Fotoğraftaki Kızım
2002 Yılının mayıs ayıydı tayin yazım geldiğinde,on bir yıldır görev yaptığım işyerinden ayrılırken biraz buruk,biraz kırgın,hatıralarımla beraber yeni görev yerime vardığımda tanıştım o sevimli insanlarla..
Çalıştığım kurum adına 780 metre derinliğinde kuyu sürecek olan Çin Halk Cumhuriyeti''nin C.C.C.G.C (China Coal Corporation Group Company) firması 80 kişiden oluşan bir ekipti.Bu ekipte proje müdürü Zhou Wenze,tercümanları Li yang ve eşi,Makine mühendisi Wang ve maden mühendisi Wang yönetim kademesini oluşturuyorlardı..Görevim kuyu sürülmesi esnasında kurum adına kontrol mühendisliği ve çevirmenlikti.
Yazımda anlatacağım kişi ise yüzünden hiç bir zaman eksik olmayan tebessümüyle dolaşan ve Türkiye''ye gelince ilk öğrendiği kelime olan Merhabayı Merabaaa diye gülümseyerek karşılaştığı her türke söylemekten inanılmaz keyif alan elektrik teknikeri Liu.Üzerinden hiç çıkarmadığı yeşil montu,beyaz gömleği,mavi kot pantolonu ve yüzünden eksik etmediği tebessümüyle Liu.
Bir insanın hiç mi sıkıntısı,problemi olmaz,hiç mi efkarlanmaz,vatanından kilometrelerce uzakta hasret çekerken dahi bu tebessüm hiç mi arada yerini hüzüne bırakmaz.Beni şaşırtan Liu..
Bir gün bu şaşkınlığımı Zhou''yada anlattım bana akşam birlikte gidelim dedi ve iş çıkışı hep birlikte kaldıkları pavyonlara (yöresel kullanılan bir tabirdir işçilerin yatakhane olarak kullandıkları mekan) gittik,yarım saat kadar odasında Zhou''yla sohbet ettikten sonra beni Liu''nun odasına götürdü.Odaya girdiğimizde Liu''nun yüzü duvara dönük sanki çok uzaklarda bir yerlerde birileriyle konuşur gibiydi sessizce,onu ilk kez bu yüz ifadesiyle gördüm.Ancak içeri girdiğimizi farkedince yine o bildik tebessümü yüzüne yayılıverdi..
Merakla duvara baktığımda şirin küçük bir çinli kız çocuğunun fotoğrafı bir yaşlarında ya var ya yok adeta gülümseyerek bakıyordu.
Zhou anlattı; Liu''nun kızıymış ancak Türkiye''ye geldikten iki ay sonra doğduğu için henüz kızını görememiş,fotoğraftan tanıyor ve seviyormuş kızını,iş bitimine kadar da dönemiyeceği için döndüğünde kızı 2-2.5 yaşlarında olacakmış onu düşünüyor yalnızca dedi Zhou.
Anladım dedim,dedim de pavyonlardan çıkıp evime gelinceye kadar aslında anlamadığımı farkettim,nasıl dayanıyordu? Herşeyden önemlisi o yüzünün tebessümü böylesi bir durumu yaşamasına rağmen nasıl oluyor da hiç gitmiyordu?
Çalışmalar hayli keyifli gidiyordu.Üzülerek gelmiş olmama rağmen yeni iş arkadaşlarıma da alışmıştım yabancı olmalarına rağmen.Hepsine ama daha önemlisi Liu''nun tebessümüne ve merabaaa''sınada çok alışmıştım..Hani bizde bir tabir vardır sayılı gün çabuk geçer çok doğru iki yıl çok çabuk geçivermiş ve kuyu kazı işi de kazasız belasız bitmişti..Artık ekip kuyu teçhizi için montaj malzemelerini hazırlayacak ve yerlerini yeni gelecek montaj ekibine bırakacaktı bir taraftan da bunun keyfini yaşıyorlardı..Ben de son cumartesi pazar nöbetimi tuttum ve evime gittim..Nisan ayıydı ve bahar zonguldak''ada yeşillerini olanca güzelliğiyle bırakmıştı..Hafta sonu çalıştığım için pazartesi işe gitmeyecek ve deliksiz bir uyku çekecektim..
Pazartesi sabahı saat 10.00 gibi cep telefonumun ısrarlı çalışıyla uyandım,daha doğrusu uyku sersemi dediğim efendim''e karşılık karşıdan duyduğum;
-Çınar bey ben Yasemin Star televizyonundan hatırladınız mı?
Hatırlamaz mıyım geldiklerinde onları ben gezdirmiş tanıştırmış çekim yaptırmıştım.
Evet dedim hatırladım yasemin hanım,
Çinlilerin çalıştıkları kuyuda patlama olmuş ölenler varmış onun için aradım demesiyle ne uyku sersemliği kaldı ne de başka bir şey ancak iş bitmişti şaşkınlığım bundandı olması mümkün değil diye düşünüyor herhalde yanlış bilgi sözcükleri aklımdan geçiyordu sesli düşündüm dün nöbetçiydim Yasemin hanım bugün gitmedim iş yerine ama iş bitmişti bir yanlışınız olmasın dedim..Çınar bey aldığımız haber bu yönde ben de aklıma siz geldiğiniz için onlarla çalışan sizi arayıp sormak istedim dedi..İzin isteyerek sonra aramasını rica ettim ve dahili telefonumdan işyerine ulaşmaya çalıştım ancak çevirdiğim bütün numaralar ve santral da dahil buna sanki kilitlenmiş gibi sürekli meşgul çalıyordu,bu esnada lojmanın önündeki yoldan birbiri peşi sıra ambulansalar siren çalarak işyerine doğru gidince alelacele giyinerek ben de iş yerine hareket ettim..Bu arada yolda giderken karşılaştığım insanlara sorup öğrenmeye çalışıyordum herkes patlamadan haberdar ancak nerede olduğu konusunda kimse doğru dürüst bir şey bilemiyordu..
İşyerine ulaştığımda saat 10.35''ti gördüğüm manzara tam bir felaket alanı sanki savaştan çıkmış ve bir füze isabet etmiş bir meydan ortalık toz duman içinde,kule çelik konstrüksiyonlarından bükülenler olmuş etrafını kapatan saçlar kağıt parçaları gibi yırtılarak etrafa dağılmış ne cam ne çerçeve kalmış etrafta ana baba günü gibi bir yer..
Montaj için malzeme hazırlarken yaptıkları kaynakla kesim esnasındakor halinde bir malzemenin kuyunun içine kaçması sonucu birikmiş olan metan gazını tutuşturarak patlamasına sebep olmuş ve ilk belirlemelere göre beş çinli hayatını kaybetmişti..
Kimler olduğunu sorduğumda üzüntüm bir kat daha arttı,Liu''da o sırada kuledeymiş ve çalışmaktaymış,patlamayla birlikte patlamanın şiddeti onu da 20-30 metrelik kuleden adeta sapandan fırlayan bir taş misali 50 metre ileriye fırlatmış ve anında parçalanarak ölmüş,yüzünü göremedim gülümseyip gülümseyemediğini de..
Bildiğim bir tek şey vardı,Liu yüzünü dahi göremediği,bir kez olsun öpemediği kızına hasret ölmüştü,belki de tebessümleri hep fotoğraftaki kızına kavuşmanın hayalineydi.
Bir diğer ilginç yanı ise Yasemin''in çekim yaptığı kameraya gülerek merhaba diyen 4 çinli de Liu''yla beraber hayatını kaybedenler arasındaydı..Zaman zaman evde cd lerini seyrederken onlar ve tebessümüyle fotoğraftaki kızını seven Liu aklıma geliveriyor..
Olay öykü halinde aktarılmış olmasına rağmen gerçek bir olaydır,yaşanmışyır.
okudum ve üzüldüm gerçekten , üzüldüm kelimesini ne kadar gereksiz kullandığımıza üzüldüm sonra da.