Hanım Köylü
Çevre köylerden gelen birbirlerini hiç görmemiş pazarcı insanların sohbetleri, kendileri ve ürünleri kadar tatlıdır.Çoğunluğunu yaşlı nineler-amcalar oluştursalar da hesap kitap bildikleri için oğluyla,geliniyle hatta torunuyla meyve sebzelerini satmaya gelenler de vardır.Tezgahlarını besmeleyle kurduktan sonra beklemeye koyulurlar müşterilerini ve hemen başlarlar kırk yıl arkadaşlarmış gibi konuşmaya:
-Hangi köydensin?
-Çoluk çocuk var mı?
-Oğlanların ne iş yapar?
-Gelin ile aynı evde mi kalıyorsunuz?
-Damat var mı,onunla aran nasıl?
-Bağ bahçen çok mu,kime bırakacaksın ölünce?
-Okuttun mu kızını?
-Hacc'a yazıldım da bu sene çıkmadı.
Sabahın ilk ışıklarından gün batımına kadar süren bu muhabbetler komşu esnafların hoşuna gider,altlarına bir tabure çekerek saatlerce onları dinlerlerdi."Vay be amca,gençliğinde neymişsin sen?" "Senin gelin düşman başına o zaman hem oğlunla aranı açtı hemde şehre göçmek için oğluna baskı yaptı ha!" "İhtiyarın yüzü soğuk oluyormuş demek,dertleşecek adam bulamıyorsun,gençlere iki çift laf söylemeye kalksın, 'bunamış'diyorlar."
"Sen hangi köydensin?"diye sordular
"Hanım köylüyüm."dedi herkes düşünmeye başladı çünkü o yörede böyle bir köy yoktu.
"Evlendikten sonra insan sadece medeni durumunu ve huyunu değiştirmiyor,köyünü de değiştiriyor.Kendi köyüme ayak basmayalı seneler oldu fakat hanımın köyüne senede en az dört sefer gideriz,çocuklarını mutlu etmek istiyorsan analarına iyi davranacaksın yoksa külahları değişirsiniz,"demişti bir amca elindeki maydanozları sayarken bu sözleri aklımda kaldı.