Her Başlangıç Saçmalıktır

"Sekinci katta yalanları seninle yaşamak" atmasyonuna biraz daha manzara ekleyelim. Bu şöyle
bir manzara olsun asıl en başta ki manzara;

Adam bekardır. Eh belki yaz sonudur. Yazın son günlerini Akdeniz'in en güzel köşelerinden birinde
geçirmiştir. Bu adamın bir sürü hanımarkadaşı olmuştur. Diyelim bunlarla hep başka başka duygular
içinde yaşamıştır ve hayatını asla paylaşmayı düşünmemiştir.

Bu adamın kafasında mı yoksa içinde mi biri vardır? Çok canlı çok atılgan çok sosyal ki; bu yüzden
havalardan atlayan o geniş paraşüt çarşafını bir başına toplayan ve işin garibi pek de ciddi olmayan
dersekte yanıltmış olmayalım pekte yaşamayı aşkı ciddiye almayan biri bir kadın bir kız bir dişi...
Adamın aklı bunda olsun...Ve tatilin son günü arabasıyla dönerken kendi kendine, "Yahu ondan
daha iyisi mi var? Akıllı zeki. Üstelik seni de çok güldürüyor. Gider gitmez evlenme teklif et!".

Manzara Başkent'in kalbalık bulvarında oluşsun. İkisi oturmaktadır. Senaryo hazır. Makinalar reji
makyajcılar yardımcılar figüranlar...Zaten bundan iyisi Suriye de Kayısı olabilir...İkisinin
oturdukları yer gepgeniş çimenlik bir alana baksın. Sağlarında ve sollarında sırayla dizilmiş
kiminin tahtaları kırılmış kiminin tahtaları hiç yok kimi çizilmiş kimi kalplerle donatılmış ve
çoğu kavuşmamış isimlerin baş harfleriyle dolu banklarda da "Ananızın bilmem ne bankası "yazılmış
olsun. Ama bu ikisi bu düzenin görüntünün tam ortasındaki bankta yanyana oturmuş konuşmadan
öylece akıp giden trafiğe önlerinden geçen insanlara piyangoculara batmakta olan güneşin son
sarı renklerinin çimenlerin üzerinden kayıp giden ışıklarına dalmış olsunlar. Reji seslensin;
Çeeekiiim birrrr!

Adamın ismi x. Kızın ismi xx...

X, XX'in gözlerinin içine bakarak.
- Evlenelim mi diye sorar? XX. şaşkındır. Belki de o ara isimsiz bir dağda sabah yürüyüşüne çıkmıştır.
- Efendim diyen sesi çok uzaklardan gelmektedir...
- Evlenelim diyorum! Ne kadar gidecek bu böyle?
- Ciddi misin sen?
- Hangi konu da? Evliliğin şakası olur mu? Sen ne diyorsun? Fikrin nedir? XX. hiç böyle bir şey beklememiş olacak ki sanki kalbi kırılmış gibidir. Bu kırıklık tüm düşlerini de alt üst etmiş olabilir. XX. için evlilik uzak bir olasılık ve belki de şu yanında oturan kendi halindeki X'in elinde bir demet çiçek filan olabilir, takım elbiseli lüks bir lokanta da karşımda otumuş bana evlenme teklifini bu şekilde yapabilirdi.
- Ciddi misin sen? Çok şaşırdım! Yok şaşırmadım. Sevinsem mi? Düşünsem mi?
O ara simitçi manzaraya dahil olur.
- Abi simit alır mısın?
- Yok kardeşim karnım tok!
- Abi hanım abla için bee bir simit alsan ne olur. Bak akşam oldu son kalan simitler. Eve ekmek götürecez yav!
- Bırak simit tablanı. Al şu parayı yeter mi?
- Bereket versin abim benim!
- Defol!
XX. şaşkın,
- Sen busun işte! Kaba. Neden şimdi aşağıladın simitçiyi. Garibandı...
- Sana öyle gelmiştir. Sen ne yanıt veriyorsun şimdi?
- Çok ani oldu? Düşünmem gerek...
- Simit yer misin?
- Sağol canım yemem. Hadi kalkalım geç oldu. Ev de işim var.
- Bu saatte mi? Sen kızdın bana. Simitçiye öyle davrandım diye şey ettin sen...
- Bir şey ettiğim yok derken XX.'in o güzelim kaşları o badem gözleri hüzünlenmiş olsun.

XX'in eve gittiği saatlerde X Tarot Falcısının inadını kırmaya çalışıyordu.
- Yok kardeş ben sizin falınıza bakamam. Garip bir tarzının garip bir çekim alanınız var! O ara reji müziği
girin diye seslenir. Cem Karaca ve Tamirci Çırağını söyler. Tarotçu kahverengi cilaları yıpranmış
masadan kalkmadan önce...
- Kahve için teşekkür ederim der. Kağıtlarını toplar. Şile bezi elbisesi terden sırılsıklamdır ve arkasına
yapışmıştır. Kilodu kırmızıdır mı?

X. için gece yeni başlamıştır. Döner çekim yapanlara şunu der;
- Artık özel alanlarım başladı. Kesseniz diyorum...

09 Mayıs 2011 3-4 dakika 57 öyküsü var.
Yorumlar