İçli Kız
Sabahın ilk ışıkları belirmişti. Günaydın naralarını dinleyerek güne uyanmıştı, bugün yine her zaman ki gibiydi onun için değişik olan bir şey yoktu henüz hayatında. Anlaması belki de zaman alacaktı bazı şeyleri.
Sevgilisine günaydın mesajı göndermişti, çok seviyordu sevgilisi onu o da sevgilisini ama aşık değildi. Sadece seviyordu, sevmek ayrı sevmek ayrıydı onun gözünde. Farklı farklıydı sevgiler onun nezdinde.
Kızın aklında düşünceleri vardı, bir şarkı takılmıştı kulağına, onu dinlerken, üstünden çokta zaman geçmemiş biri gelirdi aklına. Dinlerdi şarkıyı, iç geçirirdi, sanki hasret çekerdi ona. Sevgilisini özlemediği kadar onu özlüyordu sanki âşık olamadığı sevgilisine karşı hissetmediği sevgiyi ona karşı hissediyordu değişik duyguların sebebi işte o kişide saklıydı. Aklı neden ondaydı, neden onu düşünüyordu, gülen yüzü aklına gelince içinde neden kıpırtı oluşuyordu, hep nedenlerin peşindeydi bu kız. Kalbine baktığında bir kenarda sevgilisi dururken, neden diğer kenarında da o duruyordu. Acaba insan iki kişiye birden kalbinde yer verebilir miydi? Bilinmez çıkmazın tam ortasındaydı bu kız. Çaresizce sevgilisinin güzel sözlerine gülümsüyordu.
Yemeğini yiyordu şimdi, radyoyu açmıştı, seviyordu yemek yerken müzik dinlemeyi. Bir şarkı başlamıştı dinliyordu şarkıyı. Sözlerine kulak vermişti şimdi.
Ne bir ses ne de haber gelmiyor artık senden
Öylece kalakaldım da deli hasretinle ben
Bir yabancı selamı ile hüzünlere daldım.
Kendi ellerimle ben beni kederlere sardım
Sonunda bir oyuncak kara sevda aldığım senden
Yani değişmedim hala, öyle biraz çocuk kaldım.
Gözleri yaşla dolmuştu, kalbinin sesini bastıramıyordu. Az sonra hıçkırıklar duyuldu bu içli kızdan. Üzüldü, hüzün kaplamıştı şimdi etrafı. Elleriyle yüzünü kapatıp hıçkıra hıçkıra ağlamıştı...
Çok geçmemişti zaman içeriye sevgilisi girmişti, kıza ne olduğunu soramadan kız sakin bir şekilde ayrılmalıyız demişti. Sevgili ne olduğunu anlayamamıştı, binlerce soru sormuştu hemen ardından, fakat kızdan tek kelime bile çıkmamıştı. Söylediği tek şey ayrılalım, böyle olması daha iyi. Sevgili ne olduğunu anlayamadan peki demişti. Tamam, senin üzülmene dayanamam dediğin gibi olsun. Kız ise teşekkür ederim demişti ve gitmişti.
Kız bilse de sevdiğinin onu sevmediğini, kendisini sevenle birlikte olamamıştı. Bunu ona yapamamıştı. Sevgiliyi boşa oyalamak istememişti ve yine bir şarkı başlamıştı uzaktan, sözleri sanki o şarkının devamı gibiydi...
Yok, öyle el gibi durma gül biraz
Sana gülmeler yaraşır.
Yok, öyle güz gibi soğuk olma
Güz ayrılık taşır.
Kız şimdi soğuk, bumbuzdu, gülmelerin ona yakıştığını bilse de elinden gelmiyordu gülmek, hala hasretlik vardı içinde. Sevmediğini bile bile âşıktı ona, acı çekeceğini bile bile, kalbine söz dinletemiyordu. Anlaşılan insan ne kendini sevenle ne de kendi sevdiğiyle mutlu olabiliyordu. Bu aşklar sadece karşılıklı olduğunda güzeldi. Karşılıklı aşk mutluluk, karşılıksız aşk intihar sebebiydi.
İlk ilk....
01.02.11
Salı
23.30