Keşke
Kulakları sağır eden sesin ardından gözleri yarı aralık bir noktaya bakarken hayatı film şeridi gibi geçiyordu sanki ufuktan...
...............................
Yıl 1960 elinde tahta valizi, yüreğinde küskün duygular, ardında gözü yaşlı sevgili bırakarak toprak yolda ağır adımlarla ilerliyordu. Sanki son kez yürüyormuşcasına ... Ardına bakmayacağına söz vermişti, bakarsa gidemezdi çocukluğundan, kendinden ve onu hapseden kalpten.
'Sen yolunu tutmuşsun hadi git. 'demişti al yazmalı, ceylan gözlü sevdiği, belliydi, neden gitme desin ki. Ancak bir şans daha istemişti ondan, bir şans daha. Yapabilirlerdi. Ama o kararlıydı olmuyordu, olmayacaktı.
Gitmeliydi.
Uçsuz bucaksız, bilmediği, tanımadığı diyarlara yelken açıyordu. Çok kez denemişlerdi fakat her seferinde bir kat daha büyüdü yüreklerindeki yara.
İşte bunun için gitmeliydi, sevgilerini kaybetmeden gitmeliydi..
.....................
Al yazmalı ceylanım
Keşke yakabilsem tüm hatıraları.
Söküp atabilsem yüreğimi yerinden.
..................................
Demişlerdi gurbet unutturur her şeyi. O gurbeti tercih etmişti al yazmalısına... Bu düşüncelerle tutmuştu büyük şehrin yolunu..
'Kaç yüreğim kaç
Savaşmak sana göre değil.'
Demişti kendine fakat acımasız şehir ile savaşmaktan kaçamadı.
Aç kaldı, sokaklarda yattı, saflığının kurbanı oldu kurtlar sofrasında..
Çok pişmandı dönse olur muydu ? Olmazdı, ne diyecekti. Keşke diye mi başlayacaktı söze yoksa af mı dileyecekti.
Hiç söyleyemediklerini art arda sıralayacak mıydı?
'Biliyor musun en çok neye yanıyor içim? Sana nasıl seslenmem gerektiğini fısıldarken yüreğim, dilimin susmasına. Bir kez olsun aşkım, bir tanem deseydim gam yemezdim. Bir başlasam sonu gelecekti eminim! Ama o mavi gözlerine her bakışımda kalbim yerinden fırlayacak gibi olur, konuşmayı unuturdum. Lal olurdu dilim... Artık çok geç biliyorum, dönülmez diyarlar yarim oldu.....'
düşünceler beyninde fırtınalar estiriyordu ki bir an al yazmalısını gördüğünü sandı karşısında 'yıllar onu hiç değiştirmemiş 'diye düşündü. Oysa o yüzünde yılların çizgilerini taşıyordu ... tam ellerini uzatmıştı ki acı bir firen sesi duyuldu.
Ağır ağır gözleri kapandı. Bedeni ne kadar hafiflemişti artık sol yanı acımıyordu...
Ah o mavi gözler! insanın ömründen ömür çalıyor...çok iyi bilirim.😊
Tebrik ederim harika bir yazı.. biraz daha genişletilse eminim çok daha guzel bir öykü çıkardı. Akıcı ve insanı yormayan bir üslübunuz var.👍
Çok teşekkür ederim sevgili Birgül evet haklısın geliştirebilirdim aslında
Şiir kolik ailesine çok teşekkür ederim..