Kalbini Yarıp Baktın mı
Kimi insan kendisini mükemmel görerek asla kusur bulmayıp güzel ya da yakışıklı mıyım diye değil de "ACABA İNSAN MIYIM?" diye aynaya bakmazken kendisinden başkalarını kolayca suçlaması akla zarar bir davranıştır.
Kimisi "Ben adamı gözünden tanırım!" dediği halde belki de gözünün bozuk olduğundan haberi bile yoktur.
Eğer bu tanışma sanal alemde ise daha da vahim sonuçlar doğurabilir.
Hüsnüzan sahibi olmak kişinin ahlâkının güzelliğini gösterir. Ön yargılı olmak yanılgıya ve pişmanlığa yol açar.
Hüküm ancak Allah’ındır.
Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.
(Hucurât Suresi 12. Ayet) *
KALBİNİ YARIP BAKTIN MI ?
Peygamberimiz (sav) âlemlere rahmettir. Bunun göstergesi olarak her fırsatta, en küçük bir vesile de olsa düşmanlarını bile affederdi, onları kazanmaya çalışırdı. Düşman, korkudan bile olsa iman ettiğini ifade edince niyetine bakmaz, ona kucak açardı. Üsame bin Zeyd (ra) olayı buna farklı bir örnektir.
Peygamberimiz (sav), şirk ve zulümde ısrar eden Cüheyne Kabilesi’ne askerî bir birlik gönderdi. Bu İslam birliğinin içinde Peygamberimiz’in (sav) manevi oğlu Zeyd’in oğlu Üsame de vardı.
Usame B.Zeyd anlatıyor:
“Resulûllah aleyhisselam bizi bazı kabilelere gönderdi. Onlar da bizim gelişimizden haberdâr olarak kaçtılar. Biz bu grubun içinden birisine yetiştik.
Onu yakalayınca, kılıcını yere atıp ‘LÂ İLAHE İLLÂLLAH’ deyiverdi. Fakat ben adamla vuruşmaya devam edip sonra da kargımı sapladım ve onu öldürdüm. Bu durumdan sonra gönlüme bir şüphe düştü.
Döndüğümüzde bu olayı Peygamber aleyhisselâm’a (sav)aynen anlattım.
Peygamber aleyhisselâm (sav):
‘Kıyamet gününde o adamın söylediği bu TEVHİD kelimesinin kıymet ve büyüklüğünden dolayı sana kim yardımcı olacak?’ dedi.
Ben:
‘Ey Allah’ın Resûlü, o adam, bunu ölümden korktuğu için söyledi,’ diye cevap verdim.
Peygamber Aleyhisselâm(sav):
‘KALBİNİ YARIP BAKTIN MI Kİ, bunu başka bir sebepten dolayı söylemiş olduğunu bilesin!
Kıyamet gününde ‘LÂ İLÂHE İLLALLAH’ kelimesinin karşısında kim senin yardımcın olacak?’ buyurdu.
Bu sözü o kadar çok tekrar etti ki, ‘keşke Müslümanlığa o günden sonra girmiş olsaydım,’ dedim.” **
Hz. Peygamber’in (sav) huzurundan çekilirken son cümle onları bulundukları yere mıhlayacaktı. Efendimiz (sav) hatları çok ağır çiziyordu:
"Bakalım, ahirette siz
'LÂ İLÂHE İLLALLAH' yani ;
’ALLAH'TAN BAŞKA İLAH YOKTUR’
cümlesi karşısında ne yapacaksınız?"
Ondan sonra da şu ayet nazil olmuştu:
“Ey iman edenler! Allah yolunda savaşa çıktığınız zaman iyi anlayıp dinleyin. Size selam verene, dünya hayatının geçici menfaatine göz dikerek «SEN MÜMİN DEĞİLSİN» demeyin. Çünkü Allah'ın nezdinde sayısız ganimetler vardır. Önceden siz de böyle iken Allah size lütfetti; o halde iyi anlayıp dinleyin. Şüphesiz Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.” ( Nisa, 94) *
Ayet ve hadis açıkça göstermektedir ki; insanların beyanı esastır ve KALPLERİ ANCAK ALLAH BİLİR.
Bugün çocuk öldürenlere, günahsızları parçalayanlara, bebek kurşunlayanlara ne güzel bir derstir bu!
Keşke anlayabilseler.
Ama anlamak için önce inanmak, sonra da bilmek gerekmiyor mu? Elbette gerekiyor. Ya bunlar yoksa? O zaman ne yapabilirsiniz ki?
Yeryüzünü saran acımasızlığa, aymazlığa ve cinayetlere ibret olacak bu ölümsüz dersi duyabilecek var mı acaba?
* Kur'an Ayetleri (Diyanet Meali)
** Hadis-i Şerif (Ebû Dâvud, Müslüm)