Güzel Çirkin 6
Ah her şey birbirine karıştı. Yer yarılsa da içine girsem keşke.
- Bir dakika Hazan mı?
- Evet, oğlum Hazan, sen zaten tanımıyor musun?
- Bana neler olduğunu anlatacak mısın Hazan? Yoksa Hazal mı demeliyim.
- Ben, şey ne diyeceğimi bilemiyorum.
- Bence bilmelisin Hazan, aylardır beni neden kandırdığını bilmeliyim.
- Çocuklar neler oluyor burada? Biri bana da açıklama yapsın.
- Amca sen karışma lütfen, bu aramızda bir mevzu. Hadi yürü gidiyoruz.
- Dur çekiştirip durma, hem nereye götürüyorsun beni?
- Yalnız konuşabileceğimiz bir yere.
Sonunda yalanlarımın içinde boğuluyorum galiba. Hazan olarak kaybettiğim yetmezmiş gibi şimdi bir de Hazal olarak kaybettim onu. Biliyorum beni asla affetmeyecek. Belki de yüzümü bile görmek istemeyecek. Hayatımın en büyük hatasını yaptım sanırım. Dönüşü var mı bilmiyorum.
- Evet, seni dinliyorum sevgili arkadaşım Hazan, pardon sevgilim Hazal
- Şunu yapmaktan vazgeç artık. Yeterince utanıyorum ve üzgünüm.
- Üzgün müsün? Üzgünsün öyle mi? Burada geri zekâlı konumunda benim küçük hanım. Yıllardır kedinin fareyle oynadığı gibi oynadın benimle ve şimdi üzgün olduğunu söylüyorsun öyle mi? Söyleyebileceğin sadece bu mu?
- Her şeyi anlatacağım sana ama önce sakince beni dinlemeni istiyorum.
- Ben sakinim ve seni dinliyorum.
- Bütün erkekler önce güzelliğime baktılar benim. Sırf güzelim diye benimle birlikte olmak istediler. Çoğu insanlar bile sırf bu nedenle arkadaşlık kurdular benimle. Oysa önce insandım ben. Senin şahsına yapılmış bir şey değildi bu Toprak. Ben sadece beni ben olduğum için seven bir arkadaş bir sevgili istedim. Ama her şeyi elime yüzüme bulaştırdım.
- Peki, bu nedenle başlamanı anlarım ama neden devam ettiğini anlayamam Hazan.
- Seni kaybetmekten korktum Toprak.
- Şimdi kaybetmedin mi?
- Sanırım kaybettim. Hayatımda ilk defa beni ben olarak seven biri çıktı karşıma, onu da ben ittim.
- Bir süre görüşmesek iyi olacak Hazan. Düşünmeye ihtiyacım var. Bunu hazmedebilir miyim bilmiyorum ama hazmetmeye çalışacağım.
Bunu sonuna kadar hak ettim sanırım. Hoşça kal Toprak bir daha döner mi bilmiyorum ama dönse de asla eskisi gibi olmayacağı kesin.
Hayatıma kaldığım yerden devam etmek zorundaydım. Çalışmam gerekiyordu, çalışıp holdingi daha iyi yerlere getirmeliydim. Zaman su gibi akıp geçiyor ve Toprak yüzüme dahi bakmıyordu. Onun için görünmez olduğumu fark ettim. Amcamlar ortada dolaşan soğuk hava dalgasının nedenini çok merak ediyorlardı. Bu konuda susmak ikimizin de işine geliyordu. İŞ konusunda ikimizde iyi işler çıkarmıştık. Herkes gıptayla bizden bahsediyorlardı.
Aşk; acımı içimde yaşamayı tercih ediyordum. Ve düşünmemek için olabildiğince çok çalışıyordum. Unutmak ve onun yaptığı gibi yok saymak istiyordum. Ne kadar çabalasam da olmuyordu. Kendime kızıyordum. Başka da elimden bir şey gelmiyordu.
Mehmet amcanın elime tutuşturduğu zarfla ne olduğumu şaşırdım. Acelesi olduğu için soramadım bile. İçimi garip bir korku sardı. Kalbim yerinden çıkacakmışçasına hızlandı. Nefesim daraldı. Bacaklarım bedenimi taşıyamaz oldu bir anda. Korkularımla yüzleşmeliydim. Tüm cesaretimi toplayıp açtım o lanet zarfı. Toprak ve Selen Nişan törenlerine beni de davet ediyorlarmış. Gerçek miydi bu. Yoksa Toprak benden intikam mı alıyordu. Evet, evet canımı acıtmak için böyle bir oyun oynuyordu ve başarmıştı da. Canım gerçekten çok yanıyor. İçimde binlerce cam kırığı dans ediyor ve beynimin içinde ki orkestrada bateri ve basgitarlar solo çalıyor. Onu kaybettim. Hayatım boyunca tek sevdiğim adamı, tutkuyla bağlı olduğum sevdiğimi kaybettim.
Altıncı bölümün sonu