Hüzün

Sabah erken uyandı hüzün, gördüğü rüyayı düşündü, anlamını biliyordu, yüreğinde bir hüzün vardı kendine sordu, sebebi ne neden sıkıntı ediyorsun? Geçmişte kaldı diye düşündü! hayat güzel dedi, artık geçmişte kalanların bir anlamı yoktu geçmişine sevgiyle bakıyordu artık, bilgece bir telkin verdi kendine, artık büyüdün! Huzur veren derin bir nefes aldı.
Gördüğü rüya gençliğinden kalan bir anıydı, gençliğinde yaşadığı sefil hayatından kalan bir sahne.
Yatağından kalktı, pencereye yöneldi gece yağmur yağmıştı sokak temiz ve pırıltılar içindeydi bütün toz ve kir yok olmuştu, güneş yeni bir güne gülümsüyordu, doğa ne kederde güzeldi, kuş sesleri huzur veriyordu, serçeler damların saçaklarından başını uzatıp neşe saçıyordu sokağın sakin sessizliğine, hüzün birden gördüğü rüyayı unuttu.
Yüzünü yıkadı saçlarını taradı ve günlük işlerine koyuldu.

Bir kova su aldı deterjan ekledi işine devam etti.
Birden aklına rüyası takıldı, yaşadığı şehre ilk geldiği yıllardı, beton harıma bir evin üstünde yapılmış bir odadan ibaret evini görmüştü rüyasında, teneke tavanlı ve hemen yanında daracık banyo ve tuvalet olarak kullanılan bir eki vardı, hayatının 10 yılını burada yaşamıştı, iyi kötü anıları vardı o yıllardan kalan.

Elindeki bezi yıkadı, toz almaya devam etti, düşünüyordu o günlerimde tozunu almam gereken eşyalarım yoktu, şimdi var neyi değiştirdi ki, diye içini çekti.
O gün de pasif bir hayatım vardı bu gün de. Değişen bir şeyler var, ama bu bana asla yetmiyor neden diye sorguladı kendini.

Lakin gözü yükseklerde falan değildi. O günlerini düşündü, yaşadığı barakayı ve mahalleyi, düşündü, evlendiği yıl alınan pazen entari giysilerini ve ayağında naylon terlikle dolaştığı, o günleri, gülümseyerek anımsadı, umurunda değildi, o günleri ve bu günkü orta halli aile yaşantısını da, umursamıyordu.

Bu dünyadan bir hiç olarak geçip gidişine üzgündü, bir hiç olmak ona göre değildi.
Aklında onu huzursuz eden idealleri vardı yüreğindeki başarma aşkı hiç eksilmeden duruyordu, onlara ulaşma imkânına sahip olamamıştı, ne hayat şartları uygundu, nede konumu, bunu nasıl değiştire bilirdi ki hayatı boyunca kafa yordu, lakin bir çıkış yolu yoktu.

Elindeki bezi hırsla sıktı lanet bez elime yapıştım kaldın, bu eller kalem tutmalıydı, yazmalıydı! Şu hayata bak hangi amaçla yaşama tutunduğuma bir anlam bile veremedim, diye düşündü hüzün.

Tekrar o günleri hatırladı, kucağında bebek sallarken, okula giden kızlara nasıl da imrenerek bakardı! Liseli kızlara, onlara arkadaş olmak için can atıyordu, ama o lanetler hüznü yaşlı kadın gibi gördükleri için aralarına bile kabul etmezlerdi, oysa henüz 20 yaşına basmıştı, ama orta yaşlı biri kadar olgundu.

Okumak arzusundan başka bir tutku süslemezdi hayallerini, ne bir sevgili nede sevgi, o sadece okumalıydı ki yaza bilsin, kafasında her gün bir hikâye canlanıp ölüyordu onları yaza bilseydi büyük bir yazar ola bilirdi. Kendisi bu dünyayı terk etse bile, fikirleri düşünceleri, İnandıkları hep yaşayacaktı, bir daha içini çekti hüzün, derinden ve öylesine bir of! Dedi.

Çünkü bu gün artık okumadığı için üzgün değildi.
Geçmişte kalan yılları düşündü, ilerleyen yıllar içinde gerçekleri anlamıştı, okumuş yazmış insanlara hayranlık duyduğu yılları düşündü, onların yanında kendini ezik mahcup bulduğu yılları, günü geldi onlarla arkadaş olmayı başardı ve hayalleri yıkıldı, bu arkadaşlarına sorular sordu ama yanıtını alamadı yoktu, aradığı yanıtları bulamadı çünkü.

Baktı ki bilgili diye umduğu insanlar kendinden çokta farklı değildi, oysa her okuyan yazan insan dünyada neler olup bitiyor, kim haklı kim haksız, adil olmak nasıl bir şeydir, insana nasıl saygı duyulur onların hakları nasıl korunur, kalplerini kırmadan barış içinde nasıl yaşanır, bunları çok iyi bildiklerini sanmıştı hayatı boyunca.

Aldığı cevaplar karşısında şok yaşadı, çünkü onların düşüncesi hiç okul görmemiş insanlardan farklı değildi, daha da bencil ve gereksiz bilgilere sahiplerdi, şaşkınlık içinde kalakalmıştı, hüzün.
Ve o günden sonra okusaydım adam olurdum sözüne hiç inanmadı, kendine şunu sordu, bu insanlar ne okumuştu okullarda!
Artık çok geç dedi hüzün artık çok geç. Geçmişe pişman olmak neye yarardı, yapa bildiklerimin en iyisini yaptım, geldiğim bu güne teşekkür ediyorum ve elimde olanlara minnettarım, bilginin yaşı ve sonu yok diye mırıldandı, gülümsedi HÜZÜN!

01 Mayıs 2012 4-5 dakika 3 öyküsü var.
Yorumlar (1)
  • 7 yıl önce

    Günün öyküsünü ve yazarımızı kutlarızud83eudd20ud83eudd20