Karanlıkta Uzatılan El
Bugünün yine dünden hiçbir farkı yok, yine zevksiz, neşesiz, mat bir hayat. Yine güvensiz mutsuz bir gün bugün.Uzatılan her el menfaatler peşinde koşuyor. Duyguları, gururları, ayakları altında paspas gibi çiğniyorlar. Ellerimi uzatamaz, duygularımı paylaşamaz oldum. Sevgileri kaybediyor insanlık, değer vermeyi unutuyor. Her şeyi zamana bıraktım fakat bu zaman beni umarsız bir döngüye sürüklüyor. Ne yapmam gerek bilemiyorum. Kırılan duygularımla, gururumla ağlıyorum. Sanki beni kurtaracak bir şeyler bekliyorum. Hayatımı değiştirecek bir mucize beklediğim. Hayata bağlayıp, yaşam umudu verebilecek bir mucize. . .
Gelir miydi ?
Var mıydı?
Fakat bu mucizeleri Yaradan'ın hak edene verdiğini biliyor. Bunlardan birisinin ben olamayacağımı düşünüyorum. Çünkü hiçbir şekilde hak etmiyorum. Ne istemeye, ne de söylemeye hakkım var. Aslında güzel bir şehirde yaşıyorum ama bir eksiklik, bir donukluk, bir yarımlılık var bu şehirde. Tamamlanmayı bekleyen bir yarımlılık. Karamsarlık mı, yoksa gerçek bu mu? Ayırt edemiyorum. Güzel olanı bile fark edemiyor, düşünemiyorum. Bugünümü yaşayamıyor, yarınımın hayalini bile kuramıyorum. Sanki yarınım yokmuş gibi yaşıyor, gülmeyi unutuyorum. Yaşam kelimesi bile uzak geliyor, bir şeyler itiyor beni hayattan her şeyden ıraklaşmaya başlıyorum. Gururuma mı yenik düşüyorum yoksa sevgime mi yenik düşüyorum bilemiyorum. Bir gerçek var, bir el bekliyorum. Yaşam umudu verebilecek bir el.
Var mıydı ?
Var mıydı? Böyle bir el?
Olsa bile, gelir miydi ?Kimim ben,neyim ?
Öyle çelişkiler, öyle bir girdap içinde dönüp duruyorum ki .Kelimem ne kadar darmış, anlatamıyorum.
Pollyanna'cılık bile yetmiyor. Hani hayatını tamamen yitirmiş insanlar vardır ya, işte öyle bir şey .
Kaybolup gidiyorum, sarhoş sürücüler gibi bir oraya bir buraya çarpıp ilerliyorum. Yalnızca bir şey vardı yaşıyorum.
Kendimi doğup büyüdüğüm memleketimde dahi yabancı gibi hissediyorum. İnsanlar yabancı geliyor. Herkes arkadaşlarım bile yabancı geliyor. On yıllık arkadaşımı bile tanıyamıyo- rum. En çok ihtiyacım olduğunda dostum terk etti, neden bilmiyorum. Bekliyorum, kim kurtaracak? Duysanıza sesimi, duysanıza. Kim duyacak ?Herkes kendi menfaatleri peşinde. Dostluk ne ? Sevgi ne? Her şey kayboluyor, gelenekler, içtenlik, sırdaşlık yok oluyor. İnsanlık insanlığını unutuyor, yaşayanlar yaşama amacını. Biliyorum bu mucizeleri Yaradan'ın hak edene verdiğini. Hiç bir zaman bunlar dan ben olacağımı düşünemiyorum. Karanlık, umarsızlık. . . Hayatımın son anlarını yaşıyorum. Ne kadar tuhaf, hiç yapmadığım şeyleri yapmak istiyorum şu an.
Hala geri dön diyebilecek bir ses. Bu iki kelimeyi bu kadar çok duymak isteyeceğimi zannetmezdin.
Geri dön , geri dön diyebilecek bir ses .
Ben buradayım , yanındayım diyebilecek bir ses .
Bu döngüden kurtaracak bir el !
Uçurumun kenarına doğru ilerliyorum. Arkamda kimse yok. Hala dönüp, dönüp arkama bakıyorum . Belki diyorum, belki.'ALLAH'U EKBER'' demeyi bekleyen kurbanlık koyun gibiyim, şahadet getirmeyi bile düşünmeye başladım. Yaşanılası uzun sanılan şu hayatta, acısıyla, tatlısıyla yaşadığım anlar geçiyor film gibi aklımdan . Ağlamaktan ve son dualarımı yapmaktan başka bir şey gelmiyor elimden.
-Elveda,
Sadece gökyüzündeki yalnız buluta. Sırtımı dayadığım yalnız ağaca. . .
-Elveda,
Yaşamın ne anlama geldiğini bilen insanlara, birde komşunun küçük köpeğine elveda.
Bir de. . .
Aklımdan her şeyi bitirdim, gidiyorum. Dizlerim aşınmış fark edemedim. Ayağa kaktım adım, adım yaklaşıyorum. Ölesiye rüzgar uğultusuyla yapraklar gidiyor benden önce boşluğa. Bir uğultu, rüzgar uğultusu, ölüm uğultusu, kulaklarımı çınlatıyor. Dökülen yapraklar hışırdıyor attığım her adımda. Onlarda kurumuş ve yok oldu. Gökyüzündeki yalnız buluta haykırarak gidiyorum. Sanki beni çağırıyor gökyüzüne, gel diyor, gel. O da benim gibi yalnız, ısındım yalnız buluta. 'Yanına geliyorum, al beni. Sen anlarsın beni, kurtar bu insanlardan'. Kalbimin atışlarını kulaklarımla işitiyorum. Ağlıyorum hıçkıra, hıçkıra ...
Gitmek istemiyorum, duysanıza sesimi. Nasıl duyacak-lar , nasıl duyacaklar. İşiten organı bir an sessizliği dinlemezken . Önce ben derken. Nasıl ?
Hala çelişkiler, gidip gelmeler. Sanki beni mecburiyete itiyor. Gitmek istemeden gitmek, kötü bir duygu. Yaşamın anlamını unutan, başka bir anlam bulamıyor.
Hayatın baharı, önde uzun bir yol . Var gibi görüyorlar, oysa hayat bitti.
Güle, güle...
Hala boşluğu seyrediyorum ve boşluğa giden yaprakları. Hayır, bu da ne?Boşluk ve dipsiz sessizlik arası bir ses.
Bir ayak sesi hışırtısı...
Yoksa?
Ne olursa olsun kararım değişmeyecek . Sende , sen de değiştiremeyeceksin.
Git. . .
Çünkü bende uzaklara çok uzaklara ,ebediyete , gidiyorum. . .
Güle, güle
Güle, güle. . .
Arkamdan uzatılan bir el gördüm, rüya mıydı? Yoksa bir mucize mi gerçekleşiyordu? Yo hayır, karar verdim , karar verdim.
Gülen, dolgun gözlerle bakıyordu. Fakat oda üzgündü en az benim kadar. Ağlamamak için zor tutuyordu kendini. Neden
benim için üzülüyordu? Neden? O sıcak bakışlarıyla elini uzattı,, duygularıma hakim olamıyorum. Hayır ağlayamam, ağlayamam. Bazen insan duygularına hakim olamıyor, dayanamıyorum. Gözlerimden akan damlalarla yerdeki otlar yeşerir. Bir onun o güzel yüzüne, birde dönümsüz yola bakıyorum. Korkuyorum, acaba diyorum, yine o yalancı ellerden birimi. Çok kısa sürdü bu düşüncem, o güzel gözleri her şeyi söylüyordu . Ellerimden tuttu, yaşamanın ne anlama geldiğini anlattı . O anlattı ben hep dinledim. O kadar güzel konuşuyordu ki, basit kelimeler bile dilinde bir sanata dönüşüyordu.
Dünyada böylesi güzellikler var mıydı. Öyle güzellikler, var mıydı? Bütün güzellikleri kendinde toplamış biri var mıydı? Öylesi, kalbi dilinde, dili yüreğinde ve bütün bedenine yansıtan biri.
Karmaşıklığa bir çözüm anahtarı, faziletli. Dünyada bir eşitliğin olduğunun cihadını veren biri.
Beni ben yapan benliği paylaşmak istiyorum ama engelleniyorum. Döngüyü anlatmak istiyorum, olmuyor. Nasıl ona bu kadar çabuk alıştım ve bu kadar sevdim bilemiyorum. Ona neden anlatamıyorum, bilmiyorum. O kadar zor biri, ama sevgi dolu.
Onu çok sevdim her şeyden çok. Layık olabilmek için onun sevmediği her şeyden vazgeçtim. Her zaman vakit geçirdiğim arkadaş sandıklarımdan. . .
Sınırsız hayal gücümün çizdiği kötü resimlerden. . .
Onun sevdiği her şeyi sevmeye başladım, çabaladım. Her zaman sevmeye çalışacağım. Onun değer verdiği her şeye ben de değer verdim ve vermeye de devam edeceğim. Onu tanımadan önce hiç bu kadar sevmeyi sevmemiştim. Sevmek ne kadar güzelmiş şimdi daha iyi anlıyorum. Bir de karşılığını görürsen, verdiğin değeri az da olsa alabilirsen, şu fani dünya da bir nevi cenneti yaşamış olursun.
Sevmek cennet demektir. . .
Hiç ummadığın bir anda yaşamada dönebilirsin. Hayata veda da edebilirsin. Bir kişi yüzünden, insanlara ön yargılı davranmamayı öğrenmek gerekir. Sevgiye önem vermeyi, hak edeni sevmeyi bilmek . Değer vermek, açık olmayı bilmek gerekir. Yaşamak için bir şeylere başlamak gerekir.
Beni hayata bağlayan ne o eli doyasıya tutabildim, ne de sarılabildim. Üzülüyorum, ağlıyorum senden habersiz. Bilmiyor geceleri sabahlara kadar döktüğüm göz yaşını . Bilmiyor onun hasretinin bu kadar zor olduğunu, sesini ne kadar özlediğimi. Ona verdiğim değeri ve sevgiyi. Bir bilse, bir anlayabilse. Neler yapar, neler söylerdi ve sevgisini , hislerini içine hapsetmezdi. . .
Yalnızca uzatılan bir eldi insanı hayata bağlayan. Bir eldi insana yaşam umudu verebilen.
Öyle bir eldi ki insanı hayata bağladığını fark edemeyen.
Öyle bir eldi ki, sevdirmesini bilen,
sevmesini bilemeyen. . .