Kenan Abi
Lise bitti,üniversiteyi kazanamadık,yıl 2004, bir daha deneyelim dedik ve o yıllar dershanelerin zirve yaptığı dönemdi neredeyse üniversiteyi kazanıp iyi bir meslek sahibi olabilmenin ön koşuluydu ama pahalıydı,zengin çocukları tereddütsüz üç -beş yıl paraya kıyarken benim gibi gariban çocukları kara kara düşünüyordu ancak.Eğitimde eşitliğin olmadığını,para eşittir kalitenin yasa olduğunu,hak ve adaletin yalnızca kitaplarda yazılı kaldığını ta o yıllardan anlamıştım.
İlçeye gidecek ve orada yatılı kalacaktık, dershane ücreti 1100 lira,özel yurdun kirası ise 450 liraydı,bizler için çok paraydı tabi bir de harçlık,yol,giyim kuşam ve kırtasiye masrafları...Mecbur kalmadıkça arkadaşlarla bir kafede oturmazdık,giysilerimiz iyice eskimeden yenisini almazdık,sevgili yapmak aklımızın ucundan bile geçmezdi,cep telefonlarımız yoktu.
Kenan abi,güvey teyzemin büyük oğlu,bizim gideceğimiz o ilçede devlet memuruydu,ailemizde bir sevinç:
-Orada Kenan abin var oğlum,zorluk çekmezsiniz size göz kulak olur,diyorlardı,siz yeter ki derslerinize iyi çalışın!
Ne dershanede ne yurtta ne de çarşı pazarda yüzünü hiç görmedik Kenan abinin desek yeridir sadece iftara davet etmişti bir tanıdığımız onları da davet etmiş orada konuştuk yarım saat,ikinci evliliğini yapmıştı o sıralar.
"Bize de gelin çocuklar,"dedi ama biraz istemsizce, adresini bilmiyorduk ki.
Hayat böyledir işte,o evlilikten bir çocuğu oldu ve şuan on dokuz yaşında,yaz tatilinde çalışacakmış, benden hem iş istiyor hem de çocuğuyla ilgilenmemi.
Ne verirsen elinle o gelir seninle olmuş sonuç :)