İnternet Aşkları
Hande eli yüzü düzgün, kimlik yaşı 36 olmasına rağmen 30 yaşında gösteren ama içinde yılların birikimi, hayat tecrübeleri olan bir kadın. Beş yıl önce eşinin ihanetiyle boşanmış ve bir müddet erkeklerden uzak kalmayı tercih etmişti. Her ne kadar tekrar evliliği düşünmese de kısa süreli ilişkilerden de köşe bucak kaçmıştı. Birkaç gündür (Birkaç gündür yazıştığı biri dedim, lakin birkaç günün sadece üç gün olduğunun altını çizmek istiyorum.) sosyal iletişim sitelerinden birinde adının Özcan olduğunu bildiği biriyle yazışıyor. 49 yaşında bir holdingin yönetim kurulu başkanı olduğunu söyleyen adamdan görüşme teklifi geliyor.
ÖZCAN: Cumartesi kaçta nerede görüşelim? Akşam bende kalabilir misin canım?
HANDE: Cumartesi görüşecek miydik?
ÖZCAN: Bir an önce görüşmek istiyorum ve en uygun gün cumartesi.
HANDE: Benim yerime de düşünebildiğine göre pek düşüncelisin. Bana da sorsaydın iyiydi!
ÖZCAN: O halde nerde görüşüyoruz? Ha bir de ben yanımda pijamayla uyuyan kadın sevmem.
HANDE: Hiç bir yerde görüşmeyelim ben direk sana geleyim öyle daha kolay olur. Gecelikte renk tercihin var mı?
ÖZCAN: Çok sevinirim, iyi olur. Gülkurusu veya siyah lütfen.
HANDE: Ödemeyi nakit mi yaparsın kartla mı? Ona göre pos makinesini yanıma alayım.
ÖZCAN: Ay olur mu siz beni yanlış anladınız. (Biraz önce canıydım neden sizli bizli olduk şimdi?)
HANDE: Ne o, bedavaya getirmeye çalışıyorsun galiba.
ÖZCAN: Sanırım siz beni doğru anlamadınız. Özelini nasıl yaşıyorsun? Dışarıda kalabilir misin vs. demek istemiştim.
HANDE: Evet haklısın ben biraz anlayışsız biriyim. Sevişmek istersek dışarıda kalabilir misin derken tamamen yanlış anladım.
ÖZCAN: Sen önyargılı okuyorsun cümlelerimi.
HANDE:(Kadın burada gerilip gerilip karşısındaki adama kuvvetli bir yumruk atma isteğini bastırma çabasındadır. Hande kendi kendine Einstein kadar olmasa da 36 yaşında zeki bir kadın olarak, 49 yaşında bir adama karşı salağa yatma potansiyelini takdir eder.)Beyefendiciğim, insan bir hususta değerlendirme yaparken olayı tüm bağıntılarıyla çözümleyebilecek bilgi ve derinliğe sahip olabilir mi? Bir noktadan sonra her olgun fikrin farkına bile varamayacağınız sofistike bir önyargıya dönüşme ihtimali aklınıza gelir mi? peki hiç kılı kırk yaran yobazlıklara da mı rastlamadınız hayatta? (Salak anlamış gibi yapacak ya da konuyu değişecek.)
ÖZCAN: Önyargı, yanılgı ve pişmanlığa gebedir, yapmayın böyle.
HANDE: Önyargılar pratiktir, bir çekiç kadar işe yarar aletlerdir. İcabında kalın kafaları da kıracak kadar da serttirler.
ÖZCAN: Saplantı sosyal bir hastalıktır, genellikle ben ben diyen ve kendilerini insan sarrafı zanneden beyinlerdir.
HANDE: Evet ben sabit fikirliyim. Yaradan Mevlam beni böyle yaratmış. (Delimi ne ?)
ÖZCAN: Olma bence önyargılı, en azından nötr ol.
HANDE: Einstein 'Önyargıları parçalamak atomu parçalamaktan zor' demiş ben seni parçalasam uygarlığın önü açılacağı için bir ilk olarak Nobel uygarlık ödülü alabilir miyim acaba?
ÖZCAN: Önyargı, ön sevişme gibi değildir, sevişelim demedim ki...
HANDE: Acaba 'Sekse giden her yol mubahtır' adlı kitabı % 30 indirimle mi aldın?
ÖZCAN: Böyle düşünmene üzüldüm, benim kadar dürüst çok az çıkar karşına bunu da unutma.
HANDE: İnsan şefkat görmezse, isyan edebiliyor bazen. (Şaşırmayın öyle, damızlığın da duygusal olanı var.)
ÖZCAN: Olumsuz zihniyetlerle kuşanmış kişilerin içine düştükleri bir hata içerisindesin. (Bu cümleyi kuranın öküzgillerden olmasına inanamıyorum.)
HANDE: Kendine damızlık muamelesi yapan birinin karşısında, amme hizmeti veren fahişe rolünü oynayamamanın ezikliğini yaşıyorum.
ÖZCAN: Yo, yoo! Böyle düşünmeyin bana gelin sizi rahatlatayım. (Hay pipisi kopasıca)
HANDE: Çok moralim sinirlendi, nefesim daralıyo, 'çekilin ben doktorum!' diyen bir Allah kulu yok mu?
ya şimdi öykü mükemmel tadında akıp gitmiş, okuyucuyu bir an koparmadan sürüklüyor tadıyla, ama şimdi konu olarak ne desem acaba, evet konu içeriği olarak da can alıcı noktaları çok güzel tespitleriniz var düz yazıda çok kuvvetli bir kaleminiz var efendim. başarılar tebrikler...
internet denilen şu sanal elemde ne yazık ki her türlü insana rastlamak mümkün öykünüze konu olan şahsiyetler gibi insanların sayısı oldukça fazla fakat gerçek dostluk kurmasını başaran insanların sayısı hiç de azınsanamayacak derecede bence. 4 yıl gibi bir süreçte internet aracılığı ile şiirkolik de yüzlerce dost edindim hemde gerçek dostlar bunlar. kadın çok zekice cevap vermiş post makinası sözleri ile bence. ders çıkartılması gereken bir öyküydü doğrusu
kutlarım Özlem hanım selamlar.
güldürebilme konusunda ustasınız.. ikinci bir hikaye ve güldüm gene.. ne diyeyim, kız anasının gözü dersini vermiş diyeyim.. adamın dönekliği tutmuş vede.. aynı niyetinde devam etseydi onurlu bir kişi sayardım yaptığı hoş karşılanmasa bile.. ve birde aşk demeyelimde meşk diyelim biz.. internet meşkleri.. keyifli öykünüze tebriklerim..
gülmekten yarıldım öyküyü okurken,
nasıl güzel bir bakış açısı ve derinlemesine irdeleme,
inan ki ben bu öyküyü yazamazdım, o kadar kıvrak zekalı değilim sanırım öykü ve kurgu konusunda.
kutlarım kalemini.