Kebapçı
Uzun ve yorucu geçen bir ay sonu maaşını alan Barbaros, mesut bir ruh haliyle yatağa uzanıp yastığı başına koyduğu anda uzun süredir ihmal ettiği dostları Ivan ve Tansu'yu hatırladı. Onları uzun süredir arayıp sormuyor, kısa mesaj bile atmıyordu.
Gerçi İvan ve Tansu'nun da Barbaros'tan geri kalır yanı yoktu. Onlar da hayatın koşuşturmasında sosyalleşmeye yeteri kadar vakit ayıramıyor olmalıydılar.
Fakülte yıllarında hafta sonlarında İvan ile beraber Tansu'nun dedesinin çiftliğine gidip mangal yakan Barbaros, birden o günleri anımsadı. Kafasında planları o an kurdu. Ertesi gün kuşluk vaktinde önce Ivan'ı sonra da Tansu'yu aradı. Biraz hoşbeş ettikten sonra onları Cumartesi akşamı bir kebapçıya davet etti. İvan ve Tansu bu davet karşısında şaşırdılar. Üzerine mutluluk sosu dökülmüş hayret edici bir nidayla davete icabet edeceklerini belirttiler. Uzun süredir görüşmeyen bu 3 dost nihayetinde bir araya gelecekti. Üçü de Cumartesi gününü iple çekmeye başladılar.
Akşam ayazının oldukça üşüttüğü Cumartesi akşamı nihayet geldi. Barbaros, Tansu ve İvan sırasıyla lokantaya geldiler. Samimi bir şekilde birbirlerine sarılıp öpüştüler ve aralarında klişe ''Nasılsın? Ne yapıyorsun?'' temalı diyaloglar kuruldu. Girizgah çok uzun sürmeden sohbet koyulaştı.Ivan: Barbo, yahu nereden buldun burayı? Konumu caddeye uzak. Zor bulduk.
Barbaros: İvancım, geleneksel ve samimi bir yer. Kebapları da lezzetli.
Tansu: İvan, salaş ortamlara bayılır bu herif. Okulda da bayılırdı. Tam bir milyoncu.
Barbaros: Bırakın şimdi edebiyat yapmayı. Neyse, siparişler geliyor...
3 buçuk porsiyon Adana kebap, salata ve mezeleriyle birlikte masaya gelir gelmez iştahlı bir şekilde tüketilmeye başlandı. Yemek boyunca Barbaros'un konuyu açması üzerine çiftlikte yakılan mangalda pişirilen terbiyeli tavuklardan bahsedildi. Barbaros'un 1 semiz tavukla bile doymadığı günler yad edildi ve gevrek gülümsemelerle mizahı yapıldı.
Yemek bittikten sonra lokantanın ikramı olduğu bildirilen 3 bardak çay masaya geldi. Çay faslı da bittikten sonra İvan, lavaboya gidip geleceğini söyledi. Bu sırada Barbaros, bir bardak daha keyif çayı içeceğini söyledi. Yüzünde tarifsiz bir tebessüm vardı. Çay içtikten sonra Tansu ile göz göze geldi ve ''Hadi'' dedi. Her şey planladıkları gibi olmuştu. İvan'ın çantasını aldıkları gibi lokantadan hesabı ödemeden hızlıca kaçtılar. Garsonlar peşlerine düşmesin diye masaya İvan'ın lavaboda olduğuna dair not ve İvan'ın çantasından çıkardıkları bir hırkayı bıraktılar. Bu sırada İvan, çayına Tansu'nun el çabukluğu ile çaktırmadan müshil atıldığından ve tokatlandığından habersizdi. Çıkar çıkmaz gerçeklerle yüzleşti. Bir hayli şaşırdı. Bu onda soğuk duş etkisi yarattı.
Üniversite son sınıfta son ay kiradan ve faturalardan kendi payına düşeni ödemeyip kaçan İvan, bu sefer ev arkadaşları tarafından oyuna getirilmişti. Geçmişte yaptığının cezasını şimdi bulaşık yıkamakla ödeyecekti. Barbaros ve Tansu ondan tatlı sert bir öç almıştı.
Emir Erten