Hayatın Yorgun Figuranları
Meydandaki dikili taşın yamacında köşede iki katlı cumbalı bir evde otuyordum. Bu küçük köşkün huzur veren yapısı, sanatı ömrüme ömür katıyordu..Yaşama sevincim, akan bir çağlayan gibiydi. Hayat sıkıntıları beni üzsede. Dahada bir bağlıyordu kendsine. Hayallerim, umutlarım günle yeniden doğuyordu. Her gün güneşin yükselmesiyle dikili taşa bakarak zaman tahmini yapardım. Kuşluk, öğle, ikindi, akşam, yat/sı gibi zaman kavramları vardı. Henüz dişli çark icat edilmemişti..
Erken yatar, erken güne uyanırdık, dışarı çıkar güne başlardık. Zor gibi görüne bilir, her zorun kolayı mutlaka vardı. Yaşam eğlenceliydi doğa ve insan bir birinden ayrılmayan iki yarımın tamamlayanıydı.
Sonra Rakamlar icat edildi saniyelere, saniselere kadar hayatı parçalara ayırdık ve her bir parçası dişlinin ağzında medeniyet canavarı haline geldi. Zaman bizden hızlı mı ? biz mi zamandan yavaşız bilemiyorum. Ne değişti ? İnsan herzaman insan, zaman herzaman aynı zaman.
Meydanda ki vakit taşı, şimdilerde evimin duvarında asılı her saat başıda baksam, akşam göz açıp kapayana kadar oluveriyor. Evim meydan da köşede ama üç ev yüksekliğinde bir kafes. Hangi camdan baksam tek düze rensiz sıkıcı evler. Çok para harcıyarak bir kafes yaptırdık kendilerimize şimdilerde ise duvar bana bakıyor ben duvarlara.Bu asrın Kader mahkumlarımıyız acaba?
Saat dişlisi durmadan çalışıyor, anlar karelerde kalıyor.Yüzümde gül dikeni, başka yüzlere batıyor. Kimderdi ki gün gelecek insanlar kafeslere tıkılacak..Herşey yapay olacak ..Tabiri caizse hayvanat bahçesinde olduğu gibi..Atalarımız gözünün aldığı , gördüğün senindir demiş...Şimdi bu şehrin betonları benim....Bir mahkum mutluluğunda, esaret zincileri boynumda.....Ne kadar mutlu olabiliriz ki bu insan bahçelerinde..........saygılarımla
Ben bir insan gözüyle zamanda yolculuk yaptım..............
Dip Not:Eskiden insanlar güneş enerjisiyle çalışırmış....Şimdilerde ise enerjisiz insan mutsuz insan :(