Kainat Kuralları
Fatma YİĞİTALP'e ithaf olunur
Bütün günün yorgunluğuyla çantasını aldı ve işten çıktı.Yine her zamanki gibi aynı yollardan geçiyordu. Yıllarının biriktirmiş olduğu yorgunluğu üzerinde hissederek sessiz sedasız yürüyordu. Birden kuşların cıvıltısını fark etti ve durdu. Bu kuşlar ebabil kuşlarıydı. Daha bir çocukken dallarına salıncak kurduğu erik ağacını mesken tutan kuşlardı. Okul öncesi dönemden bir anısı geldi gözlerinin önüne. Bir gün salıncakta sallarken yavru kuş pat diye önüne düşmüştü, bu ani düşme onu çok korkutmuştu. Bu korkuyu fark eden annesi yavaşça çocuğa sokulup, " bak paşam yavru kuş uçmayı öğreniyor bak şu dalda annesi var annesi ona kuş dilinde nasıl uçacağını öğretiyor" demişti. Zihnindeki bu anı bir kadının kendisine seslenmesiyle kesildi. Uzun boylu, naif yapılı,kumral saçlı, ela gözlü hoş bir kadın seslenmişti. İlk başta tanımakta zorluk çekse de ela gözlerinden tanıdı kadını. "Sen " dedi adam şaşkın bir ifadeyle. "Ne zaman geldin?" Kadın yüzünde kocaman gülümser bir ifadeyle "Dün gece geldim" dedi. Meydanın arkasındaki bizim öğrencilik yıllarında kaldığımız pansiyon da kalıyorum. Nefes almak için yürüyüşe çıkmıştım. Seni görmeyi beklemiyordum. Ne güzel tesadüf" diye devam etmişti kadın konuşmaya. Kadın konuşmaya devam ediyordu ama adamın içinden ben bu tesadüfü kaç yıl bekledim biliyor musun? Kaç yıl bu cadde de dolaştım, kaç defa seninle burada ruhumuz buluştu diyordu. Bu düşüncelerden adamı "bizim ekibi toplayıp çarşamba akşamı yemek yiyelim" sözü kesti. "Olur " dedi adam içten bir ifadeyle. " İlerideki Bahtiyar Hocanın yeri hala duruyor mu? diye sordu kadın." Durmaz olur mu hala eskisi gibi ama biraz Bahtiyar Hoca huysuzlaştı. Her şeye çabuk sinirlenir oldu. Biraz da şekerle başı belada. Bakalım seni görünce nasıl tepki verecek" deyip gülmeye başladı. İki genç insan adı Bozuk Hayatlar Hastanesi olan antika dükkanın önüne kadar konuşa konuşa geldiler. Kapı açıldığında altmış yaşlarında, kır saçlı, çakır gözlü bir adam karşıladı onları. "Kimler gelmiş kimler, hoş gelmişsiniz evlatlar" dedi yaşlı adam gözleri gülen içten bir sesle. Dükkanın pencereden ışık gören kösesine konulmuş eski iki koltuk ve bir tahta sandalye vardı. Adam iki genci orayı gösterdi. Bahtiyar Hoca ile gençlerin yıllar öncesine dayanan dostlukları vardı. Adam, kadına bir doğum günü hediyesi almak için buraya gelmiş küçük eski bir oyma sandık almıştı. Genç adam dükkan sahibinin sohbetinden oldukça etkilenmiş sık sık uğrar olmuştu. Bir gün ise kadınla gelmiş. Çok iyi hatırlıyordu. Sekiz sene önceydi ve bir mayıs günüydü. Önce bedesten çarşısındaki sahaflara uğramışlardı ve Orhan Veli'nin ve Sait Faik'in kitaplarını almışlardı. Daha sonra ise bu antikacı dükkanına getirmişti. O gün ilk kez bu dükkana girdiklerinde taş plakta Müzeyyen Senar'ın bu gece son gecemiz şarkısı çalıyordu. Adam tüm bu ayrıntıları anımsarken Bahtiyar Ağabey adama " Kalk bakalım evlat kahve ve ocağın yerini biliyorsun yap bir kahve içelim karşılıklı" dedi. Biraz zaman sonra adam üç sade kahve ile gelmişti. Kahveler içilirken adam masanın üzerindeki oyuncak sayılabilecek kadar küçük bir teraziyi gösterdi. " Evlatlar!" dedi tok bir sesle." Kainatta fizik kuralları üzerine kuruludur ve hiçbir şey yoktan var olmaz, vardan da yok olmaz. Her şey birbirine dönüşerek devam eder.Bir şeyin oluşması için emek,çaba ve zaman gerekir. Mesela bu terazi, ortaya çıkana kadar ne emekler var. Demir topraktan çıkartıldı, ateşte eritildi, çekiçlerle şekil verildi bu hale geldi. Bu durum sadece bu nesne için mi geçerli sanıyorsunuz.Kainattaki her şey için geçerli bu söylediklerim... Bahtiyar Hoca bu sözleri söylerken karşısındaki iki genç insanın kalbini görüyordu. Genç adam yıllarca kadını sevmişti ama denge nedir bilmiyordu. Karşılıklı atılan adımlarla birliktelik olacağını, fazla hızla gelen bir nesnenin savrulacağını ve varmak istediği yerden uzaklaşacağını biliyordu ama hayatına uygulamıyordu. Ama karşısındaki oturan gençlerde bu sefer farklılık vardı. Çekim yasası bu genç çifti etkisi altına almıştı. Bahtiyar Hoca her şeyin farkındaydı. Ah be toy çocuk o kadar okul okudun, mürekkep yaladın da aşkında fizik kuralarına tabi olduğunu deneyimlemen gerekiyormuş dedi içinden
Tebrik ederim Tuba hanım. Daha nice güzel öykülerinizi okumak dileğiyle. 🧿
Ne güzel bir öykü. Aşkın fizik kuralları özgün bir konu ve kurgu olmuş tebrik ederim kaleminizi. Sevgiyle..
güzel,anlamlı ve doyurucu bir öykü kaleminize sağlık.
Hayatın içinden bir dolu yaşanmışlık, akıp giderken seneler insanın da saçlarına ak düşüyor. Sevda kimi zaman uzaksa da kimi zaman da çok yakında, o da hayattan bir parça nihayetinde... Kutlarım içtenlikle...