Her Pası Gole Çeviren Cengaver

Lise son sınıfa giderken okulun hemen karşı caddesinde bir bayan kuaförü vardı. Adam çok yakışıklıydı, tüm kızlar mutlaka her gün uğrarlardı salona. Hepsi ağzının suları aka aka adama kur yaparlardı. Mini etekleri, dekolteleri ile nereden frikik vereceğini şaşırmış kızlarla doluydu etrafı. Aman böyle yakışıklı sevgilim olacağına hiç olmasın derdim. İnsan kıskançlık krizine girer paranoyak olur diye düşünürdüm. Emre uzun boylu, yeşil gözlü, fit bir vücuda sahipti. Kızlar yanağındaki gamzelerin içinde yuva yapmış oturuyorlardı. Çok karizmatik ve hoş biriydi, beğenilmeyecek gibi değildi yani. Salona ne zaman gitsem daha uzun kalmam için saçıma aheste aheste üç kat fön çeker, çekerken de tatlı tatlı sohbet ederdi benimle. Her defasında reddederdim bir yerlere gidip kahve içme teklifini. Etrafında bir sürü kadın dolaşan bu adamı; kıskançlık krizlerinden ve kadınlara kaptırma ihtimalini düşünüp reddeden, benim gibi başka bir zihniyet var mıydı acaba? Emre'nin benimle ilgilenirken diğer kızlara da ilgi göstermesine sinir olurdum. Yine fön çektirmeye gittiğim bir gün, kahve içelim ısrarını reddettiğim günün akşamında gittiğim kafede, onu bizim kızlardan biriyle gördüm. O gün bugündür hep kaçmışımdır çok yakışıklı erkeklerden.
Robinson tadında yalnızlıktan delireceğim bir yaz yaşıyordum. Hafta sonları havuza gidip güneşlenirken tanıştığım iki kadın var. Geçen yaz tanımıştım Aysel ile Candan'ı, yazları havuzun müdavimi olmuştuk. İkisi de oldukça alımlı ve hoş kadınlardı. Ben yanlarında sönük kalmıyordum ama yirmi dört ayar bilezik gibi parladığımda pek söylenemezdi. Üçümüz de otuzlu yaşların başındaydık. Candan'ın boyu benden birkaç arpa boyu uzundu, gözleri çirkin bir kurbağa kadar yeşildi. Benim saçlarım omuz başlarıma değmek için çabalarken, Aysel'in saçları belinden aşağı saçak salkımdı. Bu kelime salkım saçak mıydı neydi işte saçaklı bir şeydi. Basenleri Lopez'inki gibi dururken benimkiler sadece birkaç bedencik büyüktü. Eksiğim yoktu yani hiçbirinden, bilakis fazlam vardı. Havuzun karşı tarafında güneşlenen adama takıldı birden gözlerim. İskoçya'nın ikliminden sıkılıp kendini buralara atmıştı demek ki. Uzun boylu yapılı vücudu ile bir anda tüm kızların gözdesi haline gelmiş, Gerard Butler'in ikizi gibi karşımda öylece duruyordu. Asil hareketlerle yerinden kalkıp havuz başında bir ileri bir geri yürüdü. Tüm gözlerin üzerinde olduğundan emin bir şekilde vücudunu sergiledi, sonra bedeni bir yay gibi gerildi, adaleli kollarını öne doğru uzatıp parmak uçlarında zıplayıp bir yunus balığı gibi havuza daldı. Tam önümüzden çıktı, güçlü kol kasları ile bir hamlede vücudunu sudan çekip havuz kenarına oturdu. Arkası bize dönük olduğundan kaslı omuzlarını gözlerimi çekmeden seyrediyordum. Bronz teni güneşin altında parlıyordu. Geçen yıl boş ve amaçsızca geçen yazı hatırladıkça bu yıl da öyle bitmesin istedim. Play boy erkeği kalkıp yerine doğru yavaş adımlarla yürürken Candan,
'Adam bir heykel gibi kızlar bu kesin benim' diyerek ipotek koyduğunu ifade etti.
Aysel'de playboy erkeğinin yanındaki arkadaşını işaret ederek ' bu da benim' dedi.
'İyi o halde paylaştırma bittiyse tabağınıza alın, zira etrafta ağzının suyu akarak bakan diğer kızlara her an kaptırabilirsiniz' diyerek garip bir huzursuzluk içinde yanımda getirdiğim kitabın, herhangi bir yerini açtığım sayfasına gömüldüm. Candan ile Aysel karşımızda oturan adamları gözlerini kırpmadan seyrederken, ben de önümdeki kitaptan kafamı kaldırmadan göz ucuyla izliyordum. Candan kendini aşmış playboy erkeğine gülümsemeye bile başlamıştı.
'Ne yapıyorsun kızım, kız kısmı biraz ağırbaşlı olur' diye laf soktuysam da pek oralı olmadı. Aysel, Candan'dan aceleci davranmış havuzda yüzerken arkadaşıyla sohbet etmeye başlamıştı. Playboy'un bize doğru yürüdüğünü görünce iyice kitaba gömdüm kafamı.
'Merhaba, oturabilir miyim?'
Candan hevesli bir sesle cevap verdi.
'Merhaba ben Candan, elbette buyurun.'
'Memnun oldum ben de Ayhan.'
Kitaba gömdüğüm kafamı hiç kaldırmadan sadece konuşmaları dinleyebiliyordum.
'Bu yazarın kitaplarını çok severim, on beş kitabı var yayınlanmış. Henüz okuyamadığım birkaç kitabından biri elinizdeki. Çok zekice işlenmiş cinayetleri çözerken pek bir heyecanla okuyor insan, varlığımı bile fark etmediniz.'
'Evet, bu defa da farklı bir yöntem kullanmış, dalmışım sizi fark etmedim.'
'Her defasında bu adamın mantığına hayran oluyorum ama bu defa kıskandım, havuzdaki dikkatini çekmek istediğim tek kadını benden çaldığı için.'
'Bu dolaylı iltifat karşısında teşekkür etmeliyim sanırım' diyerek hafifçe tebessüm ettim.
'Havuz birazdan kapanıyor, akşam güneşin batışını seyredebileceğimiz şirin bir yer biliyorum. Gelir misiniz?'
Ağzımı açmaya fırsat bulamadan Candan hemen atıldı.
'Figenciğim bu akşam program yapmıştık, beni ekmeyi aklından bile geçirme.'
Candanla bir program yapmadığımı adım gibi bilmeme rağmen, Ayhan'ın yanında yanlış anlaşılmamak için sesimi çıkarmayıp Candana 'ne yapmaya çalışıyorsun sen' bakışı fırlattım. Ayhan durumun nahoşluğunu fark ederek,
'Candanı ekmene gerek yok dilerseniz hep beraber gideriz.'
Candan sevinç içinde zıplayarak 'tamam o zaman hadi gidip giyinelim' diyerek havluları toplamaya başladı. Bütün gece Candanın ben ben diye başlayan cümlelerinden çok sıkılmıştım. Ayhan önce Candanı sonra beni eve bıraktı. Arabadan inerken yarın için randevulaştık. Hayatımda ilk defa bu kadar yakışıklı bir adamla beraberdim. Kısa sürede kaynaştık Ayhan'la. Etrafındaki hayranlık dolu bakışlara rağmen beni seçmişti. Her ne kadar seçilmemek gibi bir kaygım olmasa da bu defa playboy erkeği fobimi yenmiştim. Bir hafta boyunca her gün görüştük. Etraftaki hayran kadın bakışlarından rahatsız olmuyordum artık. Ertesi hafta sonu Candanla tekrar havuza geldik. Ayhan'la olan durumumu anlattığımda beklediğim kadar tepki vermemişti. Aysel'de Ayhan'ın arkadaşı Cengiz ile görüşmeye başlamıştı. Ayhan, akşam Aysel'i, Candanı, Cengiz'i ve beni evine davet etti. Kısa sürede kızlar mutfakta çeşitli mezeler hazırladık, özenle rakı sofrası kuruldu. Keyifli bir sohbet başlamış herkes çakır keyif olmuştu. Kendimi sevgilimin kollarına bırakmıştım. Bir ara Candan tuvaleti sordu, Ayhan da yol göstermek için ona eşlik etti. Uzun bir süre geçmişti ya da bana öyle geldi, Candanla Ayhan hala geri dönmemişti. Merak edip kalkıp baktığımda, bir saat önce Ayhan'la vakit geçirdiğimiz yatak odasından ikisinin sesleri geliyordu. İçimden okkalı bir 'hassiktir' savurdum. Ayhan orgazm doyumsuzluğu yaşayan bedenini doyurma çabası içindeydi. Hışımla kapıya bir tekme savurdum, sesimdeki öfkeyi kontrol altına alıp,
'Candan o üstündeki yavşak bir saat önce daha iyi böğürüyordu, bilmek istersin diye düşündüm.'
Cevap vermelerine fırsat tanımadan kapıyı vurup çıktım. O günden sonra ne o havuza gittim, ne Ayhan'ı gördüm ne de Candanı.
İnsanın çok yakışıklı bir sevgilisinin olması ne zordu. Tüm çekici ve güzel kadınların hayranlık dolu bakışlarından koruyacaksın, tutkudan, şehvetten uzak tutacaksın bu maceraperest ruhları. Ben eski fobimde ne haklıymışım meğer. Çok yakışıklı erkeklerden köşe bucak kaçmam kendime güvensizliğim değil, hemcinslerime ve kadın budalası yavşaklara olan tepkimdi. Kendimi Gerard Butler'in resminin altına ' seni istiyorum' yazan kız kadar çaresiz hissediyordum. Yok, canım hepten Robinsona bağlamadım henüz. Bahçemde sahipsiz kedilerim, köpeklerim, börtü böceğim, gözümü playboylara kaydırmayan okunacak kitaplarım var.

14 Ocak 2015 7-8 dakika 37 öyküsü var.
Yorumlar