Gül Çiçeğim

Arada bir yüzüme uğrasa gülüşün. Ve hatırlayıp tebessüm etsem uzaklara. Sokaklar halime sevinse. Kimseler üzülmese. Ve hiç kimse kırılmasa hayata. Olur muydu ki?

Yürüyüşe çıkmaya gayret ettiğim sırada, yanıma yokluğun oturdu. Kalkamadım bir süre oradan. Zaten ayazdı hava. Üşümekten korktuğum için mi, yoksa sensizliği kendine bırakmak istemediğimden mi bilemiyorum ama içime bir ürperti oturmuştu. Nedenini bilemediğim sebeplere aklım takılmıştı işte bir kere. Hiç olmaması gereken ama bir kere de oluvermiş bir aşk haliydi bu üzerime sindirdiğim şekli belli belirsiz olan ruhumu saran ölüm sancısı.

Ne diyordu bir şarkı:

'Görmeye yeni yeni başladın
Anlatınca ben kendimi
Seni karşılıksız sevdiğimi'

Denemeye kalktım bir keresinde sana kendimi anlatacaktım. Nasıl nereden başlayacaktım, ne diyecektim ki, sürekli yanındaydım ama sen bana çok uzaktaydın. Hep yanı başımda hep o sonsuz uzakta. Yolların en sonundaydın. Beni hem görüyor hem de fark etmemecesine umursamıyordun. Öylesine berbattı ki bu. Nasıl anlatılırdı ki, nasıl anlamadığın bir şeyi ben sana karanlıkta gösterebilirdim ki? Olabilir mi, olamaz mıydı derken, belki tamamen unuttun beni. Ya da bu kadar yakınında olduğum için göremedin. Ya da bana hiç bakmadın ki? Her zaman ileriye bakan yüreğin beni tanıyamadı. Ben senin için hiç var olmadım. Yaşadığımı biliyor muydun acaba, onu da mı bilmiyordun yoksa?

Çok fazla görüp bildiğim şey yoktu hayata karşın. Dünyam seninle başlayıp seninle bitiyordu. Kendime dair bahsettiğim herşey aslında sana aitti. Kendi yalnızlığım bile senin yüzündendi. Kalabalıklarda bile tek olmanın acısı içime hançer gibi batıyordu.

Hava almak için balkona çıkıyorum. Oturuyorum bir sandalyeye. Düşünüyorum. Bu sefer başkalarını aklımın önüne sereyim istiyorum ama olmuyor. Hangi sonsuz okyanusa dalsam dibinde seni buluyorum. Ellerimi uzattığımda birden yok oluyorsun. Dilim şaşıp kalıyor. Hal böyleyken ben sana nasıl kendimi anlatayım. Söylesene bana hadi söylesene umarsızlığını. Söyleyemezsin. Çünkü saklı kara kuytulardaki hislerimi, incinim olan kalbimi görmedin ki. Bilemedin ki...

Sende haklısın... Böylesine sadece içinde duygularını yaşayan birini fark edebilmen çok zor. Hatta imkansız. Ama bende o cesareti bulamıyorum. Yanında olmak yetiyor gibi şimdilik. En azından yüzünü görüyorum, en azından yaptıklarından haberdarım. Ya sen başka ben başka yerlerde olsaydık o zaman ne olurdu? Düşünmeyi bırak, usumun kenarına bile gelmesi ölüm demekti. Sensizlik ömrün sonu. Sensizlik benim intiharımı gözler önüne sermemdi. Yine de yamacında olduğum için mutlu ve gururluyum.

Bir gün beni anlayacağın ya da benim sana kendimi anlatabileceğim günü sabırsızlıkla bekliyorum...

Gül çiçeğim, seni bülbülden daha çok seviyorum...

Hadi bir cesaret yüreğim, bekletme aşkı...



04.09.12

04 Eylül 2012 2-3 dakika 17 öyküsü var.
Beğenenler (3)
Yorumlar (1)
  • 2 yıl önce

    Etkileyici, dokunaklı bir öykü. "Tek yanlı bir sevme"nin dışavurumu. Ah, iki de dil yanlışı olmasa! 1) "Sende haklısın..." değil, "Sen de haklısın... " olmalı. 2) "Ama bende o cesareti bulamıyorum." değil, " Ama ben de o cesareti bulamıyorum." olmalı. Bu iki küçük kusur dışında, öykünün güzelliğine bir diyeceğim yok.