Kadere İnat Bir Hayat 4
Bir saat sonra fark ettiler gelinin kaçtığını. Köyü didik didik ettikten sonra jandarmaya haber ettiler. Komutan yirmi dört saat geçmeden bir şey yapamayacaklarını söyledi. Hasan da, Salim ağa da öfkeden delirdiler. Elleri bomboş eve döndüler. Hasan, Emine'yi öldüresiye dövdü. Kızının kaçmasından onu sorumlu tutuyordu. Emine ise yediği dayağın acısını hissetmiyordu bile, mutluydu; kızının kaderini değiştirmişti. Bir yandan da korkuyordu. Ya bulursa babası kızını asla yaşatmaz. Hasan ile Salim bahçede oturmuş düşünürlerken Hasan'ın aklına Seda öğretmen geldi. Doğruca Seda öğretmenin kaldığı lojmana gittiler. Lojmanda kimse yoktu. Her yere baktılar ama bulamadılar. Birlikte kaçtıklarını anladılar hemen. Salim Hasan'a töreyi hatırlattı.'' Bunun cezasını biliyorsun değil mi Hasan'' dedi. Hasan da ?' Sen merak etme ağam kendi ellerimle vereceğim cezasını'' dedi. Hasan Seda öğretmenin memleketi İstanbul'a gitmeye karar verdi. Hazırlanırken Emine ben de geleceğim seninle diye ısrar etti. Hasan da en sonunda kabul etti. Birlikte ilk otobüse binip İstanbul'un yolunu tuttular.
Mahperi ve Seda öğretmen İstanbul'a varmak üzereydiler. Mahperi ilk defa köyden ayrılmıştı. Gördüğü yüksek apartmanlar hem şaşırtmış hem de büyülemişti onu. İstanbul'a vardıklarında şaşkınlığı iki katına çıkmıştı. Etrafı çevrili kocaman bir yapının yanından geçerken merakına yenik düştü Mahperi. ?' Öğretmenim bu kocaman bina da neyin nesi?''dedi. Gülümseyerek cevap verdi Seda öğretmen. Boğaziçi Üniversitesi; en büyük üniversitelerden biridir dedi. Bende burada okuyabilir miyim? Neden olmasın canım, kazanırsan tabi ki okursun. Mahperi daha dikkatli inceledi binayı. Bir anda kanı ısındı buraya, burada okumalıydı. Hım bu arada artık bana öğretmenim deme. Peki, ne diyeyim? Abla de olmaz mı? Olur, Seda abla. Uzun bir yolculuktan sonra eve vardılar. Evi gören Mahperi çok şaşırmıştı. Burası saray mı? Diye şaşkınlığını dışa vurdu. Seda öğretmen yine gülümsemesini tutamamıştı, burası yeni evin canım dedi. Artık burada mı kalacağız? Bir süreliğine buradayız sonra Kıbrıs'a gideceğiz ve liseyi orada okuyacaksın sonra da tekrar Türkiye'ye döneceğiz dedi. Bir süre sessiz kalıp evi inceledi Mahperi. Hayatı boyunca böyle bir ev görmemişti. Seda öğretmen Mahperi'ye seslendi. Hadi gel ikimizde yorulduk, sana odanı göstereyim de dinlen dedi. Birlikte merdivenlerden çıktıktan sonra küçük bir koridora girdiler, hemen ikinci kapıyı açıp burası senin odan dedi Seda. Mahperi'nin böyle bir odası hiç olmamıştı. Koşarak yatağa atladı. Bu yaşına kadar hep yer yatağında yatmıştı. Ne kadar yumuşak ve rahat diye geçirdi içinden. Biraz uyu akşam yemekte görüşürüz deyip çıktı Seda. Mahperi yataktan kalkıp pencereye doğru yürüdü. Pencereden baktığında Önünde İstanbul boğazı gözüküyordu. İlk görüşte âşık olmuştu İstanbul'a. Biraz Boğazın o muhteşem manzarasını izledikten sonra bedeni yenik düştü yorgunluğa, yatağına uzanıp uyudu.
Emine ile Hasan ?da saatler süren yolculuğun ardından İstanbul'a vardılar. Hasan'ın askerden arkadaşı Kerim otogarda karşıladı onları. Kucaklaşmanın ardından Kerim'in eski model arabasıyla evin yolunu tuttular. Ancak iki saat sonra varabildiler eve. Kerimin hanımı güzel bir sofra hazırlamış misafirlerini de güler yüzle karşılamıştı. Yemeklerini yedikten sonra odalarını gösterdi Kerim. Yol yorgunluğuyla müsaade isteyip odalarına çekildiler. Sabah olduğunda kahvaltılarını yapıp Kerim ile dışarı çıktı Hasan. Her şeyi anlattı Kerim'e.. Kerim'' Sen delirdin mi hangi devirde yaşıyoruz , hem nasıl bulacaksın kızını bu koskoca İstanbul'da ?' diye çıkıştı. Sen yardım etsen de etmesen de bulacağım o küçük o.... Her gün sabahın ilk ışıklarında çıkıp Mahperi'yi aradı Hasan. Bir hafta geçmişti. Kerim'in evinde daha fazla kalamazdı. Kızlarından aldığı başlık parasıyla bir ev tuttu Kerim'lerin evinin yakınında. Bir iki parça eşya aldı. Üstüne epey de parası kaldı. Akşam olup da her eli boş eve döndüğünde Emine'yi dövüyor öfkesini soğutuyordu. Haftalar, aylar geçti ve Hasan, Mahperi'yi bulamadı.
Seda'nın babası hem kızına hem de Mahperi'ye sahte bir pasaport çıkarttı ve şirketinin tırı ile gizlice Kıbrıs'a gönderdi. İkisi de korkuyorlardı ama yakalanmadan vardılar Kıbrıs'a. Babası her şeyi ayarlamıştı. İkisi için güzel bir ev tutmuş ve üç yıllık kirasını ödemişti. Mahperi'nin okulu da hazırdı. Bol sıfırlı bir çekle halletmişti sorunu. Mahperi liseye başlamıştı artık. Hem de Kıbrıs'ın en pahalı okullarından birinde. Seda da öğretmenlik için başvuru yaptı hem Mahperi'nin okuluna hem de başka okullara. Babasının yazmış olduğu bol sıfırlı çek burada da işe yaramıştı. Mahperi'nin okul müdürü Seda?yı çağırmış ve işe almıştı. Her gün birlikte gidip geliyorlardı okula. Zaman su gibi akıp geçiyor ve her zaman ki gibi Mahperi başarıyla bitirivermişti birinci sınıfı.
Her geçen gün Hasan Emine'ye daha çok işkence yapıyor ve bunun yanı sıra içkiye sarılıyordu. Eğer kızını bulamazsa memleketine dönemezdi. Herkes arkasından konuşur ve rahat vermezdiler. Bıkmadan usanmadan aradı kızını Hasan. İstanbul kazan o kepçe misali. Umudunu hiç yitirmedi. Bulacaktı kızını ve namusunu temizleyecekti. Kendi elleriyle verecekti cezasını. Öldürecekti Mahperi'yi. Töre öyle diyordu.
4. Bölümün sonu.
Nedense hikayenin sonundan çok Mahperi'nin geleceği meraklandırdı beni, ne diyebilirim ki efendim, tahmin ediyorum ki müüthiş bir finalle son bulacak bu hikaye...👍👍