Hayat Denen Yaşam Biçimi
.
---İnsanlar kendi aralarında ikiye ayrılırlar, kendilerini taşımassını bilenler ve bilmeyenler olarak, Bunu söylerken kendilerini biryerden bir başka yere götürebilen insanları kastetmiyorum. Yani ciddi yada gayri ciddi insanları kast ediyorum. toplu birhalde yaşamanın insanlara mecburen uymasını emrettiği nezaket ve görgü kural ve kaideleri vardır. ''Acaba benim hoşuma giden bir hareketi ve yada bir müzik dinlememden dolayı karşımdaki insanların yada insanın hoşuna gitmeyip te sıkılırmı,?'' Diye düşünmeyipte, O' beğendiğimiz ve hoşumuza giden her neyse yaptığımız zaman diğer insanlara yada karşımızdaki insanı raharsız etmemiz işten bile değildir, Her insanın kendisine göre sevdiği yada sevmediği hareketler vardır. Nezaket santı ve toplu yaşamak başkalarıyla bereber olduğumuz zaman toplumun hoşlanmadığı ve sevmediği toplum adabına ters düşen bazı hareketleri yapmamızı yasaklar,tersini yapan bir kişi yada kişiler toplumdan adeta zorunlu olarak kendilerinin dışlanmasını'n sebebini oluştururlar. Neyapalım yani? başkalarının keyfine göremi yaşamalıyım diyen insanlar,geçinmesi zor bir birey olarak karşımıza çıkarlar, bu insanlar toplum adabına uyum sağlayamazlar ve bunların yetiştirdiği insanlarda yada yetiştireceği nesillerde aynen topluma uyum sağlayamayan bireyler olarak karşımıza çıkarlar.
--Bütün bunları neden dikkate alıyoruz ve yada kişilerin özel yaşamlarına müdahale eder gibi gözüküyoruz, acaba?. Evlilik denilen ''Dinimizce Kutsal Müeseselerin'' bir domino taşı gibi yıkıldığı şu günlerde vede ''ALLAH tarafın dan'' Bizlere emanatedilen kadınlara yönelik şiddetin acımasızca yapıldığı günümüzde geçinme sanatını bilmememek yada unutulmuş olduğunu düşündüğümden dolayı yazıyorum bunları. Evlilik denilen''Her dinin ''emretiği kutsal birliktelik aslında bir geçinme sanatının ve toplumsal uzlaşının bir özetidir ve çekirdeğini oluşturur. Eğer siz ,Kadın Yada Erkek, fark etmez, kendinizi,taşıyamıyorsanız egolarınızın ve ihtitaslarınızın esiri olmuşsanız eğer siz geçinmek sanatını yok sayıyorsunuz dekmektir, işte ozaman sizin sıkıntı veren bir ruh haliniz vardır'ki buda geçinmeyi biraz daha da zorlaştırır.
--İşte evlilik denen kutsal birliktelik'de taraflar birbirine daima güvenmelidirler'ki bu olmazsa olaz ve eşlerin birbirlerine ağırlık ve sıkıntı vermemeleri, birbirleri için daima saygılı ve sevgi'ile birlikte yaşamı sürdürmeleridir. Araların da olası tartışmaları ben eksenli değil biz eksenli olarak ve seviyeli bir şekilde yapmaları ve de seslerini yükseltmeden,birbirlerini kırmadan incitmeden konuşarak çözme yoluna gitmelerinin farkına varmalıdırlar, ben eksenli bir evlilik daima sıkıntı yaratır, evlikik te biz'vardır ben yoktur. çünkü evlilik kısa süreli bir birliktelik değildir. Hergün aynı işi yapan insanlar nasılki o işte ustalaşırlar'sa artık her şarta yaptıkları işi kolayca yapabilir bir duruma gelirse, evlikte'de uzlaşıp bir birlerinin neyi sevip neyi sevmediği konusunda da hasasiyet göstermeleri gerekir. Bu hasasiyete, dikkat ederseniz yada hatırlarsanız eşlerin yada eş adaylarının ilk tanışma yılarında ve evliliğin ilk senelerinde kendiliğinden vardır eşler birbirlerini kırmamak için elerinden gelen her türlü gayreti gösterirler, gençlerde arkadaşlık döneminde aynı hasasiyeti gösterirler,bu kız yada erkek olabilir hiç fark etmez çünkü her ikiside birer birey yetiştirmeye adaydırlar sağlıklı bireyleri sağlıklı aileler yetiştirir. Aşkın tesiriyle birbirlerine karşı nazik olmakta hiç güçlük çekmezler, Evliliğin ilk zamanları'da böyle geçer, Adeta havada uçuşan kelebekler gibidirler, belirli bir zaman sonra artık yere konarlar ve de işte ozaman da gerçek evlilik hayatı da başlamış olur. İşte gerçek yaşam da bundan sonra başlayacaktır ki ilk günlerde bütün yükü ve olumsuzlukları üstlenen aşk yavaş yavaş yerini sevgiye ve saygıya bırakır'ki işin aslıda budur ve böyle olur. Eğer bu birliltelik devam edecekse ki etmelidir, aklımız, ruhumuz,mantığımız ve bunların temeli olan ''Saygı ve Sevgiy'le devam etmelidir'ki saygının olmadığı bir yerde sevgide olamaz. Eğer biz birbirimize saygıyı göstermezsek birbirimizinen uzlaşmamız dahada zorlaşır ki aile haytında da ozaman sıkıntılar başlamış olur ve aile sadetine de gölge düşmüş olur. Bu sıkıntıları bertaraf etmek için karşılıklı olarak gayret göstermemiz gerekir şuurlu bir şekilde birbirimizi sıkmadan birbirimize karşı varlığımızı yük olmaktan ve çekilmez olmaktan alıkoyarak bunu başarırız.İnsanlar yaratılışı gereği zaman zaman ister evli olsun ister bekar fark etmez yalnız kalmayı seven ve ihriyaç duyan canlılardır. Her insanın kendi içerisinde kendine özel bir hayatı vardır ki bu haytı başkasıyla eşi dahi olsa paylaşamaz ve bu hayatının derinliklerinde zaman zaman kendi içimize çekilip yada kapanıp kendi kendimizle başbaşa kalmak isteriz bu anlarda yalnız kalma ihtiyacımızı bazen kitap okuyarak bazen de bir uğraşıyla atlatırız bu ihtiyacın eşimizinde ihtiyacı olduğunu görmemiz gerkir.
----Aile hayatın da koşulsuz şartsız mecburiyetlerde vardır. Bu mecburiyetler eşler arasın da sorun yapılmadan paylaşılırsa düzenli bir aile hayatı,vardemektir. yalnız birtaraf mecbur olur da diğer taraf bu sorumluluğu üstlenmezse yalnız bir taraf katlanan olur'ki bu da beraberin de birtakım sıkıntıları getir. Bu ailede olsa olsa anlaşmazlık ve uyumsuzluklar baş gösterir bununla bereber ıstırap ve üzüntülerde başlar ki bu ıstırap ve üzüntüler'de tıpkı bir metalin yani demirin üzerine damlayan su misali paslanmalara neden olur paslanmalarda bilinirki demiri dahi çürütür bu çürümeler de sonun başlangıcı demektir, Bunun sonunda mutsuz aileler ve perişan olup ortada kalan çocuklar ve üzülen akrabalar ve sorunlu bir toplum demek değilmidir?
----Bu konuda bizim güzel dinimiz ve Sevgili Peyğamberimizin bizlere ne güzel sözleri ve öğütleri vardır,Bunlar hadis-i şeriflerdir ki manalarını anlayanlar daima selamete erenlerdir. Evli Erkek ve kadın birbirine sevği ve Şefkatle Bakarsa, Yüce ALLAH'ta onlara Rahmetiyle bakar. Erkek sevği ve saygıyla Hanımının Elini tutarsa parmaklarının aralarından Günahları Dökülür (Hadis-i şerif) Eşleri birbirinden menmun olarak vefat eden mümün erkek ve kadınlar,Cennete girecektir.( hadis-i şerif)
24 Kasım 2011