Kayıp Mehmet'e Mektup

Merhaba nasılsın?





Sigaram bitti Mehmet saat on iki şimdi ben ne yapacağım? Sabah nasıl olacak? Bari kalkıp kayıp Mehmet'e mektup yazayım dedim. İnsanın tanımadığı birine mektup yazması çok hoş doğrusu. Asla yanıtı gelmeyecek bir mektup, üstelik ne cevap vereceği varsayımına girmeyeceğin birinin. Sahi sen bu mektupları okusaydın ne yanıt verirdin? Şu an düşündüm. Ama yazık ki öyle hakkın yok, çünkü sen bana kelek yaptın(yelek yapmak varken). Bana, beni tanımadan '?sanki sen benim kurtarıcımsın'' dedin. Ben de inandım. Önce inanmadım, sonra inandım. Evlenmişsin çocuğun bile olmuş. Öyle dedi şair arkadaş. Hayret yıllar geçti. Soyadını vermedim. Üstelik yanlışlıkla bir defa bile karşılaşmadık. Nasıl hemen tahmin etti. O zaman düşünmüşsün beni, sanırım kim bu deli diye sormuşsun. Teşekkürler bu yeter bana. Söz aramız da telefonda ki o nazik yapmacıksız, içten sesi hiç unutmadım. Şimdi bile tanırım tabi değişmemiş isen insanlar çabuk değişiyor. Öyle ya da böyle. Değişen bir insanı telefondaki sesten bile tanırım. Ya işte yanıt verme hakkın bile yok. Gördüğün gibi değişmemişim. O zaman telefon numaramı vermemiş senin arama hakkını almıştım. Aslında bu hakkın vardı senin herkesin de var. Ben bir sanatçıysam var. Yazımın birinde şöyle bir cümle kullanmıştım. ''Sanata rehber gerekmez. Her güzel eser kendi yapar rehberliğini bu demek değil ki uzak tutacağız dost ellerimizi insandan. Kaçıp saklanacağız koridorlara...''Yayınlanmadı o yazı. Bir günü anlatıyordu. Geçmişte, deli dolu gençliğimin sanat tutkulu yüreğiyle yazılmış. Çok sevdiğim .''Sanata rehber gerekmez '? başlığını verdiğim.






Şimdi anımsarım da şaşarım, nasıl da indirdik adamı yukarıdan. İsimler yok oluyor. Şükür ki senin adını unutmadım. Belki de onun adını hiç öğrenmedim. Gerçek bir sanatçıydı. Bir on yıl geçmiştir(şimdi 23 yıl) belki daha fazla. Rastgele gitmiştik bir arkadaşla, sonra çok kişi olduk. Resimler üzerine, fikirler ve yorumlara girmiştik. Birbirlerini tanımayan insanlar. Biz de beraber, aslında biz başlatmıştık, yani ben. Bu resimleri yapan ressamın yukarıda olduğunu biliyordum ve görmek istiyordum. Bir güzel resmin seyrine daldık. Işıklara, ışık bahane ressamı görmek istiyorum ya. Yok, yenicenin ışıkları, yok şuranın ışıkları, yok buranın ışıkları hem beraber sanki fikir üretme merkezi, resim çok güzeldi gerçekten ışıklar güzeldi. Nerenin ışıklarıysa...






Görevli dayanamadı, ben dedi kendine soracağım.''Etme eyleme dedik rahatsız etme '? yani ben dedim. Ciddi değilim ama. Hemen çağırsın istiyorum. Işıkları soralım.(ışık bahane)






Bu geldi. Canım, canım, her tarafı boya içinde. Öyle doğal kendi halinde sanki bu dünyadan değil. Biz tabloda ki ışıkları soruyoruz. Bir an bize bakıyor, koridora doğru gidiyor. Şaşırıyoruz. Bozuluyoruz da. Kızgınlıkla çıkıyorum. Çıkıyoruz. Sonra o yazıyı yazıyorum.''Sanata rehber gerekmez her güzel eser kendi yapar rehberliğini '? diye biten yazıyı...






Kızgınlığım da boşunaymış, birkaç hafta sonra öğrendim gerçeği. O ressam koridora gördüğü çaya doğru gitmiş. Ben fark etmedim, ışıkların derdindeyim ya.





Sanata rehber gerekir mi; gerekmez mi? Bu ayrı konu. Bazen diyorum ki o zaman haklıydım. Sanata rehber gerekmez, ama dost sanatçı eline her zaman var. Bazen de diyorum sanat eserlerimize birkaç rehber gerekebilir. Niye mi böyle yazıyorum? Sigaram bitti dedim ya. Zaten kafam bozuk sebebi var tabi. Hayır, hayır yok. Sensin biraz sebebi, niye evlendin ki ben seni kurtaramazdım ama sen beni kurtarırdın. Bana da öğretirdin şiir yakmasını beraberce yakardık yazdığım tüm şiirleri. Her şey beni aşıyor. Derim ki ben sanat güzeli yaratmaksa bunları insana ulaştırmak gerekir. Onların bu güzelde hakkı var. Hakkı var Mehmet tüm insanların hakkı var. İşte bu yüzden ben seni kurtaramazdım ama sen beni kurtarırdın. Onları yakardık. İnsanlara o güzeli ulaştıramıyorsam ulaştıramayacaksam, yok olsalar da olur Mehmet. Çünkü ben kimseyi hakkı olandan mahrum bırakmak istemem. Ki zaten ben hep söylerim sanatçılar yaratırken yaşarlar mutluluğun en büyüğünü. Kavuşmadan bile yaşarlar sevdanın en özlüsünü. Bazen de böyle en sözlüsünü.






Yakardık değil mi Mehmet? Hayır, hayır yakmazdık. Nehire atardık belki. Son bir umutla veya sonsuz umutla. Yakardık değil mi? Mehmet hayır hayır yakmazdık. Zaten sen bana keleklik ettin. Ben bir sigara bile yakamıyorum. Şiirlerimi mi Yakacağım? Sonra yaksam ne fark eder. Şiirlerimle birlikte kendimi bile yaksam şiir şiir olur uçar küllerim.




SİGARA SAĞLIĞA ZARARLIDIR .(İÇMEYELİM LÜTFEN)

11-11-1994 İPİN UCU kitabımdan

21 Ekim 2011 4-5 dakika 13 öyküsü var.
Yorumlar