İmza
Ölüm sessizliğine bürünen insan kaynakları ofisinde,müdür bey her zamanki gibi derin düşüncelere dalmış,ders çalışmak istemeyen öğrenci gibi kalemlerle oyalanmaktan geri durmuyordu.Bilgisayarının ekranındaki manzara karşısında dalıp gitmişti ki,yardımcısının sesiyle irkiliverdi:
- Efendim,şuraya imza atar mısınız?
- Ne imzası?
- Dün iş görüşmesine gelen kadının dosyasına.
- Sen at!
- Aman efendim,nasıl olur,suç bu biliyorsunuz.
- İyi ,atma o zaman.
- Ama işe girişini bugün yapmam lazım ki yarın iş başı yapsın.İşe çok ihtiyacının olduğunu,borçlarını ödemekte zorluk çektiğini söylerken siz de yanımızdaydınız.
-Daha ne anlattı sana?
- Eşinden ayrılmış.
- Başka...
- Kimi kimsesi yokmuş.
- Başka...
- Bir çocuğu varmış onu da yatılı okula vermiş.
Aradan on dakika geçmeden yardımcısı yine sordu:
" Efendim,Zeynep hanımın işe girişini yapayım mı yapmayım mı?"
"Sana bırakıyorum,"dedi müdür bey ve ekledi: "On iki yıl önce bir imza atmıştım hala pişmanım ve aynı pişmanlığı yeniden yaşamak istemiyorum."
"Eski eşimdi."diyemedi ama başını duvara doğru çevirmeye çalışırken yüzünden her şey okunuyordu.