Kırıkçıya Gitsin

Ali,gündüzleri sanayide tornacıda çalışmaktaydı,geceleri de Akşam sanat okuluna gidiyordu ve
henüz onaltı,yaşına yeni basmıştı.
Daha meslekte yeni olduğu için,iş yerinde çırak pozizyonundaydı.

Bir gün ustası,matkapta bazı parçaların,delinmesi gerektiğini ve matkaba geçmesini söyledi.
Matkap tezgahı eski idi,deleceği malzemeler için,tezgahın devrini düşürmesi gerekiyordu.
Tezgahın,en üstündeki devir kutusuna boyu yetmediği için,
altına her tarafı yağ içinde olan,bir sandalye çekti ve
onun üzerine çıkarak,devir kutusundaki kayışı bir alt kademeye almaya çalışırken birden!

Makinenin çalıştığını fark etti.
Ne oluyor diye! bu arada alta dogru baktı.
Elini hızla dönen kayış kapmıştı ve onuda döndürmek için uğraşıyordu.
Altındaki sandelye devrilmiş,bir eli çalışan makinede bacakları boşlukta sallanmaktaydı.
Gözü makinanın başındaki birisine takıldı,bu kişiyi ilk defa görüyordu.

Var gücü ile şarteli kapat diye bagırdı ama nafile ilk defa gördüğü
kişi,paniklemiş ne yapacağını şaşırmıştı.
Gözlerini hastanede açtı.
Sigortası yoktu ve potron korkup,onu ustası ile hasteneye yollamıştı.
Makinaya sıkışmış,yağlı eline baktı.
Dört parmagının kanlar içinde kırık olduğunu gördü.

Zorla elini hareket ettirdi,evet parmakları kımıldıyordu.
- Usta be bana ne oldu?
- Makinaya sıkıştırdın elini
Nasıl oldu halen anlamış değilim?
Tezgahın şarteli kapalıydı.
- Ah oğlum ah verilmiş sadakan varmış,sen buna şükret,iyiki kopmadı parmakların.
Müşterinin teki o sırada,matkabın yanında seni seyrederken,
eli şartele değmiş.
- Ben o adamı gördüm.
Ona şarteli kapat diye bağırdım,ondan sonrasını hatırlamıyorum.
- Tabii hatırlamazsın bayılmışsın,o kişi korku içinde koşarak yanımıza geldi ve bize haber verdi.
Şimdi sıramızı bekliyoruz, doktor birazdan bizi çağırır.

-Bak bizi işaret ediyorlar hadi.
İçerde bayan bir doktor vardı
- Ne oldu eline?
- Makinaya sıkıştırdım efendim.
- Bunun eli pis ben buna bu şekilde bakamam,bir sabun verin eline yıkasın da gelsin.
Ondan sonra bakalım.
-Ali hadi oğlum,şu elini yıka da,doktor hanım baksın.
Elime kocaman bir beyaz sabun verdiler.
Parmaklarımda çok derin yaralar ve kırık kemikler,adeta biz hurdaya çıktık diye bağırıyorlardı.
Canım yandığı için elimi yıkamayı beceremedim ve su değince daha fazla canım yandı.

Tekrar doktor hanımın yanına gittik.
Uzaktan şöyle bir elime baktı.
Olmamış kardeşim olmamış,ben nasıl bakacağım bu yağlı ele
bana odacıyı bulun,yanıma gelsin.
-Buyrun doktor hanım,beni istemişsiniz.
- Şunun elini alkolla iyice sil,sonra da rontğene
gitsin...
Rotgene gittik,neyse sıra bize geldi.
Filmi çektirdik,biraz sonra görevli yüksek sesle adımı söyledi
Filmi elime tutuşturduktan sonra dört parmağın kırık, sen buralarda hiç oyalanma ben şimdi size bir kart vereceğim o adresse gidin,bu adam süper bir kırıkçı o ne gerekirse yapar dedi.
CENGİZ DAMAR

18 Şubat 2009 2-3 dakika 67 öyküsü var.
Yorumlar