Kırmızı Halı - 1
Bir ormanı andıran köyümüzden, merkeze taşındığımızda henüz dört beş yaşlarında bir çocuktum..Her şeyi hatırlayamasam da, belleğimde iz yapmış güzel anılarım var maziye dair..Ahşap iki katlı evimizin salonuna serilmiş kırmızı halımızla başlıyor bu anılar..Ve yemek yemek için kullandığımız taş ocaklı, ahşap sedirli odayla devam ediyor..
O zamanlar, üç kız kardeşiz sadece ve yaşlarımız birbirine çok yakın..Bir takım gibiyiz bu yüzden..Oyunsa kırmızı halıda, kavgaysa kırmızı halıda..Salondan çatı katına çıkan ahşap merdivenler..Ve yukarıda gizemli bir dünya..Üst kata sadece kullanmadığımız eşyaları koyduğumuz için, filmleri andıran esrarengiz bir havası vardı üst katın..Bu kadar ilginçlikten sonra parka gitmenin, kapıda oynamanın bile ayrıcalığı kalmıyordu sanki..Günboyu tırmanıp, yuvarlandığımız merdivenler, üzerinde zıpladığımız kırmızı halı ve çatının büyülü dünyası hayal dünyamıza epey bir şey katmış olmalı..
Ablam takımın yöneticisi, harçlıklarımızın gönüllü bankacısı olur, kuruşlarımızı taş ocağın üzerindeki rafta saklardık..Yalnız oraya da sadece ablamın boyu yetişir, toplanan paralar çoğu zaman, pamuk şekerle gelen mutluluğumuza kaynak olurdu..
...
Eve misafir geldiğinde annem, ablamı, çatı katından dışarıya açılan pencereden, evimizin önündeki asmaya sarkıtır, üzüm yaprakları toplatırdı..Bu o gün evde güzel yemekler yapılacağının da habercisi olurdu..Ben biraz da korkarak seyrederdim ablamın asma iskeletindeki ince dansını..Neyse sorunsuz şekilde yapraklar toplanır, kısır, bat, ya da sarma olarak düşerdi misafirli soframıza..
Bazı sabahlar işe gider gibi ciddiyetle ve heyecanla evden çıkar, mahallede bulduğumuz cam teneke, taş gibi şeyleri toplar oyunlar kurardık kendi aramızda..Bir defasında mahallenin ortak alanında yetişen pembe gülleri toplamış, gül reçeli yapması için anneme vermiştik..
Büyük oyuncaklarımız olmadı belki ama büyük mutluluklarımız vardı çocukluğumuzda..Annemin o zamanların meşhur oyuncağı kel ve çıplak bebeklerimizi bir prenses gibi giydirmesi, örgü şapkalar ve kat kat elbiseler örmesi, müthiş sevindirmişti bizi..Hatta bir defasında bez bebek bile yapmıştı annem..Örgü saçlar, iğne iplikle yapılmış dudaklar, kaşlar ve gözler..Bence harikaydı..
Yine böyle ekip çalıştığımız bir gün, uçmakta zorlanan bir serçe bulmuş ve anneme getirmiştik onu iyileştirmesi için..Kutuya yaptığımız yuvada onu bekletmiş, annemin sıcak ellerinde ısıtmış ama yine de üşümüş ve hasta olmuş bu serçeyi yaşatmayı başaramamıştık..Elbette hüzünlerimiz de oldu çocukluğumuzda..Hatta kırmızı halı her karesiyle eşlik etti sevinç ve hüzünlerimize..Biz büyüdükçe o eskidi..Biz yenilendikçe o değişti..Zaman bazı şeyleri büyütürken bazı şeyleri eskitip yok ediyordu..Eşyalar böyleydi işte..
...
Beynimde koşup oynayan bir çocuk var şimdilerde..Sürekli zıplıyor kırmızı halıda..Çatıya tırmanıyor ve gül topluyor..Ağaca çıkarken en güzel anaokulu elbisesini yırtıyor..Bir çocuk ki, dünyayı yeni tanıyor..Nerden geldiğini bilmeden, koşuyor yarınlara..Ablasını ve kardeşini çok seviyor..Arada o da yaramazlık yapıyor..Yakalanmamak için, kardeşlerinin üstüne atıyor küçük suçlarını..Sanırım biraz korkuyor, sillesinden hayatın..
...
Bir çocukla bakıyorum yeniden dünyaya..Hırslandıkça , kaybolan zamana..At gibi koşarken hayatın merkezinde, farkında olmadan biz, yok olanlara.Çocuk gözüyle bakıyorum, tüm yaşananlara..Yeniden hatırlamak için güzellikleri, kırmızı halıyı, asmayı ve serçeyi unutmuyorum..Biz büyüdükçe kirlenmesin diye dünya, düşlerimi büyütüyorum güzel yarınlara..
Umudu bir an bırakmıyorum elimden..Hayallerimi gerçekleştirmeye söz veriyorum kendime, şu dünyayı terketmeden..Büyük bir aşkla kalkıyorum yerimden..Ruhumu dinlendirdiğim iklimden..Düşüncelerimi topluyorum tüm zamanlardan..
Ve perdeyi kapatıyorum şimdilik..Kırmızı halıya son bir kez daha bakıyorum..Bana gülümseyen çocuğa ben de el sallıyorum..Hoşçakal çocuk..Yeniden gel zor zamanlarımda..Ve kırmızı halı..Sende kaldı tüm çocukların aklı..Her karende bir çocukluk anısı saklı..Üstünde neşeyle zıplayan çocukların ayak izleri..Ve ahşap evde çocuk sesleri..Asmadan bakan yavru serçe..İşte hepsi gülümsüyor size..Haydi..Şimdi el sallama sırası sizde..
Bekle beni çocukluğum..Çok sürmez geçici konukluğum..Yalanlara dalmadan geleceğim sana..Elinde çakıl taşlarıyla, beni yüreğinde sakla..
Güne gelen eserinizi kutlarım. Selam ve sevgilerimle.
Göç...
Kimi zaman hafızalarda iz bırakan böylesi nefis dünlerle çıkar karşımıza..
Yüreğinize,emeğinize sağlık efendim.
Aysel ablacığım ve Atiye hanımcım üşenmeyip kırmızı halıya kadar geldiğiniz, çocukluk anılarıma ortak olduğunuz için teşekkür ederim..(: