Kan
Bahar henüz gelmişti. Kuşların yuva yapma vakti de denilebilir . Göçmen kuşlar hariç elbette. Uzaklardan yorgun kanatlarını henüz dinlendirmemişler olmaları onlara yuva yapma hakkını vermemişti çünkü. Koyunlar yavrularını vermekle, harçlıksız ceplere müjde demeleri de henüz yeni gelmişti. Çocukların koşuşturmalar içinde gelip gittikleri okul yolları iyiden iyiye aşınmaktaydı. Cümle köy halkında müthiş bir telaş da gözden kaçmıyordu. Traktörler bir o yana bir bu yana durmadan koşuşturuyorlardı. Kara Çizmeleri zamanla ayağına giyecek olan Robert henüz on üç yaşını yeni doldurmuştu, bu kara çizmeler birgün Robert'in hayatının karası olacağı kimse tarafından bilinmiyordu. Tıpkı kuzeyden esen rüzgarın, bereketli Mayıs aylarında kır çiçeklerine ya da buğday başaklarına dolu yağdırıp, dallarını birbir kırdırdığı gibi. Dalları ve kanatları kırılacaktı ve bu kırıklar ömrünün son nefesine kadar feleğe atabileceği küçük çalımlar dışında düzelmeyecekti. Fakat, Kara Çizmeli Robert bunu asla bilemiyordu.
Gözlerini her kapattığında bir tek hayali vardı. Bilinmez dağları birgün aşıp, çok uzakları keşfetmek isterdi. Oysa nerden bilecekti ki kendi hayatını bu keşiflerinde yavaş yavaş kaybedecekti. Annesi Robert'ı daima kara benli yavrum diye sevmişti. Gürbüz yüzünde, kavisli alnı açık olan bu Kara Çizmeli çocuğun kara benleri, hayatının her safhasında kara sayfalar okuyacaktı. Bir keresinde evlerinde yalnız başına otururken, sağ gözündeki beni bıçakla kazıyarak çıkarmayı bile düşünmüştü. Daha o yüreğine sıcak kanın ilk akışını hissettiğinde bazı şeylerin ters gitmesini gözleriyle gördüğü ilk anda. Canının yanacağını düşünüp vazgeçmişti. Bilemezdi tabii ki bu yanacak canın tüm ömrünce süreceğini.
Yağmurlar yağarken tanımıştı Helen'i. İlk söylediği şarkısını dinlemek çok mutluluk vermişti Robert'e. Şarkının ismi Aydıldı.
Aydıl aydıl aydıl gülüm yar,
Aydıl aydıl aydıl aydıl yandı dilim yar
Ninni gibi gelmişti bu sözler yeni yetme Robert'e. Ne zaman radyoda duysa bu şarkıyı, yağmurun yağışını, Helen'in dudaklarında bu şarkının dökülüşünü ve kuzu seslerin bu insanın başını döndüren mutluluğu silip atmaya yetiyordu. Helen'in küçük kakülleri, iri iri gözleri ve sol yanının üstüne ağırlıklı duran yandan yandan yürüyüşü vardı. Buğday başaklarının arasında kimi zaman kuzuları çıkarmaya çalışan Helen, adeta kaybolur, onu uzaktan gözeten Robert hep bu duruma kahrolurdu. Ellerinden tutup götüremezdi belki uzaklara ama ellerinden tutup o kıvrımlı dudaklarına ya da iri gözlerine bir ömür sahip olacak büyük adımlar atabilirdi. Kuzular köy bekçilerince götürülürdü en fazla. Özgürlük kalırdı elbette geriye. Fakat bilemezlerdi bunu daha. Helen çok küçüktü. On yaşını yeni yaşayan Helen daha hiç koklanmamış bir goncaydı. O yıllarda Helen'in ağlamasına neden olan o ilahi damlacıkların bedeninde dökülmeye başladığını Helen uzun yıllar sonra utana sıkıla söyleyecekti Robert'a.
Akşamların olması ayrılığın diğer adıydı. Yandan yandan yürüyüşünü gördüğü o kır yollarında Helen'i kim bilir kaç defa kucaklamak istemişti Robert. Gücü mü yoktu yoksa ya da düşüncesi mi yoktu bunu hiç bilememişti Robert. Ay gecelerinde düşünürken, gökyüzüne dalar giderdi gözleri Robert'ın. Hep o parıltının içinde olmayı, sevdikleriyle hep o ayın içinde bir ev yapmayı hayal ederdi. Bilemezdi hilalden sonra ay gecelerinin karanlığını. Aslında karanlıklarda ne korkar ne de yılardı. Helen'i bir kerecik görebilmek için az beklememişti karanlık köşelerde. Bu karanlıklar öylesine yoğun oluyordu ki, artık yaşama eşit demişti her ikisi de bir gün. Çünkü Helen dünyada en kıymetli varlığını-annesini kaybedecekti. Öylesine güzel, öylesine masumdu ki Helen'in annesi. Robert'a hep Helen'i değil de Saima'yı vermek istediğini söyler ve benim küçük damadım derdi Robert'a. Bir gün Robert, o Helen ?in melek olan annesine karşı tüm cesaretini toplayarak, bana Saima'yı değil de Helen'i ver demişti. Bunu duyan melek anne ise şaşkınlık içinde karşılayıp bu sözü, sana hangisini diyorsan onu vereyim demişti. Robert bu sıcaklığın nedenini hiçbir zaman bilemeyecekti
Çok harikaaaa bir öykü,,çok hoşuma gitti..duru bir pınar gibi.. doyumsuz ..
Devamını sabırsızlıkla bekliyorum..yüreğine sağlık.. ellerinize sağlık..👍👍
güzel bir öykü girişi...merak uyandırıcı...teknik olarak da iyi bir başlangıç yapmışsınız...bekleyelim bakalım...başarıların,yazmaların devam etsin...eslim...