Kibrit Çöpleri

'Yan be...' dedi şu an Dünya üzerinde bir siluet halinde olan...Yine denemek için,kutudan yeni bir kibrit daha aldı.Elleri titreyerek,bedeni kendinden emin olmayan bir vaziyetteyken,kibriti kutusuna sertçe sürttü.Çıkan tok ses aslında sonuç hakkında kesin kararını gösteriyordu,asi kibritin.
'Yansana...yansana mendebur meret.Ne inatçı şeysin.' dedi fısıltıyla.Aslında gerçekten konuşup konuşmadığını bilmiyordu.Kelimeler kendini harflere parçalatırken havada asılı kalıyordu sanki.Eskiden,babası ile konuşurken de aynı şeyleri hissederdi.Babası onun konuşmasını,sanki gerçekten konuşuyor gibi dinler sonra bu dinlemenin sadece bir formaliteden ibaret olduğunu belli ederdi.Ardından,konuyla ilgili bazı püf noktaları evirip çevirip ona sunar,günlük haberleri okumak için tekrar gazetesine dönerdi.Özelliklede borsa haberleri...
Ev sohbetlerinin ve kavgalarının büyük bölümünü oluştururdu borsa haberleri.Tabi,ileride borsa denen canavarın dişleri arasında babasının cansız bedenini de tutacağını,o zamana kadar kazandıkları ne varsa(bu ev hariç)yutacağını bilemezlerdi.Hatta bunu bilemediklerinden olacak,borsa o vakitler bir umut,kutuda kalan son kibrit gibiydi.
Bir gün okul çıkışı eve geldiğinde garip bir koku fark edip,komşularını harekete geçirdiğinde ve babası ile annesinin değersiz eşyalar gibi evlerinden sürüklenmeden önce,üzerlerine tamda borsa haberleri bulunan gazete bölümünün örtüldüğünü gördüğünde henüz on üç yaşındaydı.Bu trajik olaydan sonra düşündüğü ise hep aynıydı:'Keşke belleğimi kontrol edebilseydim.'
Ertesi sabah ise üçüncü sayfa haberlerinde büyük puntolarla kendi haberlerini görecekti:'cinnet'
Gazeteyi parçalaması için üç saniye yetmişti ona...
Bir kibrit daha...'Kahretsin'
Elektrik kesileli beri yarım saat oluyordu.Koskoca yarım saat,bir insanın doğması veya ölmesi için gayet yeterli bir süre.Bütün durumun aksi yöne dönmesi,senden uzaklaşırken hafif sinsi sırıtışıyla el sallaması için gayet yeterli bir süre.
Bu süre zarfında tek amacı masanın üzerindeki tek mumu yakmaktı.Lakin şu ana kadar yaptığı çoğu işte olduğu gibi bunda da başarısızlığa uğramıştı.Mumdan faydalanabilmek için yakmaya uğraştığı kibritlerden,alev görmek şöyle dursun,ufak bir kıvılcım bile fark etmemişti.
Karanlıktan da aciz bir deli gibi korkuyordu,iliklerine kadar korkuyordu.Ona göre bunun iki makul nedeni vardı.Birincisi;insan bilmediği şeylerden korkardı,akıl kendine düşman sayardı böyle şeyleri ve o karanlıkta ne olduğunu bilmiyordu.Bir karabasan,belki...Yahut kanatları olan,yüzü düşmanının çehresine bürünen,çirkin bir yaratık.Tamam bunlar saçmaydı,böyle şeyler olamazdı en azından olamayacağını kabul etmesi gerekiyordu insanın.
Diğer bir neden ise;aydınlığın ne zaman geleceğinden haberi olmamasıydı.Yada gelip gelmeyeceğinden...
Karanlık!!!Vakitsizlik!!!Mekansızlık!!!
Kör Karanlık!!!
Kutuda son bir kibrit kaldığını anladığında,tepkisiz kalabilmeyi başardı.Usulca onu kutudan çıkardı,kutuya yaklaştırdı ve...
'En sonunda,teşekkürler dostum.' dedi.Yanan kibriti yüzüne doğru yaklaştırdı:'Bu sıcaklık ve aydınlık dünyalara bedel.'diye düşündü.Yanan müttefiki ile masanın üzerinde bulunan beyaz entarili mumu yaktı.Sonra kibrit havada sallayarak,umarsızca söndürdü.
Titrek mum ışığının yarattığı hafif loşluk ona tarifsiz bir huzur veriyordu.Bunun dışında ise gölgelerin saltanatının başladığının farkındaydı lakin bu karanlık kadar korkutucu değildi kendi adına.Başını çevirdi,masanın üzerinde biriken,sonsuz bir tepeciğini andıran kibrit çöplerine baktı.Gülümsedi:'Ne kadarda beceriksizim,çok fazlasınız.'dedi genizden gelen sesiyle.
Bir müddet sonra,garip bir durum fark etti.Sanki kibrit çöpleri harekete geçti,en azından o böyle hissetti.Lakin gözleri ona garip bir oyun oynamış olmalıydılar.Yoksa...
Kibrit çöplerine daha yakından bakmak için onlara yaklaştı.Evet evet yine görmüştü,kibrit çöpleri hareket ediyordu.Bu defa daha belirgindi durum üstelik,gizlenmeye gerek duymamışlardı.Elleriyle gözlerini ovdu,yeniden baktığında kibrit çöpleri normal görünüyordu.
Mantık böyledir işte,kolay kolay ikna olmaz.Tutucu,katı...Çoğu kez işe yarasa bile bazen de engelleyici unsurdur.Tıpkı aşkta olduğu gibi.Eh aşktan da en az karanlık kadar korkuyordu ya neyse.
'Deliriyorum...'diye mırıldandı tıslar gibi.
Yine oldu,bu sefer tamam kibrit çöpleri alenen hareket ediyordu.Daha ötesi onlar sanki...sanki canlıydılar.Bir şeyler anlatmak istiyor gibiydiler.
Bir veya iki saniye geçmeden,kibrit çöpleri iyice şaşırttı onu.'Bu S harfine benziyor.'diye geçirdi içinden.Artık yeni bir korkusu vardı.'Kibrit Çöpleri'
Oturduğu sandalyeden,ani bir hareketle kalktı.Neredeyse masayı deviriyor,mumun halıya düşmesine neden olup evi yakıyordu.Gözü hala kibrit çöplerindeydi.Bu kez 'E' harfine benzer bir şekle büründüler.
S ve E gerisini tahmin etmek güç değildi aslında ve işte 'N' harfi.
'S,E,N'-'S,E,N'...'Ne-ler,ne...ler,o... oluyor.' dedi bağırdığının hatta çocukken olduğu gibi kekelediğinin farkına varamadan.
Sanırım o zamanlar dokuz yaşında falan ya vardı ya yoktu.İlkokuldan bir arkadaşı ona muazzam bir şaka hazırlamıştı '1 Nisan' için.Bu şakadan sonra,o denli korkmuştu ki konuşurken takılmaya başlamıştı.Bir çok doktora gitmişti bu yüzden ve bunu atlatana kadar çok çekmişti.Şimdi ise yıllar sonra aynı şey yine olmuştu.
Sen,Sen,Sen...'B...Ben m-i?'
Kibrit çöpleri şimdi daha hızlıydılar,mum ışığına tapmak için dans ediyorlardı.Sen,sen,sen:'Bu kadarı fazla artık'diye düşündü.Kibrit çöplerine doğru hamle yaptı,inanmamayı bıraktığından onları kaçtıklarını hemen kabul etti.Yinede birini yakaladı,parmakları arasına alıp kırmaya çalıştı ve ulur gibi acıyla inledi.Kibrit çöpü,kanayan parmakları arasından yere kaydı.Biraz önce kibrit çöpü keskinleşip ona saldırmıştı.Neşter nedir bilseydi sanırım doğru kelime için onu seçerdi.Neşter gibi...
Derin kesikten akan kan onun sağlıklı düşünmesini engelliyordu.Hoş eğer bu yara olmasa dahi bu durumda sağlıklı düşünmesi olanaksızdı.
Öfke,korkunun yerini aldı şimdi.Bu sırada yeniden mumu fark etti.'Mum...'diye geçirdi içinden.Her şey onunla başlamıştı.Tereddüt etmeden mumu söndürdü.
Sonra...sonrası derin bir uçurum.
'Orada değiller.'
'Orada değiller.' sözleri derin kahkahalarla karanlığı kırbaçladı.
'Orada değiller.'

24 Temmuz 2009 5-6 dakika 40 öyküsü var.
Yorumlar (5)
  • 14 yıl önce

    ben metinin kalemini seviyorum..tebrikler👍👍👍

  • 14 yıl önce

    Anlatım dilini çok beğendim, düşündüren üzen bir yanı var. Tebrik ederim.

    .)

  • 14 yıl önce

    1. Geçmişinde acı olaylar yaşamış bir kişinin yalnızlığıyla bütünleşmiş bir öyküydü.. merek unsurunu iyi belirlemiş olduğundan öyküyü okurken şunu bir bitireydim dedirtmiyor insana. Öykü andan geçmişe geçmişten ana dönüşler yapan bir teknikle kurgulanmış. Öykülerin kurguya dayanan tür olduğunu biliriz. Güzel olan yönü içindeki gerçeklere rağmen onu okunur kılan kurgusudur. Güzelleştiren ve hatta edebiyata girmesini sağlayan da kurgudur. Öyküyü başarılı kılan önemli bir nokta da dil ve anlatımdır. Öykücü dili doğru kullanmak zorundadır. Dil ustalarıdır onlar. Bu bağlamda kimi dil hatalarına değinmek isterim. 'Babası onun konuşmasını,sanki gerçekten konuşuyor gibi dinler sonra bu dinlemenin sadece bir formaliteden ibaret olduğunu belli ederdi.' Burada 'gibi' ilgeçi benzerlik oluşturuyor, 'sanki' sözcüğü de benzerlik oluşturuyor, 'sanki 'sözcüğü gereksiz sözcük kullanılmasından kaynaklanan anlatım bozukluğudur. 'Ardından,konuyla ilgili bazı püf noktaları evirip çevirip ona sunar,günlük haberleri okumak için tekrar gazetesine dönerdi.'Günlük haberleri okumak için [b] tekrar gazetesine [/b]dönerdi.' cümlesinde zarf tümleci olan ' tekrar' sözcüğü yerinde kullanılmamış.

  • 14 yıl önce

    2. . 'Tekrar gazetesi' bir gazete ismi gibi olur. Örneğin 'Cesetler çok denizde kaldığından çürümüş.'cümlesinde denizde çok kalmasından olmalıdır. Denizin çokluğundan mı yoksa denizde çok kalmasından mı çürür cesetler? Bunun gibi bu cümlede de 'tekrar döndü.' olmalı.

    Kutuda son bir kibrit kaldığını anladığında,tepkisiz kalabilmeyi başardı. Burada başarmak sözcüğü gereksiz kullanılmıştır. Kalabilmek bir başarı anlamı içerir. O zaman bir kavram bir sözcüğün içinde varsa ve ayrıca yazılmışsa gereksiz sözcük kullanımından kaynaklanan anlatım bozukluğu oluşturur (tepkisiz kalabilmişti). Bu tür anlatım inceliklerine dikkat etmek öykünüzü daha başarılı kılacaktır. Başarılarının devamını dilerim.

  • 14 yıl önce

    Sevgili metin kardeşim... ( yaş itibarı ile kardeşim dedim bu samimiyetimi hoş gör lütfen )

    Yorumlamayı bu işin erbapları yapmış zaten... ben yalnızca tebrik ediyorum günün yazısını.Yazmayı bırakma lütfen kalemin çok güçlü. Ustalara da kulak verirsen eğer, çok güzel şeyler yapacağına yürekten inanıyorum...

    Başarılarına yeni başarılar eklemeni diliyor sevgilerimi bırakıyorum...