ipotekli onur-2

Hayatı, gurbette el kapılarında sefillik içinde geçmiş olan Selim, alın teri dökmeden elde ettiği parayı sıkıntıyla geçen hayatının mükafatı olarak addediyor ve hakkı olduğunu düşünüyordu.
Karısı, kocasının gizli ilişkisini anladıktan sonra hemen durumu kocasına belli etmemiş, günlerce bir iki yakın dostuyla sabahlara varan konuşmalar yapmış, ağlamış ,her nasihate kulaklarını tıkamıştı.Bu yaşadığı hayal kırıklığını bir türlü aşamıyordu.
Daha yolun başındayken

''vur kıçına tekmeyi ''diyen komşusuna

''ama ben ne yaparım'' diyor cümlelerin sonunu bağlıyamadan gözyaşlarına boğuluyordu.

''Korkma sen bir güle güle deyiver; o, seni bırakıp bir yere gidemez zaten ''diyen kadına bakıp:

?Ben bu koca hayatta tek başınayım, kime sarılıp destek bulayım, bir evladım bile yok'' diyor; tekrar ağlıyordu.

Arkadaşları bunun ne anlama geldiğini bir türlü çözemiyorlardı. Fatma neden böyle davranıyordu.


'' Daha iyi işte, kalmak için bir sebebin de yok nasılsa neden görmemezlikten geliyorsun?'' diyorlardı.

''Bana sahip çıkacak kimim var.''

Fatma,bu evliliği yaparken annesinin ve babasının hiç onayını almadığı için onlara gidip sığınmak işine gelmiyordu.
Zaten baskı altında geçen gençliği onun kendine olan güvenini yok etmiş, tek başına ayakları üstünde duracak hali kalmamıştı. Yalnız kalma gerçeği onu korkutuyordu. Yanında onu koruyup gözetecek bir erkek hep olmalıydı. O tek başına yapamazdı ki.......
Bu hal haftalarca devam etti.Kocası, karısının haline bir anlam veremiyor sürekli üstüne gidiyor; daha bir baskıcı üslupla karısını aklınca sahiplenip onu koruyup, gözetiyorum, görüntüsü çizmeye çalışıyordu.
Fatma, komşu kurulun sunduğu bütün önerileri reddediyor, kocasını kaybetmeyi kabullenemiyordu.
Onu hoş görmek ister gibi bir tavrı vardı.Bütün çıkış kapılarını kapatıyor, beyninde şekillendirdiği çözüm yolunu komşularının düşünüp ona sunması için bir tek o kapıyı aralık bırakıyordu ........?
Bu, kalbinin beyninden habersiz oynadığı bir basit oyundu. Bekliyordu. Ama beklediği öneriyi ne dostu ne de komşuları hiç kimse ona sunmadı ........


Hiç kimse ona, onurunun pazarlığını yap teklifini getirmedi....


Fatma yolunu çizip kendini zamanın avuçlarına bırakıverecekti ama iyi ama kötü........


Kararını vermişti. Günlerce uyku uyumamış, düşünmüş düşünmekten çıldıracak gibi olmuştu. Gözlerinin altı dayak yemiş gibi mosmordu. Evet, artık bu sıkıntıdan herkes kurtulmalıydı. Komşuları, kendisi, ruhu, bedeni.......


Ve kocasının iş yerine gitmek üzere taksiye bindi. İlk kez tek başına yanında hiç kimse olmadan dışarıya çıkıyordu.Bu cesur kararla gururlandı;taksiciye yolu tarif ederken dudakları titriyor acemi halini taksici anlayacak ve........İçine ürperti girdi.

Repliklerini ezberleyen sanatçılar gibi kocasına söyleyeceklerini içinden sürekli tekrar ediyordu. Zaten günlerdir gizli gizli hep bugünün provasını yapmıştı.Tam kocasının yazıhanesinin önünde taksiyi durdurdu. Kocası,dükkânın kapısında meraklı gözlerle taksiye bakıyordu. Arabadan inenin, karısı olduğunu gören adam, gözlerine inanamadı.


''Bu ne rahatlık! Bu ne cesaret böyle''diye düşündü.


''Tek başına taksiye binmek! ve çalıştığım yere gelmek! bu kadın kafayı mı yemişti? bu rahatlığı nereden buluyordu? Böyle ''

Kara yağız adamın gözleri çakmak çakmaktı. Yüzünde ki öfke, görenin dudaklarını uçuklatacak cinstendi. Bu hali gören Fatma'nın normal şartlarda dizlerinin bağının çözülüp, renginin sararması lazımdı. Ama karısı ne kadar da rahattı.
Fatma ise heyecandan fırlayacakmış gibi göğsünü döven yüreğinin sesini bastırmaya çalışıyor, olabildiğince rahat görünmeye gayret ediyordu.
Bu rahatlık adamı iyice huzursuz etmişti. Yazıhaneyi işaret ederek

''içeri gir ''dedi. Sert bir şekilde;

kadın aheste aheste girdi içeri, koltuğa oturdu.Kocasının el kol hareketleriyle üstüne üstüne yürümesine aldırmadan kolunu cesurca iteleyerek

''Hele bir sakin ol otur.'' Dedi. Kadın sakin ve rahat tavırla;

Kocası ise içine sığdıramadığı öfkenin şiddetiyle gürlüyordu. Oysa bu durum Fatma'nın hiçte umurunda değildi.

Kocası öfkeli gözlerle karısını seyrediyordu. Kadın çantasının içinden henüz açılmamış bir paket sigara çıkarıp, izlendiğinin bilincinde olarak gayet profesyonel bir şekilde içinden bir tane sigarayı dudaklarına götürüp yaktı.Derin bir nefes çekti...
Selim, karısının olağan dışı bu hallerinden bir şey olacağını sezinliyor, olabildiğince korkunç ve öfkeli olmayı ve Fatma'yı konuşturmamayı düşünüyordu. Adamın kaşlar çatılmış, hepten kararan esmer yüzünde gözleri, öfkeden kıpkırmızı olmuş, bıyıklı dudakları gerilmiş ve karısına karşı hiç eksik etmediği o aşağılayıcı ifadeyle, olabildiğince gürlemişti.

''sigarayı söndür!''

''Sen sigarayı boşver de anlat bakalım , ne dolaplar çeviriyorsun.''

''Bugün kozlarımızı paylaşacağız.Ben herşeyi biliyorum. Sen anlatmaya başla bakalım. ''

''Söndür dedim! Sana be kadın! Ne kozu !Ne anlatacakmışım ben?''


''herşeyi biliyorum,gözlerimle gördüm sakın inkar etme ''

Besbelli karısı herşeyi öğrenmişti.Şimdi suya sabuna dokunmadan bu işin içinden nasıl sıyrılacağının hesabındaydı.

''Bundan sonra ... '' hafif meşrep bir endamla,

''Artık bana karışmayacaksın ''dedi adama.

Sessizliğin ortasına düşen bomba adamın geri geri gidip masa başındaki eğreti makamına oturmasıyla patladı.Kocasına hiç fırsat vermeden konuşuyordu Fatma:

'' istediğim yere gideceğim, istediğim saatte de
geleceğim , her dakika beni arayıp kontrol etmeyeceksin ''dedi.

Fatma, heyecanını biraz daha bastırmış olmanın rahatlığıyla bitmek üzere olan sigarayı eğreti rujlu dudaklarına götürerek, kocasının olağanüstü halini umursamadan bir de bacak bacak üstüne atarak sahneyi tamamlayacaktı ki, bacak görevini yerine getiremeden gerisin geriye düşmüş; Fatma,oturduğu yerde yalpalamıştı. Bacağını çar çabuk toparlamaya çalışırken:

''Gün boyu beni arayıp denetlemeyeceksin.''diye konuşmasını sürdürdü.

Karısının acemi film artistleri gibi bu yapmacık hali Selim'e çok komik gelmiş olmalıydı ki biraz önce şimşek gibi çakıp gürleyen adam ,şimdi öne arkaya sarsılarak kahkahalarla karısının haline gülüyordu....Durumu çözmüştü ve zaman kazanmak istiyordu.



Selim içinden bir ''oh'' çekti. Anlaşılan fırtınadan ucuz kurtulmuştu.
Suratında ki öfkeyle gülme arasında kararsız pişkin bir yüz ifadesi de onun rahatlamış halinin göstergesiydi.

Oturduğu koltuğa yayılarak;
''Sen de bundan böyle ayağını denk al! Peşimde benimle olmak isteyen pek çok kadın var. Beni ihmal etme!ona göre ha !''dedi.

Pazarlık bitmiş,onurlar kurtulmuş,beklenen iç huzuru sağlanmış,ağlamakla geçen günler artık geri de kalmıştı.

Kadın yıllardır gizli gizli içtiği sigarasından bir tane daha yaktı. Şimdi kocasının karşısında özgürce içmekte ve kazandığı zaferin tadına vararak dumanını paylaşılamayan adamın yüzüne savurmaktaydı.....
__________________

10 Eylül 2009 6-7 dakika 5 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (5)
  • 15 yıl önce

    yüreğinize sağlık çok güzel olmuş

    sabırsızlıkla devamını bekliyorum

    tebrikler....👍

  • 15 yıl önce

    öykü çok çok güzel olmuş yaşamda zaten öyle değilmidir bazı olayları ve insanları gözümüzde fazla büyütür korkunun üzerine gidemeyiz gidincede onun korktuğumuz kadar olmadığını görürüz birde olduğunu var sayalım korkulan ne ise zatenbaşa gelecek gelir
    en azından habersiz gelip bizi hazırlıksız yakalamaz

    öykü devam edebilecek güzellikteydi tebrikler

  • 15 yıl önce

    öncelikle öykünüzü ilgi ve dikkatle okudum sadece sunu sölemek istiyorum bekledığımden daha güzel olmuş sizi kalben tebrik ediyorum şerife hnm....👍👍👍👍

  • 15 yıl önce

    Hiç kimse ona, onurunun pazarlığını yap teklifini getirmedi....

    onur herşeydirrrrrr çok güzel olmuşş tebriklerimi sunuyorummm 👍👍

  • 15 yıl önce

    mükemmeldi anlatım yüreğinme sağlık dost