Kanatları Bulut Olan Kuş

Mevsim yazdı ...
Yaz mevsimini çok seviyorum ama kuraklık üzücü fotoğraflar çizmeye başlayınca ağzımın tadı kaçıyor. Ah kuraklık ah kuraklık...O güzelim mevsimi zehir ediyorsun.
Yaptığını beğeniyor musun kuraklık Köyümüzün yamacından akıp giden dere .Mahzun mahzun bakmada gök yüzüne .Ağaçların yaprakları aç çocuklar gibi...Susuz toprak kurumuş dudak gibi

Köylüler şunları konuşur oldular:
-Orman kurursa . dere kurursa davarları nerde doyuracağız. nerde sulayacağız ...
-Yağmur duasına çıkalım...
Birkaç gün önce hoca efendi köy camisinin minaresinden ilan etmişti:
- Üç gün sonra 'Yağmur duasına çıkılacak'
Köy meydanında toplanıldı.Hoca efendi üç gün oruç tutulacak dedi
Ben içimden , otuz üç gün tutarım demiştim .Kalabalıktan biri:
-Hoca bir gün yetmez mi
-Ben hiç tutmam bu adam üç gün tutmazsa dedi biri
-Neden tutmazsın dedi hoca efendi .Suyumuzu aldığımız dere de kuruyor...
Bir yaşlı :
-Bırakın kavgayı ben on gündür tutuyorum oruç .Pay edin tuttuğum oruçları
Hoca efendi :
-O gün eski elbiselerinizi giyeceksiniz
-Ben yokum bu işte dedi biri
Yaşlı adam :
-Susun ... yedi yıldır eski ceket giyiyorum .Gurur yapmayın .Pay edin aranızda yedi yılı
Hoca efendi yine bir şey söyleyecekti .Vazgeçti .Yaşlı adam :
-Söylesene hoca efendi herkes davarlarını da getirecek .Koyunlar kuzulardan ayrılacak ...
- Tamam söyleyeyim
Hoca efendi sözüne devam etti :
-Kur'an okumasını bilenler hatim yapsınlar...
Adamın biri :
-Baraj yapsaydık ya
Yaşlı adam :
-Üst köyler baraj yaptı da ne oldu . Kurumuş barajları
-Ağaç kesimine neden engel olmadınız
Adamın biri :
-Yanlışı biz orda yaptık
Yaşlı adam
-Bırakın tartışmayı şimdi .Kahvede tartışırsınız.Hoca efendiyi dinleyin.
Her kes susmuş hoca efendiyi dinliyordu .Hoca efendi saatlerce konuştu.Üç gün sonra yağmur duasına çıkılacaktı . Yer derenin en yukarı başıydı...
Dua günü nede çabuk gelmişti .Daha iki hatim bile yapamamıştım .Allahım azımızı çoğa say demiştim .
-Anne en eski elbiselerimi ver
-Tamam oğlum
Bizim bir keçimiz vardı. Dayım yavru iken vermişti . Annem onu çocuk gibi büyüttü .
-Haydi gel derenin gözüne gidiyoruz bu gün dedim
-Me me dedi
Bir avuç yemle onu ta derenin gözüne kadar götürmüştüm .Yemekler pişiyordu. Mevlit okunuyordu .Kuzular annelerinden ayrıydı .
-Keçime benden ayrılacaksın dedim
Onu bir ağacın dalına bağlamıştım.
Hoca efendiye sordu biri :
-Bu yağmur yağacak mı
-İnşallah
-Ben inanmıyorum
Tövbe tövbe dedi yaşlı adam .Çarpılacağız ...
Allaha nasıl yalvarıyordum .Ağlıyordu kuruyan dere ...Ağaçların yaprakları ağlıyordu susuzluktan .Toprağı ak baba gibi parça parça etmişti kuraklık...
Hoca efendi ve oradakiler ağlıyordu dua edilirken . Bulutlar ufuklara kalın kalın iplerle mi bağlıydı ne
-A...kanatları bulut olan bir kuş...O kuş köyümüzün üstüne doğru geliyordu .Ağladım sevincimden ...

Hoca efendi duasını henüz bitirmemişti .Nasıl bir yağmur. Sucuk olmuştuk .
Allahım sen sana dua edenleri boş çevirmezsin kapından diyordu yaşlılar...

18 Şubat 2013 2-3 dakika 5 öyküsü var.
Yorumlar