Gelenler Gölgesizdiler

Bazen bir... Bazen birkaç kişi gelirlerdi!..
Sararmış yüzleri, gözlerinden yayılan kirli duygu renklerinin hızla kararan gölgeleriyle, tuzak karanlığın görüntülerini ele verirdi.
Yürüyüşleri adım atışlarıyla, 'görev gereği geldiklerini' anlatır!..
Anlatılanı bir ben anlardım.

Duruşları gölgesizdi hep!..
Gölgesizliklerini görünce, 'Görev gereği gölgelerini bile yok etmişler!..' diye düşünürdüm.
Bıyıkları, benim bıyıklarım!.. bizim bıyıklarımız gibiydi!..
Hani, 'Badembıyık' dediklerimizden!..
Yanlardan özenlice kesilerek toplanmış, uçları üst dudağı örten.

En çok bilinen ismi söylerlerdi!..
Eski kokan gövdelerini dimdik tutarak ve benim gibi!.. Bizim gibi ellerini söze yumruk yaparak geliş nedenlerini açıklarlardı:
'Yoldaş, karşıya geçmemiz gerek!..'
Karşısı...
Benim için!..
Bizim için, 12 Eylül kıyımından uzak kalarak, faşizme öfke bilemek; son kavgaya bıçak ayarında!..
Karşısı...
Onun için!..
Onlar için, 12 Eylül'ün işkence tezgahlarında çığlıklar atarak kanamak!..
Ya da gölgesizliklerinin gölgesi olmak; boynunda korku tasmasıyla köpekleşerek!..

Oysa ben, önce korkuyu tanımıştım... Beynim merakımı bilerken gördüklerimle!..
Ve direnmeyi içmiştim, babamın nasırlı elleriyle uyguladığı yasaklarından!..
İki ayağımı görmüştüm... O büyük kente ilk kez gittiğimde, korkup tutunacak dal ararken.
Ve sarı inadımla, kızıl öfkemi en güvenilir dost ve hayatla mücadeleme yoldaş bilmiştim... Düşümün gerçekliğini söke söke alırken hayattan.

Evet, öfkeliydim!..
İnsana ve hayata sevdalı yüreğimin yüzlerde aydınlık bir gülümseme..
Gözlerde gün karanlığında küçük bir umut ışığı görebilme arayışında.
Öfkeliydim ama, beynimde fikrim...
Yüreğimde sevgim...
Söyleyecek şiirim...
Tuvallerde haykıracak renklerim vardı.
Ve ben insan olduğumu, yurdumda insanlık unutulurken öğrenmiştim.

Geldikleri gibi giderlerken, tanıdık sesler doldururdu kulaklarımı...
Omuzlarımı daha bir güçlü hissederdim.

Birkaç kez kızlar da gelmişti!..
Onlarda, bizim kızların benzerleriydi!..
Gorki'nin, Mitka Grıpçeva'nın roman kahramanı kızlar gibi!..
Onları da dudakları ve bakışları anlatırdı!..
Isırılmış cinselliklerinin susturamadıkları aç iniltilerini fısıldardı; pembesi yitik dudaklarıyla, ışığı renk yoksulu gözleri!..
Onlar da geldikleri gibi giderlerken... Gök kuşağı renkleriyle gözlerimde gülümserdi, eşim ve öfkeme sevgi barikatı kızım.

24 Şubat 2010 2-3 dakika 6 öyküsü var.
Yorumlar (1)
  • 14 yıl önce

    Düşümün gerçekliğini söke söke alırken hayattan.

    Ve ben insan olduğumu, yurdumda insanlık unutulurken öğrenmiştim. ... Ve ben siyahı, karanlıktan korkan ve kaçan güzellik zırvalarına rağmen sevmiştim. Hırslı bir dava adamı, sevdiklerine saydam bakışları. Eşsiz tasvirler. Kutlarım ... Isırılmış cinselliklerinin susturamadıkları aç iniltilerini fısıldardı; pembesi yitik dudaklarıyla, ışığı renk yoksulu gözleri!.. ... Bu kızlar, kadın olmanın sadece biblo olma çabası olmadığını bildiklerinden, dudaklarında pembeye / gözlerinde ışıltılı renge muhtaç değildiler.