Futbol Kuralları
Doksanlı yıllarda çocuk olmak ayrıcalıktı her günün,her kişinin ve her oyunun beleğimizde bırakan izi vardı.Yamalı pantolun giydiğimiz,bir sakızı bile bölüşebildiğimiz,piknik yapıyoruz diyerek ekmek dilimine salça sürüp yediğimiz, babalarımızdan gizli usta olacağım diyerek duvarlara,kapılara ve ağaçlara çivi çaktığımız,analarımızdan gizli ise çamurda oynayarak üst başımızı kirlettiğimiz,bayram günlerinde mantar tabancasını atmaya doyamadığımız,hayalimiz doktor,polis ve öğretmen olmaktan ibaret o tatlı-neşeli günlerimiz...
O yıllarda çok yetenekli bir futbolcuydum,zorda kalmadıkça kaleye geçmez,defansta oynamaktan sıkılır,forvet oynamaya bayılır,ikili mücadelelerde top kazanır ve her maçta en az üç gol atardım.Süratlı futbolcu olduğum için de her maçta sakatlanırdım fakat aileme çaktırmazdım çünkü annem çok kızıyordu "kolunu başını kırıp başıma dert olacaksın" derdi.
Kuralları söyleyecek olursak;birinci kural her ne sebeple olursa olsun,topun sahibini sinirlendirmemekti çünkü ya topunu kucaklayıp gider ya da kavga çıkartırdı.İkincisi,kaleci on veya on beş dakikada bir değişirdi ancak şişman olanlar gönüllü olarak kaleci olmayı kabul ederlerdi.Üçüncüsü maçın saati belli değildi,annelerimiz ne zaman izin verirse, üstelik maçın kaç dakika süreceği de belli olmazdı,küfür ve hakaret her şeyi sonlandırmaya yeterdi.Dördüncüsü top münasip olmayan yerimize geldiğinde,"git işe"derdik.Beşincisi penaltılarda kaleci değişirse ceza olarak iki penaltı atardık.Altıncısı Hakan,Hami,Hagi gibi hangi takımı tutuyorsak o takımın ünlü futbolcuların isimlerini bağırarak tüm mahalleyi rahatsız ederdik.Yedincisi topu kim patlatırsa parasını öder,patlak topu ikiye keser başımıza takar eğlenirdik.Sekizincisi sahadan oyuncu çıkarma olmaz fakat sahaya oyuncu ilave etmek vardı,abiler de olabilirdi amcalar da.Dokuzuncusu iyi oynayan iki kişi aynı takımda yer almazdı.Onuncusu ve son olarak maçı izleyen gruplar "var"görevini görürdü.
Hey gidi yıllar hey,o günleri özlememek elde mi? Şimdiki nesil iki tuşla maç yapıyor artık dijital ortamda ne elleri top tutuyor ne ayakları çimene-toprağa basıyor ne de kulakları tezahürat duyuyor...