Kime Göre Neye Göre

Ben kim miyim?
Şimdi size bir klişe patlatayım; kime göre neye göre...

Belki ben bir sarhoşum, her gece bir barda ziftin pekini içen...Belki ayık gözlerle bakmıyorumdur hayata, bakmak istemiyorumdur, kime ne!

Ya da; bütün bir gün ve akabinde her gün üstüme düşen vazifelerimi yerine getiriyorumdur da yaşamıyorumdur. Şu göğüs kafesimin inip çıkmasına aldanıp yaşadığını zanneden bir ölüyümdür. Belki de hepimiz...Günahkarların gönderildiği bir yerdir belki burası..yoksa bu cehennemde işimiz ne!

Ama her şey bir yana, bir deli olma olasılığım yüksek kanımca..olasılık değil belki de gerçek. Bir de akıllılar varmış, ben daha öylesine rast gelmedim ama sıradan insanlar var.Onları akıllıdan sayabilirim hani şu; etliye sütlüye karışmayan cinsinden.Onları da boşver!

Neyse ki ben yanlız değilim, çok var benden. Hatta dünya üzerine saçılmış Türkler gibiyiz.Her an bi köşeden bir hunili toprağım çıkabilir. Ciddi söylüyorum deliler sever beni ben de onları ama akıllı delileri sevmem.Benim kastettiğim hani vardır ya; köyün delisi kıvamında. Onlar başka..başkadır duyguları, başkadır gördükleri..Sanal alemde yaşadığını düşündüğünüz o şahıslar aslında gerçekliğin koynunda. Bilakis biziz sanal sanal takılan. Onlar görür..onlar hisseder..ama neyse fazla derine inmeyelim bence.
Dedim ya severler beni, ölürler benim için hatta birinin ölmüşlüğü bile vardır.
Benim için..Değer miydi?

Halbuki; bir gün bana 'keşke şu yalan dünyaya gelmez olaydın' diyen o idi. Yakıştıramazdı nazarında beni bu dünyaya 'Sen yaşarken ben insan olduğumdan utanıyorum 'demişti.Ama ben anlamıştım..bu cümle yanlış adrese gitse de bana ne demek istediğini. Masumdum o zamanlar onun gibi.

Askerde hastalanmış rivayete göre, ne sebeple bilmem feci dayaklar yemiş, korkmuş...aklını yitirmiş. Konuşamazdı, konuşurdu da ne dediği her zaman anlaşılmazdı özellikle heyecanlandığı anlarda.

Velhasıl bende kavak yelleri...gençliğin yine deli_bozuk halleri...içimi parçalayan bir kalp kırıklığı...serde bir an önce ölme fikri..
Denk geldik bir gün, annem yanımda...hiçbir şey söylemedi.Bilmem geçmiş gün belki başımızla bir selam çakmışızdır. Yanımdan geçerken gözlerimin içine baktı, suratı asıktı, başkaydı bakışı..İlerledi geçti yanımdan. Sonra seslendi hem de bağıra-çağıra 'Ölme' dedi.' Ne olur sen ölme, senin yerine ben öleyim! ' Tekrar tekrar, bağıra-çağıra. Utandım etraftaki insanlardan, sanki herkes anlamıştı, görmüştü zihnimin çıplaklığını. Bir kere döndüm baktım sonra bir daha bakamadım ardıma.Gözlerim doldu, şaşırdım. Annem 'Deli mi ne? Ne bağırıyosa....' deyince güleyim mi ağlayayım mı bilemedim.

Aradan çok değil bir kaç ay geçti..onca zaman hiç gözükmemişti etrafta...arada giderdi hastaneye kendi isteğiyle yatardı. Sonra bi gün haberi geldi, öldü dediler, ölmüş! Hani filmlerde olurdu böyle hikayeler, hani rol icabıydı her şey...Nur içinde yatsın... ama ölmüş! Belki öylesine...sırası geldiği için, belki de benden sebep bilinmez.
Kim bilir; belki de o ölmemiştir de ben ölmüşümdür. Kime göre...neye göre?
O ispat edebilir mi öldüğünü ya da ben yaşadığımı?...

22 Eylül 2016 3-4 dakika 4 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar