İki Kalp Arasında
Bin bir türlü tarifi vardır aşkın. Kimisi için alınamayan nefes, kimisi için bozulan kalp ritmi, kimisine ise karın ağrısıdır. Ama ben tarif edemiyorum. Öyle bir çelişki içinde kendi içimde paramparça olan ruhumu büyük aşkımla düzeltmişken gerek duymuyorum.
Üniversitenin ilk zamanlarıydı. İlkay pansiyonda kalıyordu o sıra. Çok fazla içli dışlı olmamıştı kimseyle. Kendi halinde partiden tanıdıklarıyla takılıyordu daha çok. Pansiyondakiler için biraz fazla gizemliydi. Uzun saçları, her gün kapıdan arabayla alınması, pansiyona sadece yatmaya gitmesi onu gizemli kılmıştı. Herkes merak ediyordu bu kim diye 1 ay sonunda pansiyondakilerle sohbeti ilerletmeye başlamıştı. Her gün okul-pansiyon-çarşı üçgeninde gidip geliyordu.
Sınıfta da pek kimseyle muhabbeti yoktu. O sıra bir tek Bayram ile takılıyordu. Tek sohbeti onunlaydı okulda. Ama sınıfta uzun saçı ve mavi gözlerinin dikkat çektiği biri daha vardı. Betül .. Betül 1.60 boylarında yeşil gözlü, sarı saçlı güzel bir kızdı. Çok çabuk insanlarla kaynaşabiliyodu, sıcak kanlıydı.
Bir gün geldi mola sırasında İlkay'ın yanına oturdu, selam verdi. Aralarında güzel bir muhabbet başladı. Bir sonra ki mola da İlkay onu kantine davet etti. Birer kahve alıp tavla oynamaya başladılar. İlkay oyunu bilerek Betül'e vermişti. Biraz centilmenlik biraz da bir sonra ki buluşma için neden arayışından. Mola bitti, derse çıktılar. Önde beraber oturuyorlardı. Hoca rahatsız olmasın diye kağıda yazarak iletişim kuruyorlardı. İlkay onu o akşam için tavla rövanşına davet etti ve haberleşmek için telefon numarasını aldı. Ders bittikten sonra pansiyona döndüler. Akşam saat yedi suları İlkay, Betül'ü aradı davet etti. Fakat Betül, o akşam işi olduğunu ama hafta sonu için söz verdiğini söyledi, kapattılar. İlkay heyecanlanmıştı. Nedenini anlayamadı.
Hafta sonu geldi çattı. İlkay buluşmadan önce çarşıya giderek tıraş filan oldu. O sırada partiden tanıdıklarıyla oturup Betül'ü bekliyordu. Betül yaklaştığını mesaj atınca İlkay onu yarı yoldan karşılamaya gitti. Yoldan onu alıp kafeye geçtiler. Birer meyve suyu ve tavla aldılar. İlkay bu kez oyun vermedi Betül'e. Güzel bir gün geçirdikten sonra İlkay, Betül'ü kaldığı pansiyona bırakıp, kendi pansiyonuna geçti. Artık her gün beraber oturuyorlar, her şeyi beraber yapıyorlar, her gün saatlerce telefonla konuşup mesajlaşıyorlardı.
O sıra da İlkay'ın pansiyondan yakın arkadaşı İpek vardı. İlk tanışmaları pek parlak olmamıştı. İpek'in astımı onları ilk konuşmalarında yolda karşılamıştı. İlkay bunun kendi suçu olduğunu düşünerek ona çok yakın davranıyordu. Kimi zaman bir baba, kimi zaman bir abi, kimi zaman bir sırdaş.
İlkay karmaşık duygular içine girmeye başlamıştı. Betül'ün bir sevgilisi olduğunu bilmesine rağmen ona karşı elinde olmadan bir şeyler hissetmeye başlamıştı. Artık bu duygu iyice kendini açığa vurmaya başladı. İlkay kendine ne kadar inkar etse de bu durum onu içten içe yiyordu.
Artık Betül'e daha mesafeli davranmaya başlamıştı. O sıra vaktinin çoğunu İpek'e harcıyordu. İpek o kadar iyi kalpli ve saftı ki, İlkay onunla geçirdiği vakitten zevk alıyordu. Bir gece Ozan, İpek ve İlkay pansiyonun çardağında geçtiler. İlkay gitarla bir şeyler çalıyordu. O sıra Gizem geldi ve eşlik etmek istedi. Hep beraber güzel bir gece geçirdiler. Ertesi gün Gizem, İlkay'a İpek'le aralarında bir şey olup olmadığını sordu. ?Hayır' cevabını alınca şaşırdı biraz. İlkay'a; ?Bakışların öyle demiyordu ama' deyince İlkay şaşırdı. Kafası karışmıştı biraz. Ama vakit geçtikçe İpek'e karşı olan duygularının sadece koruma amaçlı olmadığını fark etmeye başlamıştı.
Kafası iyice bulanmaya başlamıştı. Bir yanda Betül, diğer yanda İpek. Ne yapacağını, kime karşı ne hissettiğini bilemiyordu artık. İpek'e karşı bakışları iyice değişmişti. Betül'le ise artık sadece merhaba merhabaydı. Gizem, İlkay'ın aslında İpek'i sevdiğini, Betül'e karşı olanlarınsa bir hoşlantı, bir hayranlık olduğunu fark edip İlkay'a anlattı. İlkay artık biraz daha netti ama İpek'le nasıl olacaktı. Hem iyi arkadaşı hem de kötü bir ilişkiden çıkmıştı.
Gizem, her gün İpek'le konuşuyor, onu İlkay'a yakınlaştırmaya çalışıyordu. Çabaları sonuç verdi ve İlkay'a artık ondan teklif beklediğini söyledi. Fakat İlkay cesaret edemiyordu. Hem duygularından tam emin değildi hem de reddedilme korkusu vardı.
Bir akşam pansiyonun kafesinde oturmuş düşünürken İpek geldi yanına oturdu. Müzik dinliyorlardı. O sıra güzel bir şarkı çalmaya başladı ve İlkay'ın dudaklarından bir anda cümleler dökülmeye başladı. Açılmıştı orada İpek'e. İpek bu güzel teklifi düşünmeden kabul etti. 12.12.13 .. İkisinin de mutluluğu yüzlerinden okunuyordu. Her gün el ele geziyorlar, çocuk gibi davranıyorlardı. Ama ters giden bir şeyler vardı. İpek yapamayacağını düşünüyor, İlkay ise her gün Betül'ü gördükçe duygularında karmaşıklık yaşıyordu. Yine de ne olursa olsun, İpek'i üzmemeye kararlıydı. Herkesle arasına mesafe koymaya başladı. Başta Betül ile. Artık konuşmuyorlardı. Tamamen bitmişti aralarında ki her şey ama Betül'ün tavırlı bitirişi İlkay'a biraz dokunmuştu.
O günden sonra kendini tamamen İpek'e adadı. Hergün hediyeler alıyor, onu mutlu etmek için çabalıyordu. Artık ikisi de duygularından eminlerdi. Özellikle İlkay, kendini büyük bir buhrandan çıkmış gibi hissediyordu. Öyle ki 14 Şubatta arkadaşlarının da yardımıyla İpek'e sürpriz söz töreni hazırlamıştı.,
Zaman geçtikçe birbirlerine sımsıkı sarılıyorlardı. Bu durumu gören İpek'in annesi, karşı çıktığı bu ilişkiye onay vermiş ve o da günden güne İlkay'ı sevmeye başlamıştı.
Artık onları kimse ayıramazdı. Mükemmel ve herkes tarafından kıskanılan, bir İpsala efsanesi olan büyük aşkları vardı. Geçen günlerde 6. aylarını doldurdular. Bütün bir ömürlerini beraber geçirmek için söz verdiler birbirlerine. Ha Betül mü ? O da buldu kendine bir sevgili. Akibetleri nedir bilinmez ama kimse bir Doktor(İlkay)'la Süslü(İpek) kadar mutlu olamayacaktı ..
Güzel bir aşk hikayesi belli ki bir dolu yaşanmışlıklar hayattan. Tebrikler diyelim...👍