız hangi kanalı açarsa onu izlerdik sessiz sedasız."İnek Şaban'ı,Cüneyt Arkın'ı,Tarık Akan'ı,Türkan Şoray'ı,Sadri Alışık'ı,Hülya Koçyiğit'i ve Müjde
Ar'ı o yıllarda tanıdık,ailemizin üyeleriymiş gibi sevdik saydık.
Rahmetli babam Cüneyt Arkın hayranıydı,tüm filmlerini severek izler,aynı filmi tekrar tekrar izlemekten hiç usanmaz,işi olsa yarıda bırakırdı,annem ona kızardı o da anneme.
"Baba, bildiğin halde neden aynı filmi izliyorsun?"derdik.
"Her seferinde ayrı heyecanı var,"derdi.Hatta başka sinemaları bile izlerken: " Ah ulan Cüneyt,derdi,olsan da şu kötü adamları tek tek iyice bir dövsen."
Film gibi hayatlar... Babam ilkokul mezunuydu,çiftçiydi,amalelik yapardı ama üstümüzü açık,karnımızı aç hiçbir zaman bırakmadı.Herkesin anası ve babası "dünyanın en iyi insanıdır."benim için de öyle.
Şimdi kanalları değiştirirken nerede Cüneyt Arkın'ın filmi çıksa,babamın anısına,izliyorum diğer kanalda en sevdiğim programlar olsa bile.