İnfaz Sabahı - Gerçek Bir Hikayedir

(Düşüncelerine gem vurulmuş, ölümle yüzleşenlere)

Hava pek kasvetli, yağmur yağdı yağacak.
Kara bulutlar sanki kümeler halinde taş medreselerin üstüne nefretini kusacak gibi kara; kapkara.
Önceden suçları hazırlanmış bir yiğit yatar içerde.
"Hakim" gibi duran beyinsiz, Allah indinde hükümsüz bir mahkeme kararı.
Yutkunarak kader mahkumuna yaklaşan bir emir kulu..
--- Hazırlan sabaha dogru...
Terlemiş parmaklarında kehribar tespihi daha bir sıkı kavrar.
Buğulanmış gözlerle bakarken ulakçıya, dudaklarında bir name dökülür.
---Allah büyüktür!
"Kanun, tüzük, yönetmelik, kararname, talimat, tebliğ, içtüzük, genelge"...
---Kes!
Ne sevdaya edilen candan yeminler, nede hüzün karası yorgunluklar...
Tavana sıkışmış, bir Ülküye tutkun hayatların sessiz çığlıkları var ortada.
Birbirlerine bakakalırlar.
Yağmur döverken tenekesi bol mapushanenin üstünü, yoldaşları sarar yolcunun etrafını.
"Henüz zembereği boşalmadı bu tatlı canın. Eminim! herşey Allahdan"
Bir isyanın sade sükutu gibidir haykırışı.
Dışarda vaveyla koparken, hoyratca esen deli rüzgarın ıslıkları kulaklarda yankılanır.
İçerde ise içleri karartan kasvetli bir sessizlik hakimdir.
---Yanarım!
" kac yıl oldu anamı görmedim.
Boynum ipe giderde, gözlerim bir daha "Turan" hayalini göremeyecek ona yanarım."
Çökmüş! ölmeden önce ölmüş bir adamdan, inandığı
Ülküsünün son türküsü gibidir bu sözleri.
Uzanır sırtüstü ranzaya isteksizce.
Gözlerinde bir buğu, kanat açmış gibi sanki gökyüzüne...dalar hasletin bir ummalı büyüsüne.
Bir kahpenin o tırnakları gibi
Alnıma bu çıntığı atan beyler!
Bendeki sevdanın yok ini dibi
Ülküme çomağı sokan beyler!
Yiğitce verilen mücadelelerin hiç bir önemi yoktur o an.
Az sonra kendini feda edecek delikanlının yüzünde bir mana süzülür.
---Allah büyüktür!
Bir an mahkumlara mekan olan odanın sessizliği, çaresizliğin ifadesi olarak bir mıh gibi çakılır gözlere.
Uzandığı ranzadan doğrularak, yıldırım çakan o inanmış gözlerdeki bakışlarıyla süzer dostlarını.
Neden sonra ayak sesleri duyulur, hapishanenin uzun mermer döşeli koridorlarından.
Omuzunda silah dayalı iki mehmetcik açar kapıyı.

Gardiyan gözleriyle söyler son cümleleri.
Son yolculuğa çıkmadan, sanki bin hasretle sarılarak vedalaşır dostlarından.
Kara gözlerinde bütün benliği ile Mevlasına teslimiyet görülür.
Tutarak kolundan, ay ışığının süzdüğü darağacına götürürler.
Boynuna takılan yağlı urganın ağırlığında son sözleri sorulur
"Son sözlerin"?
---Vatan sagolsun!
..........................
Beyaz bir tay otlanır merada. Dağ da bir bal arısı son polenlerini döker kovana.
Hayat devam eder.
Selam ve dua ile

23 Mayıs 2014 2-3 dakika 5 öyküsü var.
Yorumlar