Hiç Sevmiyorum Vedaları
Hiç sevememiştim vedaları, kim veda ederken hüzne yenilmemişti ki? Oysa defalarca hoşça kal, elveda demiştim.Gittiklerim değil de hep gidenler acıttı yüreğimi. Üstelik gelmemek üzere gidenler! Üç ay önce kaybettiğim ağabeyim gibi.
Öyle bir hüzün öylesine bir acı, mümkünsüz bir tarif işte. Tanıdığım kendimden korkarcasına, kaçarcasına, kimselerin bulamayacağı dehlizlerde saklanıyor,içimde esen acı rüzgarlara, hüzün yağmurlarını akıtıyordum.Yaşam hiçbir şey ifade etmiyor, tutunacak bir dal bulamıyordum. Yarım asır, çocukluğumun erguvan kokusu, gençliğimin cesareti, yarınımın öğretmeni, çekirdek ailemizin ön tekeri, yaşamda ilk saygı duyduğum kişi, öyle duygusal, öyle mertti, adam gibi.
Konuşmayı öğreniyordum yarışırken, yürümeyi öğreniyordum ellerinden tutarken, sevgiyi aşılıyordu gözlerinden. İçimde tatlı bir haz oluşuyordu ismimi söylerken, sesini kokusunu bakışını özledim şimdiden.
İlk okulum ilk sınıfım, kara önlüklü utangaç bir çocuğum, öğretmenimi ilk tanıyışım,ilk sorulara şaşkın bakışlarımla verdiğim cevaplar...
- Büyüyünce ne olacaksınız?
Subay, doktor, öğretmen, hemşire, polis olmak isteyenler vardı, sıra bana geldiğinde;
- Ağabeyim gibi olmak istiyorum, demiştim.
- Ağabeyin ne iş yapıyor?
- Ağabeylik
Bütün sınıfın alaycı gülüşlerini bile önemsememiştim, çocukluğumda, gençliğimde, olgun yaşlarımda bile hep onun gibi olmak istedim, onu örnek aldım.
Şimdi yok buralarda, anlamsız bir veda ile gitti. Geride sevdiklerini sevdiklerimi bıraktı, kahreden gidişinin dönüşü yok işte.
Bu yüzden kimse veda etmesin, hoşça kal demesin, alıp başını gitsin, ben buradayım ve yalvarıyorum gidiyorsa yarın gelsin. Başka bir sevdiğimi kaybetmeye ne gücüm var, ne de tahammülüm.
Hüzün akmis dizelere, kaleminiz daim olsun dileklerimle.