Hapsedilmiş Mutluluk
Hafta sonu geldi ve ben enerji doluyum.
Hafta sonu evimin boyası yenilenecek. Ayrıca yeni bir dolap ısmarladım, duvarların yeşiliyle uyum sağlasın diye. Doğrusunu isterseniz evin havası komple değişsin istedim.
Kilere indim; boş bir karton kutu alıp dolaptan eşyaları tek tek çıkarmaya başladım. Bir haftadır biriktirdiğim gazeteleri yaprak yaprak koparıp sevgiyle sarıyordum her parçayı.
Vitrinimdeki eşyalar ayrı ve çok özeldir benim için. Altın kaplama fincan seti ve rengârenk camlardan oluşan likör takımı gibi... Her biri, annemden hatıra kalan değerli eşyalar yani.
Vitrini kısa zamanda boşalttığım için yere oturup alt çekmecelerden devam etmek istedim.
Yıllardır açmadığım çekmece, sanki başına gelecekleri bilir gibi açılmamakla ısrar ediyordu.
Bir an için "Aman, ne olacak sanki? Atıp giderim içindekilerle çöpe.' düşüncesine kapıldım.
Merakım ses verdi o an bana; 'Ya önemli bir şey varsa içinde? Açta bak!' diye fısıldıyordu, sanki bilmediğim bir bilgiye sahipmiş gibi.
Alt çekmeceyi açıp alttan yukarı hafifçe vurdum. Tahtada ufak bir çatlaklığın olduğunu, tutukluğun oradan kaynaklandığını düşünüyordum. Uzun uğraşlar sonunda açıldı neyse ki...
Gözlerime inanamadım... Yıllardır aklıma gelmeyen fotoğraf albümlerim, çekmecenin içinden bana doğru gülümsüyorlardı. Bir kaç saniye hiç dokunmadan seyrettim orada duruşlarını. Hazine bulmuş gibiydim. İnanılmaz bir mutluluk dolmuştu yüreğime.
Yavaşça, kırmaktan korkar gibi çıkardım onları çekmeceden. Oturduğum yerde elime aldığım ilk albümün ilk sayfasını açtım.
Baktıkça aktı gözlerimin yaşı. O kadar çok duygulanmıştım ki... Bir o kadar da seviniyordum.
Annemin gençlik resmi duruyordu orada. Siyah beyaz, hafifte sararmış bir resimdi; ama benim için değeri biçilemez bir hazine...
Parmağımla hafifçe okşadım melek yüzünü annemin ve sesini duyar gibi oldum o an. 'Kızım ağlama' der gibiydi. Gözyaşlarımı sildim ve devam ettim bakmaya. Her sayfasında anılarım gizliydi. Koca bir ömrün en güzel anları burada saklanmıştı sanki.
'Hapsedilmiş mutluluk' sözleri döküldü dudaklarımdan fısıltıyla.
Neden silinmişti anılar hafızamdan? Hayat mücadelesinin yükünü neden hafifletmiyorduk bu mutlulukları yâd ederek?
Başka bir resmime rastladım aniden. Dün gibi hatırlıyordum o elbiseyi; abimin düğününde giymiştim. Koyu yeşil bir taft, parlayan kumaştandı. Herkesin gözü üzerimdeydi o gün. Ne kadar mutlu olmuştum... Elimde kırmızı bir gül ve kolumda nazar boncuklu altın bir bileklik... Kuaför, saçlarımın lülelerini bir deryanın hafif dalgalarına benzetmişti ustaca.
Yüzümde o günlerin tarifsiz mutluluğunu hissettim. Beni anılara götüren harika bir resimdi.
Sayfaları çevirdikçe mutluluk devam etti hep... Albümün her sayfasında, unuttuğum günlerin güzelliğini tekrar tadıyordum. Yeniden geziniyordum geçmişimde.
Öptüm ninemin güzel ellerini. Kuzenlerimle yeniden eğlendim, piknik yaptığımız Taunus dağında. Denizin büyüsünü, genç kızlığımın ürkek, çekingen hallerini tekrardan yaşıyordum.
Kapıya vuran ve 'Fatma açar mısın?' diye seslenen kardeşimin sesiyle koptum anılardan. İşimi bitirememiştim belki; ama değeri biçilmez bir geçmişe yolculuk yapmıştım.
Açılmayan kutu/sandıklar tozlu raflarda sırasını bekler bizleri geçmişe götürmek için bazen sevinçli bazen hüzünlü
Günün öyküsünü kutlarız👑👑
Fotoğraflar bizi her zaman gerilere götürüyor. Anılarımız tazeleniyor. Bazen eski dönemlere ait, dinlediğimiz bir şarkı, daha önce seyrettiğimiz bir filmde bizi eskilere götürüyor.👧 Kaleminize sağlık güzel bir öykü olmuş.ğ