Gizemli İstasyon 11
Kerem adını koymamak için zihninde savaş verse de içinde bulunduğu vaziyeti dillendirmeye gerekte yoktu aslında. Evet, farkındaydı ama kendini alıkoyamıyordu Süheyla'dan.
Saatin epeyce yaklaştığını fark eden Kerem, "Annenin çıkış saati geldi galiba, gidip alalım mı yoksa kendisi mi geliyor?"
- Yok yok gerek yok ben alırım annemi oradan da eve geçeriz, zaten ev de yakın, teşekkür ederim yine de düşündüğün için.
Kerem'in bu sözleri Süheyla'yı baya bir etkilemişti. Şimdiye kadar ki arkadaşları sadece onunla vakit geçiriyordu, hiç bu kadar özeline dokunmamıştı ilgisiyle. Hoşuna gitmişti bu davranışı ama annesini almaya birlikte gitme fikri onu zora sokabilirdi çünkü ortada fol yok yumurta yoktu.
Hesabı ödemeye kalkan Keremin ardından öyle bir süre bakakaldı Süheyla. İnce düşüncelere bırakmıştı kendini istemsizce. Hesabı ödeyen Kerem yavaş adımlarla Süheyla'nın bulunduğu masaya doğru ilerliyordu Süheyla ise gözüne ışık tutulmuş tavşan misali Kerem'i izliyordu yine istemsizce.
Süheyla'nın bu dalgınlığını gören Kerem bir süre masanın başında öylece bekledi elleri cebinde.
- Kalkalım istersen, saat bir oldu.
- Ne çabuk geçti zaman anlamadım, kalkalım.
Bir gariplik vardı Süheyla'da. Ağırdan da ağır adımlarla çıkışa doğru yöneldi, ardından da Kerem. Kapının çıkışında Kerem'e dönerek;
- Aklımda bir şey vardı ama unuttum, düşünüyorum düşünüyorum bir türlü hatırlayamıyorum, offf, niye böyle oldu yaa...
Süheyla'nın bu şaşkın hali Kerem'in hoşuna gitmiş olmalı ki gülümseyerek;
- Kahveler sendendi, hatırladın mı?
- Ama sen ödedin! Niye ödedin yaa, ben ısmarlayacaktım. Olmadı bu şimdi, mahcup ettin beni Kerem.
- Olsun canım, önemli değil. Belki de bir sonraki kahveler için yol yapmışımdır.
İkisinin de yüzü gülüyordu bu ayak üstü sohbette. Süheyla, mahcup ama gülümseyen bakışlarla;
- Anlaştık o halde. Bak bir dahakine bendensin.
Pek de yanından ayrılmak istemiyordu Kerem'in Süheyla, öyleydi tüm tavırları. Ama vakit ayrılık vaktiydi. Bir süre sessizleştiler. Sessizliği bozan Kerem;
- O halde görüşürüz Süheyla, dikkat et kendine.
"Görüşeceğiz elbette" diyerek elini uzattı Kerem'e. Dostça bir el sıkışma ve devamında sarılma.
İlk defa bu kadar yakınlaşmışlardı. Ama Süheyla ani bir hareketle Kerem'den uzaklaştı iki adım geriye giderek. Gözleri fal taşı gibi açılan Süheyla;
- Hadi sen git çabuk, annem gelmiş bile, ardına bile bakmadan devam et tam arkandan geliyor çünkü.
Kerem, Süheyla'nın bu tedirginliğini anlayışla karşılayarak gülümsedi "Görüşürüz" dedi. Süheyla da gülümseyerek "Görüşeceğiz tabi ki, hadi git" diyerek annesine doğru yürümeye başladı, Kerem de hızlı adımlarla uzaklaşmaya.
Karşı kaldırıma geçen Kerem göz ucuyla Süheyla'yı da izlemeyi ihmal etmiyordu. Annesiyle buluşan Süheyla önce sarıldı sonra koluna girip yürümeye başladılar. Bu sırada olanı biteni izleyen Kerem de ara sokağa girip gözden uzaklaştı.
- Kimdi kızım o yanındaki çocuk?
Tedirgin bir şekilde annesinden gözlerini kaçıran Süheyla, yanakları da kızararak;
- Bir arkadaş anne...