Gizemli İstasyon 4
Bugün arkadaşlarla Ender'in durumunu irdeledik biraz. Kitaptan biraz bahsettim, aldığım notlardan falan, pat Süheyla atladı hemen "Bitirdiysen ben de istiyorum kitabı" diye. Norm bir yüz ifadesiyle olur elbette dedim ve konuya döndüm. Ekibimize yeni katılan, stajyerlik gömleğini atalı bir ay olmuş bir arkadaş var, adı Cem. "Seni bu kadar heyecanlandıran yada merak uyandıran ne bu kitapta" diye sordu. Açıkçası ben de bilmiyorum ama galiba bitireceğim nadir kitaplardan biri olacak, bir de kitabın sonunda tek bir cümle yazıyordu "Lazım olan tek bir kibrit" dedim son sayfayı da göstererek. İlginçmiş, bak şimdi ben de merak ettim dedi Süheyla'ya bakarak. Zaten Süheyla dünden hazır onaylamaya, "Hadi araştıralım, belki gizemli bir şeyler buluruz" dedi ayağa kalkıp. Hani hadi gidelim desem dünden razı kız maceraya atılmaya. Bana karşı boş değil ama uzak durmakta fayda var, aşırı heyecanlı. Bir ara ben size çıkardığım özeti paylaşırım, konuşuruz tekrar diyerek kaçarcasına uzaklaştım. İç çıkış saati de gelmiş zaten erken kaçtım. Yolumun tam tersi istikamette küçük ıssız bir park var, kimsenin uğramadığı, iki ana yolun köşesine iliştirilmiş ağaçlar arasında kalan şirin bir park. Her zaman kaçtığım yer işte. Beni burada bulamazlar diyerek salıncağı karşısındaki banka geçtim. Maksat biraz kafa dinleyip biraz da müzik dinlemek. Neyse bir yandan kulaklıkla müzik dinliyor bir yandan da kitaba devem ediyordum. O kadar dalmışım ki yanıma birinin oturduğunu bile fark etmemişim. Bankı bir ara hareket ettirdi o zaman anladım bende ama içimden de dua ediyorum, bizimkilerden biri olmasın diye. Değil başımı çevirmek, göz ucuyla bile bakmıyorum yan tarafa. Olan oldu ama tahmin edeceğiniz gibi. Kulaklığın birini çekti, tiz sesiyle "Ne dinliyorsun bakiyim, ben de dinleyeyim" diyerek. Evet bu oydu, Süheyla, ahh Süheyla...
Sonraki Bölüm: Gizemli İstasyon 5