Gelibolu'da Öğretmen Oldum - 3
Aziz şehitlerimizin anısına.
Nisan 1995
*
Siperlerin yakınlığı, kızların yüreklerini bir kez daha burktu. Çise, o düş dünyasında yaşadığı olayın yerini arıyormuşçasına koşarak siperleri dolaşmaya başlayınca, Aslı'yla Mete'de ona yoldaş oldular. Onlar sadece ablalarına uyarlarken Çise, o genç askerin siperini arıyordu...Aslı, bu kadar yakınlıkta savaş yapılmasını kavrayamıyordu. 'Birbirlerine taş atsalar bile kafaları yarılır,' diyerek hayretini dile getirdi en sonunda.
*
Conkbayırı ve 'Kemal Yeri'ndeki yazıtlar sonrası Nuray öğretmen, yaşanan tarihle ilgili açıklamalar getirdi. Atatürk'ün, o zamanki yarbay Mustafa Kemal'in askerlerine;
'Size ben, taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde, yerimizi başka kuvvetler ve kumandanlar alabilir...' verdiği bu meşhur emri yineledi. 'Bu emri alan 57. alaydan kurtulanın olmadığı söylenir,' demesiyle yeğenlerin içleri gitti. 'Ay...Ne kadar yazık...' diye yakındı Aslı. Murat, 'Çanakkale savaşları, tarihte en büyük asker kaybı olan savaşlardan birisidir,' diyerek kızları bilgilendirmeye yöneldi. 'Savaşın insancıl yönü olamaz denilse bile bu savaşta insancıl olaylar da yaşanmış. Karşılıklı siperlerdeki askerler, savaşa ara verip ölü ve yaralılarını almışlar. Birbirlerine ekmek, su ve sigara vermişler. Özellikle Anzaklarla, kahramanca boğuşmanın yanında dostluklar da kurulmuş. Dünyada böyle bir savaş hiç yaşanmamış.'
Mete: 'Dost olduktan sonra da savaşmışlar mı?'
Karı koca, birbirlerine baktılar. Dostluk ve savaşın küçük beyinlerde uyuşmadığına birebir tanık oldular.
'Ne yazık ki evet,' dedi Murat. 'Devletleri yönetenler savaş çıkartırlar. Askerler de savaşırlar. Savaş çıkartanlar, askerlerin duygu ve düşüncelerini önemsemezler. Ölmelerini bile umursamazlar...Savaş, onlar için politik amaçlarının bir aracıdır. O yılarda İngiliz ve Fransızların amacı, Çanakkale ve İstanbul boğazlarını ele geçirerek, Almanlar karşısında zor duruma düşen bağlaşıkları Rusya'ya denizyoluyla yardım etmekti. Olabilecek komünizm ihtilalini engellemekti... İşte bu nedenlerle bize saldırdılar. Önce denizden geçmeyi denediler başaramadılar. Sonra da karadan saldırarak boğazları ele geçirmek istediler. Haklı davalarına inanan askerlerimiz, ölürüz de geçit vermeyiz diyerek, yüz binlerce ölü bıraktırarak onları geri gönderdiler. Bu savaş, Türk milletinin; özgürlük, vatan, millet ve bayrak gibi öz değerlerine yeniden kavuştuğu kutsal bir mücadelesidir... Vatan uğruna ölmeyi en büyük ibadet sayan Türk askerinin kahramanlık destanıdır...Uyutulan Türk milletinin şahlanarak özgüvenine kavuşmasıdır...Kurtuluş savaşının temel taşıdır...Mustafa Kemal Paşa'nın, umut güneşi olarak Türk milletine parlamasıdır... Rusya'daki çarlık rejimin yok olmasını sağlamış bir savaştır. Çanakkale savaşlarının üçte bir özeti bunlardır.' Tarih dersi vermenin sıkıntısını duydu. 'Sizlere asıl tarih dersini Nuray öğretmenimiz verecektir,' diyerek karısını onura etti. Ardından, 'Tarihe oldum olası meraklı olmuşumdur,' diye devam etti. 'Yengenize evlenme teklifi yapmamda, güzel ve hanım birisi olmasının yanında tarih öğretmenliği de etkili oldu.'
Gerçeğe dayalı bu esprisiyle oldukça duygulu gün geçiren yeğenlerini hafiften güldürüp karısını gülümsetti.
*
Çanakkale savaşlarının belgeli anılarıyla dopdolu olarak Eceabat'a geldiler. Çay bahçesinde bir şeyler içerlerken yeğenlerden kısa değerlendirmeler almak istedi Nuray öğretmen. Önce küçükten başladı.
'Düşmanlar bir daha yurdumuza gelmesinler,' diyerek çocuksu kızgınlığını belirtti Mete. Çok bilgilendiğini söyleyen Aslı, 'Neden Nene Hatun gibi kadınlar askerlerimize yardıma koşmamışlar?' diye sorunca, bir an nasıl bir yanıt vereceğini bilemedi Nuray öğretmen. Kadınların, yaralı askerlere baktığını söyledi. Bu açıklamasının Aslı'ya pek yeterli gelmediğini anladı. Emin olmamakla birlikte, 'Savaşın iyice kilitlendiği bir sırada kadınlarımız, bu korkunç katliamı durdurun diyerek düşmanın üzerine yürümüşler. Yakınlarına top mermisi düşünce, düşmana daha fazla yaklaşmalarına izin verilmemiş,' dedi. Kocasının onay vermesiyle anlatımının doğruluğuna iyice inandı.
'Kadınlarımız, o sıcak yaz günlerinde askerlerimize, ayran, su, sebze ve meyve getirdikleri gibi,gelişleriyle manevi destek de vermişlerdir,' diye ilave yapan Murat, Aslı'nın iyice ikna olmasını sağladı.
'Ben de Atatürk'ün emir ulağıydım. Mermi de taşıdım,' diyen Çise, amcasıyla öğretmeninin bir garip bakmalarıyla, 'Ben bugün yönümü tam buldum,' diyerek hayal dünyasında yaşadıklarını örtbas etmek istedi. 'Geçen seneye kadar arkadaşlar arasındaki siyasi içerikli konuşmalarda, Atatürkçü bir solcuyum derdim. O ne demek diye sorduk-larında, kem küm ederdim. Atatürk'ü sevmek, Atatürkçü olmak yeterliydi benim için. Solcu görünmek, gençler arasında çağdaşlık gibi algılanıyordu. Ondan solcuyum derdim.' Gülümsedi. 'Tarihi gerçekler ve sizlerin görüşleriyle iyice yoğruldum,' diye devam etti. 'Ben bugün çizgimi kesin olarak belirledim.' Aslı'nın ama bilerek ama bilmeyerek, 'Ben de,' demesinin ardından, Mete de ondan aşağı kalmadığını belli etti. Çise, sessiz gülerken, karı kocanın yüzlerinde sevinç belirdi.
Yaşanan tarihi bir olayın yerini ve kanıtlarını gören ergen çocukların farklı algılayışları, Nuray öğretmeni düşündürdü. Ezberci bir eğitimin yanlışlığını daha iyi anladı. Tarihi olayları anlatırken, sebep sonuç ilişkilerini gerektiğince yorumlamadığı ve öğrencilerine yorumlatmadığı için öğretmen olarak kendini de yetersiz gördü...
Öğretmenlik ufkunun açılmasına ve yeğenlerinin tarihi dolu dolu yaşamış olmalarına sevindi en azından...
*
'Söyleyeceklerim, sanırım her öğretmenin kendi branşında da geçerli olabilir,' dedi Nuray öğretmen. Yabancı turistlerin çoğunlukta olduğu otelin restoranında, şantörün şarkısı ve orgundan çıkan müzik nağmeleri uğultuda boğulurken, Nuray öğretmenin sesi masada daha baskın çıkıyordu.
'Tarih öğretmeni olarak okullara göndermeden önce bizlere keşke yakın tarihimizin yaşandığı yerleri gösterselerdi. Çanakkale'yi, Dumlupınar'ı, Sakarya'yı ve İnönü'yü...Doksan bine yakın askerimizin soğuktan kırıldığı Allahuekber dağlarını...Osmanlı ve yakın tarihimizde önemli yer tutan diğer olayların geçtiği yerleri görseydik, öğrencilerimize çok daha yararlı olurduk. Keşke öğrencilerime, Çanakkale savaşlarıyla ilgili olarak sadece sözel ders vermeyip, bugün gördüğüm yerleri gösterebilseydim...Keşke imkânları olsaydı da bütün öğretmen ve öğrenciler, demin saydığım yerleri görselerdi... Keşke, tüm dünyanın öğretmen ve öğrencileri, insana canlı tarih duygusu veren Çanakkale savaşlarının yapıldığı yerleri görebilselerdi...Öyle sanıyorum ki dünya barışına büyük katkıları olurdu...'
Soluklandı.
'Ben bugün yorulmadım. Üzerime çöken yorgunluk, Çanakkale tarihinin bende bıraktığı ağır sorumluluktu. Atatürk'ü çok sever ve sayarım. Bugün, Atatürk'ü daha iyi anladım...Topraklarımızda yatan on binlerce yabancı düşman askerine, onlar bizim evlatlarımız olmuşlardır demesini çok iyi kavradım...Milletimizin, O'nun gösterdiği hedeflere sımsıkı sarıldığı gibi, Onlar bizim evlatlarımız olmuşlardır anlayışına da sahip çıktığını gördüm. Kendisini esareti altına almak isteyen devletlerin ölen askerlerine vatanında kucak açsın...Onların görkemli anıtmezarlarda yatmalarına fırsat tanısın... Kendi şehit evlatlarıyla onları aynı değerde tutsun...Onları da vatanın evlatları kabul etsin...Böyle bir insanlık anlayışının bir başka millette olabileceğini sanmıyorum...'
Biraz su içti.
'Türk askerinin burada destanlaşmasına tanık olduktan sonra, Sakarya'daki siperlerinden kopmamak için yırtınmalarını...Afyon ve Dumlupınar'daki şahlanışlarını daha iyi anladım. Bunların dışında, milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un, Çanakkale Şehitleri için o şiirsel destanı yazarken duyduğu duyguları aynen hissettim. Bu taşındır diyerek Kâbe'yi diksem başına ve Sana aguşunu açmış duruyor peygamber ifadelerini yürekten özümledim... Kâbe'nin mezar taşı ve peygamberimizin sevgiyle karşıladığı şehitlerin yattığı böylesine kutsal bu yörede, yazlıklar ve moteller olmamalıydı. Buraların dokusu bozulmayıp olduğu gibi korunmalıydı. İçim sızladı. Burası, dünyanın Kâbe'si olması gereken bir yer. Çünkü, pek çok milletten, her dinden insanın kanlarıyla ısladıkları, bedenleriyle doyurdukları bir toprak...Ruhlarının birlikte gökyüzüne uçuştukları bir yer... Bugün, böyle bir inanç belirdi bende. Öğrencilerime çok faydalı olacağına inandığım daha pek çok bilgi ve değerler edindim bugün.'
Yine soluklandı.
'Ben bugün tarih öğretmeni oldum...'
😙😙😙Emeğinize,yüreğinize sağlık😙😙😙
Merhaba Emine Hanım,
Teşekkür ederim Saygılar.
Bu çalışmayı üçüncü okuyuşum ve her okuduğumda aynı yoğun duygu ve emeğe saygı ile okuyorum.
Kaleminizi her zaman beğeni ile okuyorum ama bu çalışmanızın bende ayrı bir yeri var.Sizi bu çalışmanız ile tanımış ve takip etmeye başlamıştım.
Yaşadığımız toprakların ne emek ve duygularla bu günlere geldiğini hatırlatan anlamlı bir çalışma...
Teşekkürler ve selamlar....