Gizli Örgüt

Başımızda kavakların yelleri ile daha bir sürü ağacın yellerinin estiği tarihlerdir yetmişli yıllar. Tıfıl tıfıl bebeleriz. Macera bizde, ne ararsan var. Yazın sokaklarda alabildiğine top tepmek, kızların peşinden bir sürü şaklabanlıklar yapmak. Pazar gününü iple çekiyoruz, çünkü Gırgır dergisi alınacak, fıkralar ezberlenecek, millete parasız pulsuz satılacak, gösteriş yapılacak. Ara ara boş arsalarda gazozuna , kolasına maçlar yapıyoruz, ama kabiliyet düşmanı olduğumuz için, yenilip kıçımızın üstüne oturuyoruz çoğu zaman...








O zamanın popüler gençlik ve çocuk edebiyatı yazarlarından Enid Blyton diye bir adam var, kitapları bizim gibi delikanlıların elinden düşmüyor pek revaçta. Bir kitabının adı''Gizli Yediler'' seri halinde, diğer bir kitabı''Afacan Beşler'' yine aynı şekilde seri, her kitap birbirini takip ediyor devamlı...








Mahalle arkadaşım Reha ile okuyoruz kitapları , beynimiz doluyor doluyor, sonra değiştiriyoruz, benimki ona onunki bana. ''Yok yok''dedi Reha''Bu böyle olmayacak'', "Eeee ne yapacağız o zaman ? '', "Biz de gizli örgüt olacağız, adımız da Gizli İkiler onlardan esinlenerek sonra örgüte adam aldık mı, iki kelimesini üçler yaparız, beşler yaparız, hatta ve hatta onları geçer, gizli onlar bile yaparız", maksat vatana millete hizmet, hizmet de nasıl olacak ki, daha oniki onüç yaşında bebeleriz, akıl beş karış havada''








Biz birer tane bezden rozet yaptık, elbiselerimizin gizli yerlerine iğne ile tutturduk; vay be ne gizliyiz amma. Televizyonlarda o tarihlerde polisiye diziler almış başını gidiyor. Hemen hemen hergün var. Orada da gri pardesülü fötr şapkalı adamlar var.''Hele hele demek ki sivil polis dediğin böyle oluyor'' Okul açılır açılmaz babana hemen bir gri pardesü aldırırsın, Reha da aynı şeklide, ondan sonrada, Ankara'nın ayazında okula giderken tirili tiril titremek yakışır bize...








Sokağa geçiyoruz oturuyoruz, hiç tanımadığımız adamlar hakkında hikayeler uyduruyoruz.''Ollum Reha şu gelen adam şüpheli biraz, sanki suçlu gibi''Cevap''Yok be pek benzemiyo halim selim biri''Tekrar konuşma devam''Suçluysa bile pek de güçlü gibi ikimizi büküştürür koyar bir kenara bunu takip etmeyelim''








Mahalledeki evlerden birinin bahçesinde boş bir kulübe var, orası olağan ve olağanüstü toplantılarımızı yaptığımız yer en alasından.''Ollum Reha toplantı boş boş olmaz şurdan bir kola fındık fıstık alalım , iki fırt çekersin az muhabbet" . ''Ya Ahmet kimi takip ettiysek izini kaybettirdi ollum bıraksak biz bu işi''








Kim amir kim memur bu güççücük teşkilatta, fikir bol ikimizde de, Reha''Bir ay ben yapayım bir ay sen yap'' Koalisyon Hükumeti gibi. Daktiloda bir de kimlik yaptık kendimize, işi ciddiye alıyoruz yani anlayın. Ad Soyad vs... Kime göstereceğiz bu kimliği; sinemaya ya da maça giderken göstersek''Abi biz gizli ikilerden Ahmet ile Reha indirim yok mu ?''Herif herhalde bize hastiri çektikten sonra tekme tokat döver ve oracıkta gebertir.''Yok ollum yok Reha biz bu işi kıvıramayacağız, suçluları bulsak bile, tutuklama yetkimiz yok, en iyisi yine kahraman Türk Polisi.'' İşte böyle, sonra dağıldı gitti bizim Gizli Örgüt...

02 Ağustos 2011 2-3 dakika 684 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (1)
  • 13 yıl önce

    👍 Kutluyorum sizi Ahmet bey. Hem bu yazıyı yazdığınızdan hem de cesaretinizden olayı kutluyorum... Sırf yazı yazdılar diye insanların kollarından tutulup "örgüt üyesi" suçlamasıyla içeri atıldıkları bir zamanda, üstelik de "Biz var ya, bir zamanlar gizli örgüt kurmuştuk" diye bir yazı yazmak cesaret gerektirir doğrusu. :)

    Şaka bir yana da bu Blyton denen adamın kitaplarını okuyup da casusluğa, ajanlığa soyunmayan çocuk yoktu herhalde o zamanlar. Biz de mahallede iki arkadaşla birlikte "Gizli Üçler" diye bir örgüt kurmuş, günlerce onu bunu takip edip durmuştuk. Takip ettiğimiz adamların casus filan değil de sürekli olarak aile babası filan çıkmasından sıkılan bi arkadaş iki gün sonra görevinden istifa etmiş, biz de adımızı sizin orgüt gibi "Gizli İkiler"e çevirmiştik. Sonra işin sosyal güvencesinin, sigortasının filan olmaması gibi bahanelerle diğer arkadaş da kaçmış, "Gizli Bir" olarak ben kalmıştım geriye.

    Daha sonraki yıllarda, o devirler Ankara'da "Gizli Dörtler", "Gizli Beşler" gibi isimler altında daha nice örgütün faaliyette(!) bulunduğunu öğrenmiştim.

    Teşekkür ediyorum size, bana zaman içinde yaptırdığınız bu geziden dolayı.