Kalem

O gün duygularımı kaleme almak istemiştim. Her ne tarafa baksam gözlerimde onun fotoğrafı canlanır sanki bana birşey söylemek istermiş gibi gözlerimim içine bakıyordu.Aradan birkaç saat geçmiş yine aynı fotoğraf yine aynı bakış. Evet o benim dedemdi. Onun hayata gözlerini yummasından sonra bana bir haller oluyordu. Hediye ettiği kalemi sanki beni bir yerlere sürüklüyordu. Kalemi ne zaman elime alsam günlüğüme unutlarımı yazıyorum....

Yazdığım şiirler, hikayelerin sonu bitmez hayallerin, ümitlerin sonu yokmuş gelmiyormuş meğer. Üniversiteden mezun olmama ramen hala günlüklerimden vazgeçemiyordum. Yazı yazmak böyle birşey olsa gerek. Neredeyse bir oda dolusu günlüğüm vardı. Hepsini toplasam cilt haline getirsem onlarca cilt olmuştu. Kim bilir, belki de cesareti toplayamadığım, ama her daim hayalini kurduğum iyi bir yazar olurdum.Yazarların benden ne farkı olabilir ki, onlarda benim gibi insan sonuçta.
Şans kapıyı çalmıştı. Kendimi ifade etmek için bunu değerlendirmem gerekti. Hikaye yarışmaları her yıl yapılmadığından dolayı katılımın oldukça fazla olacağı belliydi. Evet, sonunda karar vermiştim yarışmaya katılacaktım. Rahmetli dedemin hediye ettiği kalemi bana uğur getireceğinden süphesizdim. O kalemle yıllarca yazmasının bir sebebi vardır belki de...Kalemden ilham gelir mi? Evet gelir, kısa bir süre içinde hikaye mi yazmıştım. Yarışmanın şartlarını okuduktan sonra bir zarf kağıdına yerleştirip postahane yoluna koyuldum...

Heyecandan olsa gerek gözüme uyku girmez saatler geçmez oldu. Bir hafta içinde sonuçların açıklanacağını bildirmişlerdi. En büyük umudum dedemin uğurlu kalemiydi. Amacım dedem gibi ünlü bir yazar olmaktı.
Sonuçların açıklanmasına birgün kala kendimi odama hapsetmiş kimseyle konuşmak istemiyordum. O gece de uyuyamamıştım. Saatim sanki durmuş akrepler ilerlemez olmuş. Sabah olduğunu horozların seslenişiyle öğrenmiştim. Sonuçlar öğleden sonra açıklanacaktı. Yarışmaya katılanlar aileleriyle birlikte sonuçların açıklanacağı salona doğu gitmeye koyulmuşlar. Ben ise gün ışığını görmeyene dek perdelerini çekili olan odamda duruyordum. Salon tıkabasa dolmuş herkes heyecanla kendi hikayelerinin okunamsını bekleriyormuş.
Sırasıyla, üçün, ikinci ve birincinin hikayesi fon müziği eşliğinde okunmuş. Hikayenin ismi okunduktan sonra salonda bir sessizlik varken heyecanına yenik düşen yarışmacı mutluğunu gülüşüyle bildirmiş. Herkes onun üçüncü olan olduğunu anlamıştı. Sırasıyla ikinci yarışmacı da ona nazar aynı şekilde heyecanına yenik düşer işte o benim ikinci olan benim seslenişiye bütün salona bildirmiş. Sıra birincideymiş. Hikayenin ismi okunur okunmaz, alışkanlık olsa gerek bütün salon tekrardan birinin belirmesini beklermiş gibi herkes etrafına bakınıp duruyormuş. Hikaye fon müziği eşliğinde okunurken salon bütün dikkatiyle dinlemiş. Okuyucu hikayeyi bitirdikte sonra salonda büyük bir alkışlama olmuş.
Sıra yılın yazarının ismini anons etmeye ve ödülleri takdim etmeye gelmiş. Üçüncü ve ikincinin isimleri okunduktan sonra sıra yılın en iyi hikaye yazarına gelmiş. Salonda büyük bir sessizlik kim acaba? Sunucu salondakilerden bir istekte bulunmuş.Böyle büyük bir hikaye yazarını lütfen alkışlarla sahneye alalım diye. Katılımcılar alkış yaparken büyük ustanın ismi okunmuş onu sahneye davet etmişler.Yılın en güzel hikaye yazarı sayın Ümit Süleyman diye...
Ben ise evde karanlık odamda arkadaşımın getireceği haberleri bekiliyordum. Arkadaşım bunlar anlatırken kendime çok kızmıştım. Benim başarımı heyecanımdan yada utanmadan gitmemem bana büyük bir ders olmuştu.
Evet sonunda başarmıştım. Rahmetli dedemin kalemi bana gerçekten uğur getirmişti. Hikayem gazatelerde boyboy yayınlanırken kendimle gurur duyordum. O gün de benim hayatımın dönüm noktası olmuştu.Artık eskisi gibi değildim. Eserlerimi yayınlıyor yapılan söyleşilere katılıyordum. Ağacın meyve vermesi misali hergün gitgide büyüyordum...

07 Kasım 2012 3-4 dakika 1 öyküsü var.
Yorumlar