İhtiyar ve Çocuk

İhtiyar bu zamandan epeyce önceydi diyerek başlamıştı sözlerine ve onu can kulağıyla dinleyen ufaklığında başını okşamayı unutmuyordu. Yaşlı adamın sanki dillinde ki mühür bir anda kırılıvermişti de hızlı hızlı bir daha susmak istemeksizin anlatıyordu ve biliyordu da yanındaki ufaklığın onu gayet iyi anladığını zaten susmasının da nedeni anlaşılmamak değil miydi?ufaklık daha küçük olduğundan dolayı olacak ki ihtiyardan bir masal dinlemek istedi bunu duyan yaşlı adam ilk olarak şaşırır ilk kez biri kendisinden bir masal dinlemek istemiştir ilk olarak biraz düşünür acep ne anlatsak ki anlatmasına anlatalım da becerebilecek miyiz ki diye sonra yanındaki bir bardak sudan yudum alır ses tonunu ayarlar ve başlar anlatmaya
-bak evlat bundan çok önce masallar gerçek gerçekler masal iken bu olay gerçekleşmiş ve gerçekler ile masallar yer değiştirmiş şimdi ki halini almış yani
-ne olmuş peki der çocuk merakla. İhtiyar elini çocuğun başını okşayarak gülümsemiş.
-bilirsin kırmızı başlıklı kızı masallardan tanıyorsundur çok güzel zeki bir kız değil mi işte aslında bu kız da gerçekmiş zamanında ve yine aynı güzellikte aynı zekilikteymiş ama öyle bir acısı varmış maalesef büyük annesi hasta ve yalnız yaşarmış tabii sık sık bizim kız ziyaretini eksik etmiyormuş ama ne yazık ki büyük annenin evi ormanlığın içinde olduğundan karanlık basmadan gitmek zorunda kalıyormuş işte böyle günlerden bir gün yine bizim kız ziyarete gitmiş ve büyük annesinin git gide kötüye gidişine tanık olmuş bir kez daha. Karanlık basmasına karşın büyük annesini yalnız bırakmak istememiş. Ona yanında olduğunu onu çok sevdiğini her dakika her saniye anlatmış ve artık ayrılık saatini geldiğini de söylemiş hüzünlü bir sesle ama yaşlı kadın gitme dercesine sıkıyordu kızın o nadir elini ama gitmesinin şart olduğunu da biliyordu büyük anne ve hoşçakal kızım dedi titrek bir sesle.Kız da ormanın derinliklerine doğru ilerlemeye başladı ama karşılaştığı şirinlerle,Bremen mızıkacılarıyla da sohbet etmeyi es geçmemişti her biriyle öpüştü dertleşti ve vedalaştı ama ormanda git gide karanlığa gömülüyordu az biraz da kırmızı başlıklı kızın içinde korkuda oluşmaya başlamıştı ve birden bir çığlık kuşları kaçıran yaprakları savuran bir çığlık sanki o anda bir aydınlandı bir karardı orman orada ki tüm kahramanlar susuverdi hepsi de aynı şeyi düşünüyorlardı.Kimindi bu çığlık acaba yok yok olamaz diyorlardı.bir an teredüt ettikten sonra koşmaya başladılar çığlığın vatanına doğru geldiklerinde gördükler şey yutkunmalarını bile engellemişti.Yerde öylece uzanan yüzündeki korkunun ifadesi hala silinmemiş olan kişi kendi arkadaşlarıydı bizim tanıdığımız kırmızı başlıklı kız idi.Kendi kanı içinde pelerinine sarılmış sanki masumca uykuya geçmiş gibiydi.oradaki herkes susuyordu şirinler Bremen mızıkacıları yedi cüceler hepsi susuyordu ve duyanlarda gelmeye devam ediyordu bir tören yapılacaktı elbette ki ve o kadar kalabalıktı ki töreni bizim güzel kızın aklına gelen herkes ordaydı.
-kimler vardı peki tanıdıklarımda var mıydı törende diye sordu çocuk.
-tabii olmaz mı sen tanımaz mısın keloğlanı pembe panteri pamuk prensesi yedi cüceleri cin aliyi hepsi ordaydı dedi ihtiyar ve ekledi:
-Bu törende herkes susuyordu sanki kendilerinden utanıyorlardı yardım edemedikleri için yakınıyor kötülüğün kazandığı içinde perişan durumdaydılar ve anladılar ki masal kahramanları bu hayatta yaşayamayacak kadar iyi bu yüzden hep birden masallara dönmeye karar verdiler daha fazla arkadaşlarını kaybetmemek için ve masalımsı bir zaman geçirmek için geri döndüler masallarına ve o günden beri masallardan tanırız biz onları orda mutlu mudurlar bilemem ama biz onları okudukça ve dinledikçe çok mutlu oluyoruz
Bu arada çocuğun gözlerindeki yaşı gören ihtiyar çocuğa mendilini uzatarak al bakalım dedi ve gel sana güzelce bir soğuk bir şeyler ısmarlayayım ordan da ver elini lunapark anlaştık mı diye sordu ihtiyar. Çocukta bu teklife karşılık olarak ihtiyara sarılarak cevap verdi.

29 Ocak 2009 4-5 dakika 2 öyküsü var.
Yorumlar