iki yanlış
'İki yanlış,bir doğru etmez..'
Aslında hayalimdeki büyük aşk böyle değildi;kimseyle paylaşamayacağım sevgili olmalıydı ve beni benim onu kıskandığım kadar kıskanacak biri..Hiç bir zaman 'nasılsa sonu gelecek' düşüncesiyle başlamamalıydık..
Öyle oldu işte...Üstelik istesem de istemesem de sonu gelecek..
Sabah saat 9 sularında uyanıp üzerini giyindi bir hızla.Yolculuğa çıkıyordu sonuçta ve yola erkenden çıkmak her zaman iyiydi onun için.Eşyalarına son bir kez göz attı,unuttuğu bir şey var mı diye.Yoktu.Onunla gidecekti.'O';evli,çocuklu,otuz yaşlarında,sevimli,çekici biriydi.'O'nun suratına her baktığında gözlerinde adamın karısını ve çoçuklarını görüyordu Müjgan.Elinde olsa hemen 'O'nu terk eder ve evli biri ile yaşadığı ilişkiden dolayı utanç duyar,günlerce evden çıkmazdı.-Evden dışarı çıkmamak Müjgan için en büyük ceza idi-Ama elinde değildi çünkü ona aşıktı...Ve 'aşk' denilen meret şey yanlış zamanda,yanlış kişiyle,yanlış yerde bulmuştu yine Müjgan'ı..Her ne kadar evli biriyle şimdiye dek ilişkisi olmadıysa da buna benzer sıkıntılı ilişkiler yaşadığı için içinde olduğu durum onu sıkmıyordu.
Artık evden çıkmaya hazırdı.İçinde birazcık heyecan birazcıkta korku vardı.Sonuçta ilk kez onunla yolculuğa çıkacak,dört saat boyunca arabanın içinde aynı havayı soluyacak en önemlisi de yalnız kalacaklardı..Evden çıkıp taksiye bindi,buluşacakları yerde indi.Tahmin ettiği gibi kuytu bir yer değildi buluşma yeri.Sanki karısına veya tanıdıklara nispet yapar gibi ulu orta bir yerde aldı arabasına Müjgan'ı.Durumdan dolayı şaşkındı Müjgan tabii..Ama severdi oda riskli işleri nasılsa.Hoşuna gitti.Honutluğunu göstermek amaçlıda yanağına sulu bir öpücük kondurdu.'O' hiç beklenmeyen bir şekilde tepki vererek 'millet görecek ne yapıyorsun ?!' diye gürledi.Müjgan ikinci şaşkınlığıda mideye indirip 'herkesin görebileceği bir yerde buluştuk zaten?' dedi.'O' sadece kaşlarını çatıp sert bir u dönüşü yaparak yola çıkmakla yetindi.Müjgan'da suratına umursamaz maskesini takıp içten içe 'yanlış bir şey mi yaptım acaba?' diye kendini yemeğe başladı.'O' bunun farkında bile değildi tabi.Yaklaşık on beş dakika sonra vitesteki elini kaldırıp Müjgan'ın eline dokundu.Daha sonra da Müjgan'ın eli vitese,O'nun eli ise Müjgan'ın elinin üzerine.Bir süre daha konuşmadan yola devam ettiler.'Bir sıkıntısı olmalı' diye geçirdi içinden Müjgan.Ama dinlemekte istemiyordu.Karısıyla tartışmış olabilirdi.Evet..Karısı...Bu kelimeden nefret ediyordu.Karısı...
'İçerisi sıcak değil mi?Klimayı açabilirim eğer istersen' dedi şefkatli bir ses tonuyla adam.Müjgan olur der gibi kafa salladı.Gözleri,önünde yılan gibi uzayan yola dalıp gitmişti.Müjgan'ın üzerindeki kırgınlığı farkeden adam 'az evvelki tepkim için üzgünüm'diyebildi hiçte içinden gelmeyen bir ses tonuyla.'Boşverrrr...' dedi Müjgan'da.-kendini bu kadar önemseme,benim canımı sıkabilecek kadar önemli değilsin-der gibi.
Bu iki inat karakter nasıl birbirini bulmuştu ki?Bazen bunu düşünürdü ikiside...
Müjgan;güzel denilebilecek bir kızdı.Alımlıydı da.Uzun sarı saçları omuzlarına düşüyordu.Bal rengi gözleri ve elma yanaklarıda ona biraz çocuksuluk katıyordu,aynı zamanda çekicilik.
Sessizliği bozan adam sırf konuşmak olsun diye gözlerini yoldan ayırmadan Müjgan'a 'yani şimdi biz neyiz?Daha doğrusu sen benim neyimsin?' dedi.Cevabını adı kadar iyi biliyor,ama cevabını Müjgan'dan duymak istiyordu.Çünkü Müjgan'ın canını acıtacak bir soru sorunca suratı 'çaresizlik ve hüzün'doluyor,bu surattan adam zevk alıyordu.Müjgan soru karşısında gözlerini hızla geçtikleri yol kenarındaki ağaçlara çevirerek 'sevgilin..'dedi hemen ardından da hafif tehditkar biraz da acınılacak bir ses tonuyla 'değil miyim?' diye sordu.Aldığı cevaptan hoşnut olmayan adam 'sevgilim mi?' dedi midesi bulanırmış gibi.'Sevgilin olmam için benim evli olmamam gerekirdi değil mi?Başka bir şey deniyor sanırım buna,kitap okuyan sensin,sen bilirsin ne dendiğini..Ben okumadığımdan bilemiyorum'dedi.Son cümle aşırı okuma isteği ile yanan ama imkanlarını kaybetmiş olan,pişmanlık dolu bir tondaydı.Öncekilerse Müjgan'ı incitecek tonda.Müjgan,adamın ne yapmaya çalıştığını anlamış gibiydi.Canını sıkmak istiyordu belli ki.Gözlerini adamın göz kapaklarına çivileyip bir saniye olsun gözlerini yoldan ayırmasını bekledi.Farkeden adam Müjgan'a baktı arabayı yavaşlatarak.Tam o sıra da 'METRESİNİM' deyiverdi.Arabanın içini buram buram pişmanlık,hüzün,acı ve garip bir zevk kokusu doldurdu.Bu kokulara dayanamayan Müjgan camları açtı.Adam,aldığı cevaptan sonra konuşmadı.Müjgan da öyle.Yaklaşık otuz dakika sessizce gittiler.Müjgan şarkılar mırıldanıyordu.İçinde bulunduğu ruh halinden tamamen farklı olan neşeli şarkılar.Kadının,aslında ağlamak istediğinin farkındaydı adam.Müjgan'ın bu kendini ele vermemeye çalışan hallerini seviyordu ya en çok..Bir de ona sahip olmayı..-her fırsatta-
Araba yavaş yavaş yolun kenarındaki göl tarafına saptı.Oysa ki dümdüz gitmesi gerekiyordu.'Yanlış yöne gidiyorsun!!' diye bağırıverdi bir anda Müjgan.'Yapma yaa..'dedi gevşek gevşek adam gülümsemeyle.İşte bu hınzır gülüş ortamdaki tüm hüznü dağıtıp içeriye arzu doldurdu.Adam arabayı göl kenarına parkedip Müjgan'ın boynuna bir öpücük kondurdu.Hoşuna giden bu öpücüğe karşılık oda ellerini adamın vücudunda gezdirip dudaklarını uzun uzun öptü.Evet..İpler burada kopmaya başlamıştı ki,koca ateşi tek çalışta söndürebilecek telefon girdi araya.Adam suratını sinir ve hoşnutsuzlukla buruşturup ekrana baktı.'Karıcığım'.
Müjgan bir iç çekişle uzaklaştı adamın sıcak ve biraz da terli olan vücudundan.
'Efendim?!' Adam biraz sert konuştu karısıyla tabi sadece bir kaç saniye.Daha sonra aklına onu aldatmış olduğu gelmiş olmalı ki,sesi yumuşadı.
'İş görüşmesine gidiyorum karıcığım.Beni merak etme,geç dönerim muhtemelen..Hoşçakal.'
Telefonu kapatıp Müjgan'a baktı.Devam edelim der gibiydi bakışları.Ama Müjgan'ın tüm hevesi kaçmıştı.-Bir süreliğine-
Adam bir açıklama gereği duymuştu nedense ilk kez.'Bu şekilde konuşmak zorundayım onunla.Biliyorsun,karım o benim.Ve onu seviyorum.' aslında cümleleri bitmiş gibi konuştu.Hemen ardından da devam ettirdi.'Ama seni de seviyorum.Bilirsin işte.' dedi.Havayı yumuşatmak içinde kendini zorlayıp espri bile yaptı.'Eh,aslında ben diyorum ki seni de imam nikahlıyım.Diğer karım ol.Ne olur sanki?İstemez misin?' diyerek kahkahayı patlattı.Müjgan'ın yüzünde değil kahkaha,tebessüm izi bile yoktu.Adam kendini susturdu hemen.Artık Müjgan'a dokunası yoktu.Sadece hız yapmak istiyordu arabasıyla.Hiç bir şey düşünmeden.Sadece hız.'Gidelim istersen' dedi sıkıntılı bir sesle adam.'Olur' buda pek neşeli bir ses sayılmazdı.Hızla yola çıktılar.Müjgan konuşmak istiyordu.Nereden başlayacağını bilmiyordu ama ağzından bir kaç kelime uçmuştu bile.'Ben senin ne yaptığını ve ne yapmak istediğini anlayamıyorum.'
'Ben de seni.' diyerek kestirip attı.Ama Müjgan konuşmakta ısrar ediyordu.'Neden yanımdasın şu an?' Adam bu soruya cevap verecek gibi ağzını açtı ama konuşamadı.İçinden cümleleri toparlıyor gibi göründü bir kaç saniye.'Çünkü...Sana dokunmak hoşuma gidiyor.'diyebildi.Bu cevap Müjgan'ın o kadar midesini bulandırmıştı ki,adamın suratına tükürüp arabadan inmek istedi.'Dur kenarda' dedi sakin ama kendinden emin bir ses tonuyla.Adam gülmeye başladı.'Ne o?Sana dokunmanın neyi kötü ki?Buna mı kızdın bebeyim?' dedi.Müjgan daha da sinirlenmişti.'Durdur arabayı dedim!'
Müjgan'ın gerçekten sinirlendiğini anlayan adam ciddi bir tonda 'burada inip hiç bir yere gidemezsin.Kaybolursun.Eminim nerede olduğumuzu bile bilmiyorsundur.Eğer arabamda olmak istemiyorsan seni gitmek istediğin yere götürecek otobüs terminaline bırakırım.' dedi.Özür bile dilememişti az evvel söylediklerinden dolayı.Müjgan 'tamam' dedi.Kaşları çatılmış,gözleri yola kenetlenmişti.İçinden 'neden bu gerizekalıyla yolculuğa çıkıyorum sanki' diyerek sinirlendi kendine.
Otobüs terminalinin oraya yaklaşan adam yavaşça arabayı parketti.Arabadan inip bir otobüs şoförünün yanına yaklaştı.Bir şeyler söyledi ve kafasını tamam der gibi salladı.Arabaya binip 'İnebilirsin.Karşıdaki otobüs beş dakika sonra kalkacakmış.'dedi donuk bir sesle.Müjgan tam ortadan çatlamıştı şimdi.Biri dokunsa kırılacak,hüngür hüngür ağlayacaktı.Hiç böyle olacağını düşünmemişti.Bir kaç saniye adamın yüzüne baktı,hiç bir duygu belirtisi yoktu yüzünde.'Peki'diyerek arabadan indi.Arka koltuktan bavulunu aldı.Kapıyı sertçe kapattı ve otobüse doğru hızlı adımlarla ilerledi.Arkasına bakmamalıydı.Artık kesin olarak bitmişti ilişkileri.Bu kadar vurdum duymaz bir adam olamazdı.Hem evliydi de zaten.Müjgan artık biriktirdiği yaşları tutamadı ve hüngür hüngür ağlamaya başladı.Otobüse binince salya sümük birbirine karışmıştı.Otobüsteki diğer kişiler Müjgan'a bakıyor,neden ağladığına dair kendi kendilerine senaryo üretiyordu.
'Sevgilisinden ayrılmıştır,ne diye ağlayacak yoksa?'
'Evden kaçıyor herhalde,pişman olmuş daha otobüse biner binmez.Ah gençlik işte'
'Biri ırzınamı geçti acaba?Ne diye ağlıyor bu kadar?
'Ailesinden birini kaybetti heralde.Üniversiteliye benziyor.Memlekete gidiyor işte belli.Zavallı kız.'....
Müjgan hepsini duyuyor,hepsine inat daha fazla ağlıyordu.Az sonra gürültülü ağlaması,kısık hıçkırıklara dönüştü.Sonra da tamamen sesi kesildi.Otobüs yola çıkmıştı.Adam çoktan gitmiş olmalıydı çünkü araba yoktu.Müjgan ilk kez bu kadar incinmişti.Gideceği yere yaklaşık bir saat kalmıştı.O bir saat uyumayı denedi.Başardı da...
İndiğinde hayatına yeni bir sayfa açmış gibi hissetti kendini.Artık metres değildi.Kimsenin yuvasını bozmuyordu.Temizlenmişti sanki.Biraz kırgınlık vardı üzerinde ama uzun zamandır ilk kez kendini bu kadar hafif hissediyordu.Hızla otellere ve pansiyonlara baktı.En uygun ücretli olan yeri kiraladı.Tek istediği yalnız kalmaktı.Kafasını dinlemek.Camın dibindeki yatağa kafasını koyar koymaz kapı çaldı.'Sadece kafa dinlemek istiyorum' diye mırıldandı Müjgan.'Kim o?' deme gereği duymadı.Pansiyon sahibiydi muhtemelen.Kapıda bıyıkları yeni çıkmaya başlayan bir çocuk;elinde koca bir gül demeti ve küçük bir kutuyla sırıtıyordu.Müjgan elindekilere baktı önce.Sonra suratında koca bir gülümsemeyle 'bunlarda ne ufaklık?' dedi.Çocuk hızlı konuşuyordu.Bir an evvel gitmek ister gibi.'Ne bileyim abla ya.Şu abi bana para verdi.Bunları buraya getirmemi istedi.'dedi şaşkınlıkla.Kafasını kaldırıp yola bakınca adamın arabasını gördü.Otobüsü takip etmiş olmalıydı.Müjgan o kadar sevindi ki,sevinçten gözleri doldu ve yavaş yavaş boynuna aktı.Adam arabayı park edip Müjgan'ın bir oda bir salondan oluşan küçük evine girdi.Kapıyı örtüp sıkı sıkı sarıldı Müjgan'a.'Özür dilerim sevgilim..' dedi.Çok içten bir sesle.'Özür dilerim..'
Bir kaç dakika sarıldılar.Sonra yatağa girip,bütün günün hıncını alırcasına seviştiler.Gece yarısına kadar yatakta kaldılar.Gece yarısı karınlarının acıktığını farkedip çorbacıya gittiler.O kadar mutlulardı ki.İlk kez.Bunun tadını çıkarıyordu ikiside.Müjgan'ın aklına çorba içerken adamın karısı geldi.'Karın merak etmiştir seni.Dönsen iyi olur.'dedi biraz üzgünce.Adam Müjgan'ın yanağını okşayıp 'merak etme sevgilim,gelmeyeceğimi söyledim.' dedi.Müjgan bir kere daha mutlu oldu.Yanağına öpücük kondurdu.Yemekten sonra bir kaç bira alıp sahile indiler.Elele saatlerce şarkılar söyleyip içtiler...O sırada gökyüzü yıldızlarla sevişiyordu.
Sabaha karşı pansiyona gidip sızdılar.Saat on gibi adam uyandı,Müjgan'ı uyandırmadan öptü ve küçük bir kağıda 'gitmeliyim,her şey için teşekkürler-' yazdı.Sonuna 'sevgilim' yazması gerektiğini düşünüyordu yani Müjgan'ın bu hoşuna giderdi.Ama yapmadı.Böyle güzel günler geçirdikçe Müjgan'ın ümidi artacaktı.Hatta günün birinde karısından boşanmasını bile isteyebilirdi.Tüm ümitlerini yıkması gerekirdi.Müjgan adamı 'şerefsiz' olarak bilse daha iyiydi...Yeter ki adamın Müjgan'ı deliler gibi sevdiğini bilmesin.Notu devam ettirdi.Sonuna büyük harflerle 'KÜÇÜK OROSPUM (metresim)' yazdı.Bunu yazarken içinden ağlıyordu resmen.Son kez Müjgan'a bakıp dudaklarını kımıldattı sessizce.'Seni çok seviyorum Müjgan,affet beni ne olur.'
Kapıyı kapatıp usulca çıktı evden.Yol boyunca çocuklar gibi ağladı.Karısından nefret ediyordu.Bir ömrü onunla geçirecekti sırf oğlu için.Ayrılabilirdi aslında.Ama ailelerin ikiside buna karşı çıkacaktı.O nedenle bu fikri hemen aklından silip attı.
Bir kaç saat sonra Müjgan sırıtarak uyandı.Çok mutluydu.Yanına baktığında adam yoktu.Kalkıp tuvalete baktı.Yoktu.Dışarıda dolanıyor olabilir diye kendini avutmaya çalıştı.Hemen telefona sarıldı.Telefon ikinci kez çaldığında gözüne küçük kağıttaki not ilişti.Telefonu kapatıp olduğu yerde dona kaldı.Üç kez okudu notu.'Gitmeliyim,her şey için teşekkürler KÜÇÜK OROSPUM (metresim)' Dünya bir kere daha yıkıldı başına Müjgan'ın.Bir kere daha öldü.Gözlerinden yaş akmıyordu.Sadece 'ben değilim,bu ben olamam.bana ne oldu..'gibi şeyler mırıldanıyordu.Sesi titriyordu.Delirmiş gibi.Otobüsten inince temizlenen sayfası simsiyah mürekkep olmuştu şimdi.Pansiyondan çıkıp evin beş yüz metre ilerisindeki uçurum parka gitti.Burada bir kaç bank vardı.Manzarasıysa sadece dev uçurum.Bir kaç çocuk dışında kimse yoktu orada.Çocuklara bakıp 'belki benim de sizin gibi çocuklarım olurdu.Olmadı ama-' dedi ağlamaklı halde.Çocuklar Müjgan'a bakıp 'deli lan bu kadın' diyerek güldüler.Müjgan'da çocuklara sevgiyle bakıp tebessüm etti.
Bir adım attı,bir adım daha.Ve bu son.
Bir adım daha...
Şimdi Müjgan'ın bedeni kayalıklarda kanıyla temizleniyordu..
Adamsa henüz her şeyden bir haber,aklında Müjgan,yanında karısı ve oğlu seçim yapmaya çalışıyordu.Halbuki,tek şıkkı kalmıştı artık.O sırada gökyüzü bulutlara küfrediyordu.
Sürükleyici bir öykü okudum.Anlatımın tek kelimeyle süper👍👍👍
Başarılarının devamını diliyorum.